Derin devlet nerede!

Kemal Okuyan'ın “Derin devlet nerede!” başlıklı yazısı 26 Aralık 2012 Çarşamba tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

Siirt Valisi Ahmet Aydın şu sıralar çok popüler. “Dağda kurşun sıkan çocuk bizim evladımız”la başladı, sonra ABD Başkanı Obama’ya internet aleminden “seni seviyorum, senin gibi olmak istiyorum” mesajı attı, ardından evinde sürekli yangın çıkan bir aileyi içlerindeki cinlerin çıkarılması için para verip İstanbul’a gönderdi.

İlki gereğinden fazla önemsendi, ciddiye alındı hatta milliyetçi çevrelerden “istifa et” diyenler bile oldu. “Onlar da bu ülkenin çocukları” diyen bütün bürokratlar gibi, Aydın da birileri tarafından “açılımcı, demokrat” ilan edilirken, başkalarının gözünde “kutsal devlet”e yakışmayan ayrık otu bir bürokrata dönüşüyordu.

Obama’ya yazdıklarında ise şiirsel bir yan vardı kuşkusuz! İngilizcede hem “sevmek” hem de “benzemek” fiillerini karşılayan “like” sözcüğünü her iki anlamıyla kullanmayı becermiş, başat emperyalist güç olan Amerika Birleşik Devletleri Başkanı’na yalakalığı bile sevimlileştirmeyi becermişti. En azından insanlar bakıp bakıp güldüler, üzülmeleri ya da daha iyisi sinirlenmeleri gerekirken ülkelerinin ne hale getirildiğine…

Valimiz sevmişti bir kez medyatik olmayı, bu kez “diplomasi” değil de “sosyal devlet” alanından yaptı çıkışını. Yoksul bir ailenin evinde sürekli yangın çıkıyordu, hayret bir şeydi, Özal’ın ölü bedeninde kendini gösteren mucize, Siirt’i boş geçmemişti. Cinler, periler aileye musallat olmuştu, devletin derhal müdahale etmesi gerekmekteydi. Lakin Kemalist zihniyet, yıllar boyunca halka hizmet götürmeyi ihmal ettiğinden, Siirt’te devletin cin çıkarma kadrosu yoktu. Çaresiz, İstanbul’a gönderilmeliydi aile. Valilik yolculuğun masraflarını üstlenerek “sosyal devlet”in yerel kolu olarak üzerine düzeni yapmış oldu!

Bir de “müjde” gelse İstanbul’dan, üfürükçü bir hoca, pardon bürokrasimizin maneviyat taburundan cevval bir gönül insanı çıkarıverse Neron özentisi cinleri dışarı, her şey yoluna girer, Ahmet Aydın bir kez daha medyada yerini alır.

Evet, bütün bunlar gerçekten gülümsetiyor insanı…

Öte yandan gerçek bir felaket!

Türkiye Obama’ya “seni seviyorum, sana özeniyorum” gibi laflar eden, sonra da “biz çaresiz kaldık, cinleri İstanbul’da halledecekler artık” diyen bir Vali’ye sahip.

Başbakanı bir garip, genelkurmay başkanı bir garip, rektörü bir garip, içişleri bakanı çok garip! Alıştırıyorlar.

Bir vali… Amerikancı.

Bir vali… Hurafelere inanıyor.

Bir vali… “Onlar da bizim evlatlarımız” sözü ciddi ciddi tartışılıyor!

Derin devlet kavramını hiç benimsememiştim, soyut diye, sınıfsal bakış açısını örtüyor diye… Ancak arada ben de yazdım “AKP kendi derin devletini oluşturuyor” diye… Halt etmişiz. AKP’den “derin” hiçbir şey çıkmaz. Karşımızdaki “sığ devlet”tir adlı adınca…