Adamımız müzakere yürütüyor, karışmayın!

Kemal Okuyan’ın “Adamımız müzakere yürütüyor, karıştırmayın!” başlıklı yazısı 13 Ocak 2013 Pazar tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

Adam “bu sorun çözülecek” dedi. Bugün ya da yarın ama mutlaka… Sorun dediği “terör”… Öyle adlandırıyor. Müzakereler başladığı için her şeyi diyebilir. Bazılarını yatıştırmak, bazılarını susturmak, bazılarının gönlünü hoş etmek zorunda.

Herkes için bir masalı var. Kürde “sizi bir tek ben anladım” diyecek, Türk milliyetçisine “terörü ben bitireceğim, sonra Türkiye’yi tutana aşkolsun” diye seslenecek. Bir yandan görüşecek, bir yandan vuracak, insanların eşitlik taleplerini kirli hesaplara yama olarak düşünecek.
Adamımız bunları hiç zorlanmadan yapacaktır. Çünkü o her zaman haklıdır.

“Herkesle görüşürüz” lafı da ona aittir. “Gerekirse…” demiştir elbette. Görüşecektir elbette… Ama “görüşüyorsunuz” diyenlere demediğini bırakmayan da odur. Madem “herkesle görüşülebilir”, neden bunu gündeme getirenlere müfteri, yalancı gibi sıfatlarla saldırmıştır, kimse sormaz.

O herkesle görüşebilir ama herkesle görüştüğünü sadece kendi söyleyebilir.

Adamımız özel biridir.

Bu nedenle tıpkı kendisi gibi “seçilmiş” bir başka adamın herkesle görüşebilmesine takmıştır. Emperyalist Fransa’nın sözde sosyalist Cumhurbaşkanı Hollande’ın Paris’te öldürülen üç Kürt kadın için “bazılarını tanıyordum, sık sık görüşüyorduk” demesi adamımızı çıldırtmıştır.
“Ne konuşuyordunuz” diye diklenmiş, “açıkla bakalım” diye üstelemiştir.

Adamımız özeldir. Kendisi istediği kişiyle görüşebilme özgürlüğüne sahip olduğu gibi başkalarının kimle görüşebileceğine de karar verebilir. Doğal olarak kimin kiminle ne zaman neyi konuştuğunu öğrenme hakkı da onundur.

Başkalarının ise hakkı filan yoktur. Örneğin neyin müzakere edildiğini, “açılım” ya da “çözüm” adı altında nelerin konuşulduğunu kimse sormamalıdır. Devlet ciddiyeti bunu gerektirir. Adamımız dışında herkes ciddi olmak zorundadır!

Adamımız, yeni bir müzakere süreci başlatıldığını ilan etmiş, kendi talimatıyla ve en üst düzeyde, şimdiye kadar “bebek katili” diye aşağılamaya çalıştığı “terör örgütü”nün cezaevindeki lideri ile görüşüldüğünü açıklamıştır. Tam da bu sırada, Paris’te aynı örgütün üyesi ya da sempatizanı üç kadın profesyonelce bir saldırı ile öldürülmüş, Fransa’nın tepesinde duran “öbür adam” konuyla ilgili olarak “tanıyordum, görüşüyordum” demiştir.

Örgüt Fransa’yı suçlamaktadır, “bu cinayeti en kısa sürede aydınlatsınlar” talebiyle… Adamımız Fransa’yı suçlamaktadır “öldürülenlerle ne konuşuyordunuz” sorusuyla! Bir siyasi cinayetin ardından mükemmel soru doğrusu!

Müzakereler başladı. Silahların susması iyidir, zamanı gelmiş, geçmektedir. Çözüm? Buradan çözüm çıkacağı gerçekten düşünülmekte midir?
Elinde tuttuğu sulh çubuğunu muhatabının kafasında kıracak, tokalaşmak için uzattığı elle tokadı savuracak, Kürt halkının çığlığını Türkiye’yi dönüştürmek için kullanılacak bir kaynak dışında zerre iplemeyen birinden söz ediyoruz. Adamımızdan…
Padişah bozuntusundan...