Alevi Partisi

Ne kadar kolay değil mi? Alıyorlar, şuradan şuraya koyuyorlar... Hooooop. İşlem tamam!

Karpuz değil, çuval değil, sandık, sepet, balya değil... Alevi kitlelerden söz ediyorlar!

İki gündür, burjuva basını “Aleviler yerlerini belirledi” diye müjde veriyor. Habere göre AKP ile CHP arasında bir süredir yaşanan Dersim katliamı polemiği iki tarafa da yaramamış, Aleviler şanslarını başka bir partide denemeye karar vermiş.

Milliyet Alevi Bektaşi Federasyonu Başkanı Ali Balkız’la yapmış olduğu röportajı böyle bir çerçeveye yerleştirmiş, Alevilerin Ufuk Uras, DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, Burhan Şenatalar gibi isimlerin kuracağı yeni bir partiye destek vereceklerini ilan etmişti. Olay başka yayın organlarınca dallanıp budaklandırılmış, işin içine Mustafa Sarıgül ve SHP de eklenmişti.

Haber doğal olarak büyük tepki çekti. Evet, Alevilerin hükümete ve özellikle Öymen’in Dersim Katliamı’yla ilgili sözlerinden dolayı CHP’ye yaygın bir tavır aldıkları söylenebilirdi ama bu tavrın yeni ve henüz şekillenmemiş sosyal demokrat bir projeye maledilmesi ne demek oluyordu?

Haftalardır, AKP’yi unutup, her zaman bu tür faşizan çıkışlar yapan Öymen’in sözlerine sabitlenmenin neye hizmet ettiğini anlayan birçok kişi “aldatılma”nın, “kullanılma”nın öfkesiyle “Alevi Partisi” haberlerine tepki gösterdi. Doğan grubu CNN üzerinden haberi düzeltmeye kalktı, Milliyet “Aleviler parti kurmuyor, yeni sol parti geliyor” başlığıyla meseleyi yumuşattı, yetmedi diğer Alevi örgütlerinden gelen açıklamalara yer vermek zorunda kaldı.

Onur Öymen’e ve CHP’ye hiçbir sempati ve yakınlığımız olmadığından fazla ses etmemiştik. Ama elimizden geldiğince dostlarımızı uyarmış, AKP’yi çok sıkıştığı bir dönemde rahatlatan “Dersim krizi”nin bir “pazarlama tekniği” olduğunu, Alevi ve Kürtlerin acılarının yeni bir oluşuma start vermek için kullanılmaya çalışıldığını söylemiştik.

Zaten fazla bekleyemediler. CHP’ye dönük tepkilerin zirveye çıktığını düşündükleri anda “Alevi Partisi kuruluyor” balonunu devreye soktular. Herkes bunu sineye çeker, ufak tefek itirazları da medyada koparılan fırtına sırasında kimsecikler duymaz sanıyorlardı.
Şimdi olacak şudur: Ali Balkız’ın talihsiz açıklamalarına dönük ardı ardına düzeltmeler gelecek ve bir olasılık Balkız’ın kendisi de “yanlış anlaşıldım” diyecektir. Adları yeni partinin kuruluşunda geçen diğer isimler “işin aslı”nı anlatacak, kamuoyunu aydınlatacaktır.
Yaygın tepki ortaya çıkmasaydı mesele yoktu, sosyal demokrat gelenek böyle şaşalı girişimlere alışkındı, yandaş medya da “gerçek sol” diye kampanyalar düzenleyecekti nasılsa...

Türkiye büyük ülke.

Bunlar yine olacak!

Lakin hangi ilkelerle, programla hareket ettiği henüz anlaşılmayan, başı sonu belirsiz girişimin Alevi emekçileri adına, sonra DİSK adına, hatta KESK adına konuşma ve elbette sol adına hareket etmesi olmayacak.

Medya manipülasyonları konusunda yetenekli olabilirler ama ne böyle bir ağırlıkları, ne böyle bir güçleri var.

Solu kemirmelerine izin verilmez. CHP ise, Baykal manipülasyon söz konusu olduğunda topunu cebinden çıkaracağından, bu işten fazla etkilenmez.

Medya ağırlığına gelince...

Bunun pek bir hükmünün kalmadığı hâlâ anlaşılamadı mı?

Evet, herkes özgür, parti kurmakta, dilediğini söylemekte...

Sosyal demokrat mirası kimin nasıl paylaşacağı da, eğer ortada böyle bir miras varsa elbette, bizi bir yerden sonra ilgilendirmiyor.

Biz, Türkiye’de sol seçeneğin, sosyalizmin güçlenmesiyle, gericilik ve liberalizmin, sermaye saldırılarının, emperyalist dayatmaların zayıf düşmesiyle ilgiliyiz.

Madem herkes birileri, bir şeyler adına konuşuyor, biz de ilan edelim: Daha önce defalarca denenen solu etkisizleştirme girişimlerine, Avrupa Birliği koridorlarında şekil verilen projelere bu saatten sonra seyirci kalmayız. Türkiye’nin emekçi sınıflarını ilgilendiren, onlara ait platformların, kurum ve mevzilerin düzen solunun istediği gibi at oynattığı ortamlara dönüşmesine izin vermeyiz.