Biz de takiyye yapak

Rektör Sedat Laçiner, Çanakkale Üniversitesi bünyesinde 53 mescit, 3 cami inşat etttiği için gururluymuş. Üsküdar’da Hilafet konferansına 1000 kişi gelmiş, konuşmacılar “IŞİD’inki olmadı, hilafeti biz kuracağız” demiş. Ateizm Derneği üzerindeki baskılar artmış, buna karşın Şeriat Derneği yasalaşmış, dernek başkanı ilk iş olarak “zorla da olsa şeriatı getireceğiz” açıklaması yapmış. Erdoğan Yeşilay müsameresinde “düşünün, bizden önce uçaklarda bile alkol veriliyordu, mücadeleye devam, mahalle baskısı şart” diye buyurmuş. Dilipak İş Bankası’nın adının İslam Bankası olmasını talep etmiş.

Bütün bunların arasına “biz kimsenin yaşam tarzına karışmıyoruz” şablonunu artık daha az sokuşturuyor, “laiklik, inanç ve ibadetin teminatıdır” tuhaflığını pek seyrek dillendiriyorlar. Çünkü alıştırdılar ve çok da ihtiyaç kalmadı.

Demek ki, takiyye işe yaramış.

Yaramıştır.

Takiyye’ye daraltmayalım, ince hesaplar, çift dilli, hatta çok dilli siyaset, tedricilik, ilkesizlik, riya çok yaradı gericiliğe. 

Her zaman…

Örnek olsun, Hitler bütün dünyanın gözünün içine baka baka yalan söylerdi.

O halde…

Sol da bunu yapsın. Yalan söylemesin de, bir öyle-bir böyle desin, bildiklerinin bir bölümünü içine atsın, arada ayıya dayı muamelesi çeksin. Öbür türlü olmayacak.

Bak sen!

Dün Yunanistan’ın “solcu” hükümeti Syriza’nın Maliye Bakanı’nın ABD’ye “merak etme bizim seninle, NATO’yla, üslerinle derdimiz yok” diye seslenen bir adam olduğunu yazdım, şaşırtıcı miktarda “e ne var bunda” tepkisi aldım. Dünyada Amerikancı siyasetçi çok, bunda bir şey yok da, arkadaşlar kendilerini solcu-devrimci diye yutturmaya kalkınca mesele oldu.

Ama daha büyük mesele, solun da fırıldaklıkla başarılı olabileceğine dair bir kanaatin yaygınlaşması.

Ahlaktan söz etmek bir yerden sonra işe yaramıyor. O zaman şu bilinmeli: Sol kandırmacayla, tutarsızlıkla, aynı anda her tür bayrağı sallayarak başarılı olamaz; başarılı olur da, olduğunda sol olamaz.

Bu anlamda takiyye dincilere özgü bir stil değildir siyasette. Burjuva politikacısı kendini gizlemeden yapamaz.

Ve bilinmelidir ki, takiyye sanıldığının tersine otoriteye, yasalara, egemenlere karşı değil, asıl halka karşı yapılır.

Laikliğin Türkiye’de toplumsal tabanı zayıftı ama bütünüyle yabana atılamazdı, atılamayacağı hâlâ görülüyor. Gericilik bu toplumsal tabanın reflekslerini köreltmek için kendini kamufle etti, kendisini her daim besleyen devlet kurumlarına kazık atmak için değil.

Çünkü onlar egemen sistemin her zaman bir parçası. Arada güç yitirdiler, geriye çekildiler ama hiçbir zaman iddia ettikleri gibi tamamen dışlanmadılar. 

Dinsel gericiliğin de ötesinde, bugünkü düzenin bekası için siyaset üretenler, ulusal ya da uluslararası ölçekte, birbirlerini değil halkı, toplumu aldatırlar.

Çünkü, insanlık açısından her zaman pozitif bir anlam yüklenen ve yüklenecek olan “adalet”, “özgürlük” ve “eşitlik” arayışı karşısında ezik ve korkaktırlar. Köprüyü geçtikten sonra bu kavramları çöpe atmaya kalkan diktatörlerin tarihteki hâli ortada.

Meşruiyet arayışı diye bunu kastediyoruz.

Takiyye, meşruiyeti olmayan siyasetçinin meşruiyet dilenciliğidir.

Sola yaramaz.

Çünkü sol adalet, özgürlük ve eşitlik arayışının üzerindeki örtüyü kaldırarak yol alır. Örneğimizden devam ettiğimizde, “bizim NATO’dan çıkma düşüncemiz yok” diyen biri sonradan tutarlı bir antiemperyalist olamaz. Böyle bir toplumsal enerjiyi yaratamaz, böyle bir toplumsal enerji ortaya çıktığında da tutunamaz. Çünkü devrimci, sosyalist dönüşümler siyasi iradenin ufuk açıcı müdahalelerine gereksinirler, örtünün üzerine yeni örtü atılmasına değil…

NATO’yla, üslerle, ABD’yle derdimiz olmaz demek, emperyalizmi meşrulaştırmak, kendine ise sistem içinde alan açmaktır. Bundan sonrası ise egemenlerin işidir. Alır, eğer-büker, kullanır-atar. Pişkin olan bundan hoşlanır, saf olanın ruhu bile duymaz.

Sol iyi, güzel ve doğru olanın toplumda güçlenmesi için uğraşır. Her durumda.

Sağ bunu bildiği için soldan rol çalmaya çalışıyor, sahtekarca. Solu oynayan sağcıdır. Bu anlamda ve bir noktadan sonra sağcılaşmaya çalışan sol ile solu oynayan sağ arasında fark kalmaz.