Davutoğlu’nun partisi

Erdoğan’ın parti kurmaktan vazgeçmesi için yolladığı hatırlı kişilere Ahmet Davutoğlu’nun “artık çok geç” dediği söyleniyor. Parti kurulacak besbelli. AKP’nin memleketin ekonomisine, dış politikasına, eğitimine, sağlığına yaptığı tahribatın sorumlularından biri olarak insanlara “yeni” ne sunacağı kuşkusuz merak konusu. Ancak Türkiye’de siyasetin tamamen içeriksizleştiğini bilenler için, Davutoğlu’nun pişkinliği şaşırtıcı değil.

Şöyle olacak…

Davutoğlu ne kadar kapsayıcı olduğunu göstermek için AKP çıkışlı muhafazakar ekibe bir tutam laik duyarlılığı olan unsur, birkaç ölçü Kürt kimliği, azıcık Alevi rengi, farkındalık yaratacak oranda kadın ekleyecek. Erdoğan tarafından “ötekileştirilen” bir kısım liberal bu renk cümbüşünün koordinasyonunu üstlenecek. Basında “ANAP’ı çağrıştırıyor” yorumları yapılacak, dört eğilimi yeniden bir araya getirdiğinden dem vurulacak.

Bir süre sonra Davutoğlu bildiğini okumaya başlayacak, kimlikler üzerinden kendine yer açmaya çalışan unsurlar birbirlerine sürtünecek, etnik duyarlılıklar karşı karşıya gelecek, her gün birileri “istifasını kamuoyuna saygıyla duyuracak”, iktidarda olunmadığı için paylaşılacak rant sınırlı kalacağından kopuşlar kolaylaşacak.

Bütün bunlar olurken, Davutoğlu AKP’yi birkaç puan geriletirse zaten kendini başarılı bulacak, siyasi dengeler iyice karışacak. 

Daha bunun Babacan’ı var...

Belli oldu, o da benzer bir yaklaşımla yola çıkıyor. Kucaklayıcı, uzlaştırıcı!

Türkiye’nin modası bu. Siyasi partiler her şeyden biraz katılarak ortaya çıkan şekilsiz yapılar haline geldi. Marifetmişçesine, bu belirsizliği en uç noktalara taşıyan partinin en yenilikçi, en gelişkin, en başarılı proje olduğuna dair bir görüş yayılmak isteniyor. 

Solda da seviliyor böyle şeyler. Biraz CHP’nin üzerine uygun miktar HDP, uzlaşmacı siyasetin üzerine keskinlik, parlamento aşkının üzerine sokak güzellemesi, emek meselelerinin üzerine çevre duyarlılığı, Kürt kimliğinin üzerine Alevilik, laiklik üzerine halkın inançlarına saygı… Böyle gidiyor. Heybede ne kadar çok şey varsa o kadar makbul!

Oysa bu çorbadan solculuğu bırakın, parti de çıkmıyor.

Konumuza dönecek olursak aslında Davutoğlu’nun derdi parti kurmak değil. Onun hedefi, AKP’ye zarar verecek bir çeşitliliği temsil etmek ve Erdoğan’ın işini zorlaştırmak. Çünkü Erdoğan da hâlâ gücünü kendine çektiği ve çekebileceği çeşitlilikten alıyor. Dolayısıyla onun bu etkisini kırmak stratejik bir önem taşıyor. Davutoğlu’nun kişisel motivasyonu ve kendisine yüklenen misyonu böyle tanımlayabiliriz.

Mutfaklardaki baharat kavanozlarındaki kimyon, kekik, karabiber gibi kendilerine değer biçip vitrine çıkaracak parti arayan türlü kimliklerden siyaset erbabı için iş olanaklarının alabildiğine genişlediği bir döneme giriyoruz. Davutoğlu ve Babacan olmuyorsa, kongresini yapacak ve imaj tazeleyecek AKP ne güne duruyor? Sonra, her Kurultay’da partiyi çeşitlendirecek isim monte etmekte usta Kılıçdaroğlu CHP’si var. Birkaç tarikatçı, onları dengeleyecek sayıda “sosyalist”, bir demet din alimi ve yanı sıra popüler bir-iki bilim insanı…

Davutoğlu rekabetin kızışacağını sezdiğinden malzemeyi erken toplamak istiyor besbelli. Daha bunun yerel teşkilatları var, orada da kapsamak, çeşitlendirmek çok önemli. Sürpriz isimleri herkesten önce kapatmak gerek!

Parti programı mı?

Türkiye’de bir parti dışında -ki o partinin diğer mahallede hiç işi yok, programla ilgilenen bulunmuyor. Yazılanlara bakacak olursak Davutoğlu’nun partisinin kurucularının yan yana geldiği kampta, herkes programa bir şey sokuşturmak istemiş.  Herkesin girebildiği, her şeyin yazılabildiği, her şeyin söylenebildiği bir parti!

Adı için rivayet muhtelif ama en çok konuşulan, Bizim Parti. Mükemmel tercih. Muhafazakar Parti desen liberali küser, liberal desen alerji duyan çok, dinci desen laik konu mankeni kaçar. Halbuki nereden bakıyorsan bak, nerede duruyorsan dur, her durumda “Bizim Parti”.

Etnikçisi, cemaatçisi, patronu, kalantoru, topçusu, popçusu yerleşecek vitrine…

İşçisi, köylüsü, emeklisi, işsizi, çulsuzun payına ise bakakalmak düşecek. 

Camı çerçeveyi indirinceye kadar…