Başbakanı bilgilendirmişler

İstihbaratçılar çalışmış… Baş-bakan’a rapor sunmuşlar… Uyarmışlar… Üniversiteler demişler açılınca… Maçlar demişler başlayınca… Farklı amaçları olanlar… Provokatörler… Protestolar organize edeceklermiş!

İzin veremezlermiş!

Neymiş? Protesto etmek suçmuş! Neymiş? Protesto ancak protesto edilen onaylarsa yapılabilirmiş! Neymiş? AKP kurmayları, bürokratları spor maçlarında arzı endam edebilir, lehlerine tezahürat yapılırken kendilerinden geçebilir ama ıslıklanamazlarmış! Neymiş? Hükümeti, çeşit çeşit tarikatı üniversitelerde kadrolaşabilir, toplantılar düzenleyebilir, okullara isimlerini verebilir ama yuhalanamaz-
larmış!

Üniversitenin kapısına kocaman harflerle RTE yaz, sonra “bana küfür ediliyor” diye şikayet et. Ne güzel dünya!

Çünkü siyasetin yeri başkaymış. Siyaset sandıkta ve Meclis’te yapılırmış.

Sandıkta hile, Meclis’ye küfür. Hükümet siyasetten bu kadarını anlıyor.

O halde spordan konuşalım…

Sırf ünlü diye, en küçük bir fikir kırıntısı olmayan, siyaseti padişahın ağzından çıkanları onaylamak olarak belleyen, topçuları, güreşçileri Meclis’e kim soktu?

Spordan zerre anlamayan bürokratları görevlendirerek, görgüsüzlüğü, dopingi, çağdışı yöntemleri spor dünyasının başına kim bela etti?

Bahis oyunlarını çoğaltarak şikeyi kim yaygınlaştırdı?

Futbol kulüplerinin popüler kültür açısından önemini fark edip, türlü yollarla yönetimleri ele geçirmeye kim çalıştı?

Sağmal inek muamelesi yapılan seyircinin üzerine her fırsatta polisi gazla, copla kim saldırttı?

İstihbarata ne hacet! Kimin ısıklanacağı belli değil mi?

Üniversitelere gelince… Ne konuşacağız ki!

Aydınlık yüzlü öğrenciler ve boyun eğmeyen akademisyenler. Gerisi… Çöp!

Okullar açılınca protestolar olacakmış! Allah allah, acaba neden?

İzin vermeyeceklermiş. Bak sen!

Konuşun, konuşun… Bu kafayla ölüyü bile diriltirsiniz.