Kimyasal saldırı kimin başına patlayacak?

Suriye’ye karşı kimyasal silah provokasyonu istenen sonucu vermedi. İnsanların üzerine bombalar yağdırarak bir “rejim değişikliği”nin önünü açma hayalleri şimdilik söndü. Bu kadarla kalmadı, bu provokasyonu planlayanların bıraktığı izi birileri sürmeye başladı.

Rusya dün “yeni kanıtlar elimizde” açıklaması yaptı. Dahası, batılı kaynaklardan, Suriye’deki terörist gruplara sarin gazının hangi yollardan ulaştığına dair çok ama çok açık bilgiler geçilmeye başladı. Bunlardan biri, eski Pentagon görevlisi Michael Maloof, “ABD yönetiminin, 21 Ağustos’taki kimyasal saldırıdan Şam yönetimin sorumlu olmadığına ilişkin kanıtları kamuoyuna açıklamadığı”nı özellikle vurguladı Russia Today’e.

Peki ne olur?

Suriye helikopterini düşürerek “onuru tamir olan”(!) AKP hükümeti, bütün bu kanıt ve iddiaların nereye varacağını anlar, provokasyonların şiddetini düşürerek “mesaj alınmıştır” der. Rusya ve Suriye de Erdoğan’a uzanacak suç zincirini takip etmekten vazgeçer, AKP uluslararası alanda rahatlar.
Yok bunu yapmaz ve ilk şaşkınlıktan sonra kendini toparlayıp, Suriye politikasına kaldığı yerden devam etmeyi denerse, bu iş büyür ve hiç umulmadık noktalara gider.

Uluslararası mahkemeler dahil…

Kimyasal saldırı provokasyonunda şimdi roller değişmiş durumda. Esad’ı bitirmek için hazırlanan tezgah, başka birinin başını yakabilir.

Dediğim gibi, bu “kirli” diplomasi. Erdoğan makul bir noktada durursa, işin peşi bırakılır.

Peki biz bırakabilir, unutabilir miyiz?

Bu detaylardan diktatörün haberi olsun olmasın, tezgah “atış serbest” komutunu alan devlet birimleri tarafından hükümete haber verilmeden icra edilmiş olsun ya da olmasın, bir şey değişmez.

Ortada bir suç var. Bu suç, zaten sürekli suç işleyen birine işaret ediyorsa, bu halk bunun da hesabını sormalı. Diyordu ya, “Suriye’de ölen masumlar” diye… İşte onlar için!