Davos İçin İlk Notlar

Başbakan Erdoğan'ın Davos'ta Peres ile birlikte katıldığı paneli terk etmesi, hem Türkiye siyaseti için hem de bölge açısından oldukça önemli bir gelişme.

Sıcağı sıcağına bu gelişme için ne söylenebilir?

Erdoğan bunu neden yaptı?

Üç olasılık öne çıkıyor.

Erdoğan, bir kez daha kontrolünü yitirmiş, sürekli sözünü kesen, bir ara omzuna vuran moderatöre sinirlenmiş ve "insani" bir tepki vermiştir. Ne demiş Fatih Altaylı? "Ben de olsam öyle yapardım ama işte bu nedenle başbakan filan olmuyorum!" İlk olasılık bu...

İkinci olasılık, Erdoğan'ın uluslararası alanda bazı gelişmeleri yanlış okuyup, hem iç hem de dış politikada elini güçlendirmek için "serbest" davranmaya başlamasıdır. Aynı gün IMF görüşmesinde de Davos'ta da aynı Erdoğan vardır. Tavır alan, reddeden...

Üçüncüsü, düpedüz büyük bir projenin yürürlüğe konma olasılığıdır. Türkiye'yi Ortadoğu'ya yerleştirecek, Ortadoğu halkları nezdinde itibarlı kılacak ne varsa yapılacak ve buna ABD, hatta İsrail göz yumacak...

İlki geçerliyse, bu kısa süre içinde bir dengeye kavuşturulur. Tayyip Erdoğan'ın arızalı yapısını "Batılı dostları" iyi biliyor. Buradan üçüncü olasılıkta işaret ettiğim "büyük proje"ye kan taşıyacak bir plana hemen geçiverirler.

İkinci olasılık geçerliyse, Erdoğan'dan kurtulmak için dün düğmeye basılmıştır. Başbakan'ın zayıflatılması, Abdullah Gül'ün elinin güçlendirilmesi, Fethullahçıların bu amaç için kullanılması gibi senaryolardan zaten söz ediliyordu. Ortada iyi yazılmış bir senaryo bulunmuyorsa ve Erdoğan'ın sinirlerine yenik düştüğü gibi hafifletici bir algı da yoksa, ne ABD, ne İsrail bu olayı unutabilir. Dediğim gibi, AKP içi dengeleri değiştirmeye kalkabilir, hatta Gazze krizi başladığından bu yana utanç verici bir politika izleyen CHP'nin ve yeniden ABD'nin has evladı olmak için fırsat kollayan TSK'nın yelkenine rüzgar üfleyebilirler.

Ama bana göre en güçlü olasılık, üçüncüsüdür. AKP'nin her yaptığına kulp taktığımızdan değil. Hiç tereddüt etmeden söyleyeyim, tek başına dünkü olay için "iyi yaptı" diye düşündüm. Ancak üç saniye sonra "neden yaptı" sorusuna yanıt aramaya başladım.

Erdoğan'ın kendisi farkında olmayabilir. Ancak danışmanları, özellikle Davutoğlu "IMF'ye biraz daha diklen, geri basacaklar" demiş, Davos'ta punduna getirip hır çıkarmasının hem iç hem dış politikada çok yararlı olacağını söylemiş olabilir.

Ahmet Davutoğlu, bu türden işler için görevlendirilmiş birisidir. İnce işler için... Dünkü gergin paneli yöneten moderatör Washington Post yazarı David Ignatius ile çok yakınlarda, Aralık ayında söyleşen, aslında hem Başbakan'a hem ABD'lilere danışmanlık yapan Davutoğlu'nun Tayyip'e "merak etme sen" demiş olması kuvvetle muhtemeldir.

Peki neden?

Neden böyle bir oyun sahnelenmekte?

Çünkü ABD Ortadoğu'da İsrail'le yetinerek yoluna devam edemiyor. Arap dünyasında işbirlikçi hükümetlerin hepsinin başı belada. ABD ve İsrail'le arası iyi olan etkisini yitiriyor, İran'a ve ABD karşıtı hareketlere alan açılıyor. Bu koşullarda yeni bir aktör daha devreye girecekse, en güçlü aday Türkiye'dir. Ama Türkiye çok eskiden beri ve yakınlarda İsrail'le stratejik anlaşma imzaladıktan sonra Arap dünyasında kuşkuyla yaklaşılan bir ülke.

Çaresizleştirilen bir coğrafyada kahramanlara gereksinim var. Daha doğrusu kahramanlıklara... Küçük jestler, gerçeklerin üzerini örtüveriyor, çabuk unutturuyor. Türkiye, esası hiç bozmadan Ortadoğu'nun prestijli ülkesi haline geliverdi!

Erdoğan Davos'ta artistlik yaparken insansız hava aracı Heronlar Türkiye'ye doğru yola çıkmak üzereydi. Bütün anlaşmalar, stratejik ve de ticari, tıkır tıkır yürürlükte!

Türkiye, Kuzey Irak'ın hain aşiret reisleriyle işi bağlamış durumda, ABD Irak politikasında Türkiye'yi istediği noktaya getirdi. Ama Büyük Ortadoğu Projesi'nin başka unsurları da var... Bu nedenle Türkiye'ye alan açmak gerekiyor. İsrail de bunu istiyor.

Her tür barbarlığı yapabileceğini ve yapmaya hakkı olduğunu gösteren ve bu hakkı hep elinde tutmaya çalışacak olan İsrail'in yeni açılımlarla ABD'yi Ortadoğu'da yalnızlıktan kurtaracağının açık ipuçları görülüyor. İsrail iç politikasında önemli gelişmeler yaşanıyor, dengeler değişiyor. Bütün bunlara Barack Obama'yı ekleyin ve onu ABD halkının seçtiği masalını unutun!

Ortada iyi düşünülmüş bir tasarım var ve benim görüşüm, bu tasarımda Erdoğan kullanılıyor! Kullanılmıyor, kendi de her şeyiyle rol yapıyorsa, ki bu da bu adamların ideolojisine pek uygundur, bir şey değişmiyor.

Türkiye'nin ve bölgenin başına büyük çorap örülüyor.

"Yeni Osmanlıcılık" diyorduk, "bu ne" diye soruluyordu. Şimdi herkesin dilinde, en resmi ağızlar "Osmanlı paşalarına özenmiyoruz" gibi laflar ediyorlar ki, bu laflar alıştırmak içindir.

Dün Davos'ta tanık olduğumuz şov, Büyük Ortadoğu Projesi'ne Yeni Osmanlı'nın girişi için düzenlenmiştir. Teori bunu gösteriyor.

Yok, ortada Erdoğan'ın hesapsızlığı varsa, ABD desteğiyle hükümet olup, vıcık vıcık bir gericilikle, çılgınlığa dönüşmüş bir piyasacı kültürle ABD'ye kafa tutmanın bedelini kısa sürede ödetirler, hiç kuşkunuz olmasın. Erdoğan attan düşer, olan yine Türkiye'ye olur.

Ama dedim ya... Her zamanki gibi teoriye başvurmakta yarar var. Bütün gelişmeler, Türkiye'nin Ortadoğu halklarına bir kazık olarak pazarlanmak istendiğini gösteriyor.

Üç gün sonra daha derli toplu bir değerlendirmede buluşmak üzere...