Haziran ruhuna en ağır saldırı

Mansur Yavaş, “CHP’den aday olmak isterim” demiş. Teklifi kabul etmiş anlayacağınız. Demek ki alan memnun, veren memnun. Demek ki, Cumhuriyet Halk Partisi Ankara ve İstanbul’u kazanmayı kafasına koymuş.

Sağcı adaylarla bu mümkün mü? Elbette mümkün.

Dün yazdım, sağcılaşma gerçekse zaten sağı güçlendirir, takiyye ise geçici etki yaratır, toplum bunu yemez ve yine sağın eli kuvvetlenir. Özetle solculuk adına konuşuluyorsa, sola faydası olmaz.

Ama “seçim kazanmak” gibi dar bir pencereden bakılıyorsa, elbette işe yarar. Hele hele Ankara’da mutlaka yarar.

Madem bu kadar açık konuşuluyor, biz de açıkça söyleyelim. Mustafa Sarıgül ve Mansur Yavaş, ayrıca Hatay ve Adana’da ismi geçen adaylar... Cumhuriyet Halk Partisi’nin AKP’yi iktidar yapan ve orada tutan güçlere (ABD, Avrupa Birliği, sermaye sınıfı ve Cemaat) “beni muhalefet olarak tasarlamayın, ben iktidara adayım” demesidir bu.

İzmir’de Binali Yıldırım’ın adaylığının hafife alınmaması gerektiğini yazmıştım, onu bir kenara koyalım. Ancak İstanbul ve Ankara’yı aynı anda kaybeden bir AKP biter ve merkez sağa yerleşen bir CHP, hızla bir iktidar seçeneği haline gelir.

Cumhuriyet Halk Partisi’nde her düzeyde, bu aday profilini asla kabul etmeyeceğini aylar öncesinde ilan eden birçok kişinin, AKP’yi sarsacak, hatta indirecek bir seçim stratejisini önce sindireceğini, sonra bunu rasyonalize edeceğini biliyorum. Zamanla da heyecanlanacağını...

İnsanların AKP’ye ve özel olarak Gökçek’e dönük hissiyatlarını biliyor ve paylaşıyorum.

Ancak işi zaten bitmiş olan AKP’nin yerine malum güçler tarafından pişirilen yeni bir projenin bu ülkede nasıl bir felakete yol açacağını herkes düşünmeli ve bu operasyon hafife alınmamalıdır.

“Olsun, AKP’nin gitmesi tek başına bir kazanımdır” diyenlere, “AKP zaten gidiyor” demek zorundayız. AKP gidiyor olmasaydı, Sarıgül adaylıktan bir biçimde kaçardı, Mansur Yavaş teklifi kabul etmezdi.

Eğer bugünkü düzen cephesinden bakıyorsanız, merkez sağa yönelen, daha doğrusu o alanı kapatan bir ittifaklar politikasına yönelen CHP, alkışlanacak bir hamle yapıyordur.

Burada nefesimizi kahrolası bir düzenin bekası için harcamıyoruz. AKP rejiminin aşırılıklardan arındırılarak sürmesi, halkımız için daha büyük felakettir çünkü zehir cazip bir şekerlemenin içine konmuştur, tolere edilebilir hale getirilmiştir. Halkımızın reflekslerini köreltici her girişim tehlikelidir ve konunun dar anlamıyla CHP ile ilgisi yoktur.

Türkiye solunda liberallerin AKP’ye koltuk değnekliğine tavır alan, AKP’yle mücadeleyi en temel sorumluluk olarak gören diri, sağlıklı unsurların toplumdaki sol refleksleri iğdiş edecek bu yönelim karşısında sessiz kalmasını kimse beklememelidir. Küçük hesaplarla, geleceğe dönük beklentilerle bugün en az AKP’nin iktidar yapıldığı dönemdeki kadar önemli sonuçlar doğuracak bir operasyona kayıtsız kalmanın günahı, “yetmez ama evet”çilerin günahından daha az olmayacaktır.