CHP'den Milliyetçi Cephe Müjdesi KEMAL OKUYAN

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Deniz Baykal, "CHP'yi merkez sağa açma"ya karar vermiş.

Kendisi öyle diyor.

Sözünü ettiği, sağın peşinden giden geniş kitleleri kucaklamak, onları "sol"a çekmek değil: "Merkez sağda siyaset yapmış, hatta muhafazakar kimliği de olan, ancak Türkiye'nin temel değerlerinin korunması ve kökleşmesinde tereddütü olmayan isimlere CHP'nin kapıları açılacak".

Bence günün haberi bu: "Deniz Baykal, CHP'nin sağda bir kapısı olduğunu ileri sürdü!" Bugün Cumhuriyet Halk Partisi temel gündem maddelerine dönük görüşleri, programı ve nihayetinde yönetici kadrolarıyla zaten merkez sağdaki bir partidir. CHP'nin kapısı soldadır ve sıkı sıkıya kapatılmıştır.

CHP liderinin sanki memleketin her kritik noktasına sağcılar yerleşmemiş gibi büyük bir heyecanla "sağcılar geliyor" müjdesini vermesinin nedeni başkadır. Baykal, seçim bildirgesini açıklamış, partisinin sermaye ve ordu tarafından gündeme getirilen CHP-MHP ve belki DYP ittifakına hazır olduğunu ilan etmiştir. CHP'de muhafazakar isimlerin transfer edilip öne çıkarılacağını söylemesi, kurulacak olan ittifakta sorun yaşanmayacağının garantisini vermek ve MHP tabanına şirin gözükmek içindir.
Yıllardır CHP ya da sosyal demokratlar tarafından "bizi muhalefete mahkum etti, iktidarı istemiyor" diye eleştirilen Baykal'ın, faşistlerin desteğiyle başbakanlığı ciddi ciddi düşünmeye başladığı anlaşılıyor.

Dün yaptığı açıklama, "CHP hazırdır" anlamına geliyor. Kısa süre sonra, Devlet Bahçeli de benzer bir açıklama yapacak, "sorumlu davranacağız, memleket için üzerimize düşeni yerine getireceğiz" diyecektir. MHP'nin kapılarından ise asla söz etmeyecektir. CHP'nin solcu bir parti olmadığını yalnız Bahçeli değil, ocaklara takılan yeni yetme liseliler bile öğrenmiş durumdadır.

Peki bütün bunlar nereden çıktı? İki ya da üç partinin seçim öncesinde güç birliğine gitmesi, sivil ve asker bürokratların desteğini alması uzun bir süredir hazırlanan projeydi. Ecevit'in ölümünden bu proje için yararlanacakları anlaşıldı. Bir de ortaya çıkarılan yeni ve tuhaf oluşumların yarattığı basınç var elbette. Vatansever güçler filan derken, MHP ve CHP'ye "bu işler sizin tekelinizde değil" mesajı iletilmiş oldu.Projenin gerçek sahibi elbette ABD ve büyük sermaye. Buna yarınki yazımda değinmeye ve Türkiye'nin başına nasıl bir çorabın örülmekte olduğunu anlatmaya çalışacağım.

Ama şimdi "teknik" bir sorundan söz etmek zorundayım.

Bu proje eğer bir takım güçler fiziki müdahalelerle AKP'yi parçalamaz ya da iktidardan düşürmezse, büyük bir fiyaskoya dönüşecektir. Çünkü Türkiye İtalya değildir, seçim öncesinde ilan edilen bir koalisyon, karşıya alınan tarafı güçlendirmekten başka işe yaramaz. Tayyip Erdoğan bütün yontulmamış görüntüsüne karşın, böyle bir ittifakı silkeleyecek yeti ve desteğe sahiptir. MHP ve CHP tabanında "AKP'ye oy veririm daha iyi" diyecek ciddi bir toplam vardır. Ayrıca taraflaşma böyle gerçekleşirse, yani AKP bir tarafa diğerleri bir tarafa görüntüsü çıkarsa, AKP'nin oyları daha da artar.

Bize mi ne?

Bizi işin bu kısmı ilgilendirmiyor elbette. Bizi ilgilendiren Türkiye işçi sınıfında ve aydınlarımız arasında yeni bir milliyetçi cephenin umut haline getirilmesinin önüne geçmek. Denize düşen yılana sarılmak zorunda değil.

Kıyıya yüzmeyi öğrenmenin zamanı gelmedi mi?

Bırakalım yılanlar birbirine sarılsın...