EMEP açıklamasında TKP'nin yeri... KEMAL OKUYAN

EMEP Genel Başkanı Levent Tüzel dün bir basın açıklamasında partisinin bir süredir solda bazı kesimlerin gündeminde olan "çatı partisi" hakkındaki görüşlerini kamuoyu ile paylaştı. Açıklama "birden fazla çatı partisi projesi var" iddialarının doğruluğunu kanıtlıyor. Tüzel DTP, EMEP ve ÖDP'nin konuya ilişkin farklı yaklaşımları olduğunu hatırlattıktan sonra, ÖDP'nin konuyu "solun geniş birliği"ne getirmesine itiraz ediyor. Açıklamanın bütününden anlıyoruz ki, EMEP "çatı partisi" konusunda DTP'nin tezlerine daha yakın duruyor.

Olabilir... EMEP'in diğer partilerle ilişkisi kendi sorunudur, ayrıca "çatı partisi" projesi bizi hiçbir biçimde ilgilendirmemektedir. Programı olmayan, programında açık anti-emperyalist, kamucu ve aydınlanmacı ilke ve hedeflere yer vermeyen, sınıfsal tercihlerini ilan etmekte tereddüt eden oluşumların yarardan çok zarar getirdiğini düşünüyoruz.

Açıklamanın bizi ilgilendiren kısmı EMEP'in yaşadığı kimlik bunalımının faturasını başkalarına kesmeye çalışmak konusundaki ısrarıdır. Bir siyasi partinin iç işlerine karışmak bize düşmez, bununla birlikte EMEP'in ucu açık Kürt politikası ile "işçici" yönelimleri arasındaki açının partide sıkıntı yarattığını bilmeyen yok.

Levent Tüzel bu açıyı EMEP'i referans göstererek, EMEP'in politikalarını incelterek kapatmayı deneyebilir. Bizi niye karıştırıyor?

Şöyle diyor açıklamasında: "O nedenle kimi sol partilerin kullandığı "AKP karşısında sol seçenek", "gevşek, geniş sol koalisyon" gibi halkçı bir program içermeyen ya da "AKP'yi istemiyoruz" vb gibi bozuk ve değişmesi gereken sermaye düzenini göz ardı eden sloganlar halkın birleşme zeminlerini çarpıtmaktadır."

Güzel... Buradan EMEP'in son yıllarda "halkçı bir program" içeren "birlik" politikaları yürüttüğünü anlıyoruz! Kimi sol partilerden ilk işaret edilen de ÖDP... Ufak Uras'ın AKP'ciliği ile ÖDP'nin AKP'ye karşı seçenek yaratma stratejisi ise başka bir gerilim konusu. O da ÖDP'nin sorunu diye geçerek, EMEP'in şimdiye kadar gerçekleştirdiği "ittifak"larda buluştuğu ortak "halkçı program"ın nerede yazılı olduğunu sormak gereksinimi duyuyoruz.

Tüzel ÖDP'yi eleştiriyor da, çatı partisine "gevşek, geniş sol koalisyon"dan çok daha vahim özellikler yakıştıran DTP ve SDP yöneticilerine neden hiç soru yöneltmiyor. AB'yi savunanın da sosyalistin de yer aldığı "geniş ve gevşek" bir birliğin "halkçı programı"nda ne yazacak acaba?

Gelelim bize bunları yazdıran konuya... "AKP'yi İstemiyoruz" sloganı TKP'ye ait. Tüzel'e göre bu slogan "bozuk ve değişmesi gereken sermaye düzenini göz ardı ediyor"!

Bizi EMEP'in iç gerilimleri ilgilendirmiyor ama Genel Başkanları neden bizi bu gerilimlere bulaştırmak istiyor? Bir siyasi partinin tek bir sloganla değerlendirilmesinin tuhaflığını bir kenara koyuyorum. TKP'nin kapitalist düzeni yıkıp yerine onun biricik alternatifi olan sosyalist iktidarı kurmak için mücadele ettiğine ilişkin açık kanıtlar sunan sayısız açıklama, eylem ve açılımı da gündeme getirmiyorum. AKP'yi piyasacı, işbirlikçi ve gerici bir parti olarak kodladığımızı, bu üç özelliğin bugün sermaye diktatörlüğünün sacayağını oluşturduğunu sürekli vurguladığımızı da geçiyorum.

EMEP'e ne oluyor? EMEP ne zamandan beri politikalarını "bozuk ve değişmesi gereken sermaye düzenine karşı" oluşturuyor?

Oluşturma iradesiyse bütün bunlar, ne mutlu bize... "Darbe karşıtlığı" ayağına sermaye güçleriyle ortak projelere girenlerden kopuş anlamına geliyorsa, ne güzel, ne kadar sevindirici... Bir yandan ABD'yi eleştirip, sonra "Türkiye'yi değiştirmek için" ABD ve AB kapılarında lobi faaliyetleri yürütenleri terk etmeye dönük bir kararlılık gösterisiyse, ne iyi... "Özelleştirmelerin TC'yi zayıflatıp toplumu demokratikleştirdiği"ni ileri sürenlere nazikçe "arkadaş kusura bakma biz böyle düşünmüyoruz" mesajıysa, ne kadar akıllıca...

Bütün bunlarsa Tüzel'in arada TKP'ye sataşmasının nedeni, biz bunu sineye çeker ve sevinmekle yetiniriz. Yok, TKP'nin bugünkü emperyalist operasyonlara karşı sağlam duruşuna laf yetiştirerek parti içi sıkıntıları yatıştırmaksa amaç, yapmasın işe yaramaz...

Hatırlatacağım, "yurtseverlik" konusunda özensiz ve kontrolsüz eleştirilerin EMEP'i güç duruma düşüreceğini yıllar önce yazmıştık. Dinlemediler ve "Deniz Gezmiş"i çalışmalarının merkezine koydukları bir dönem gelip çatınca, Denizlerin yurtsever karakterine ilişkin yakışıksız liberal sataşmalara doğru dürüst yanıt veremediler.

Demem odur ki, bir sorun yerinde çözülür. Bu EMEP için de geçerlidir.