Adam bizzat açıklamış sen hâlâ...

Kemal Okuyan'ın "Adam bizzat açıklamış sen hâlâ...” başlıklı köşe yazısı 16 Aralık 2012 Pazar tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

“NATO komutanı bizzat açıkladı!” Vatan gazetesinin internet sitesi, Amiral James Stavridis’in, Suriye tarafından atılan Scud füzelerinin Türkiye sınırına düştüğüne ilişkin iddialarını böyle verdi.

Böylece döndük 1950’lere… Bundan 60 yıl öncesinin Türkiyesi’nde yeni dahil olduğumuz NATO ittifakına kutsallık atfediliyor, bu örgüte basınından parlamentosuna bütün kurumlar yalakalık ediyor, NATO komutanlarına tanrı muamelesi yapılıyordu.

Sonra 60’ların büyük uyanışı geldi. Artık 1980 darbesine kadar bu ülkede NATO severlik, Amerikancılık utanç kaynağından başka bir şey olamazdı. Komünizmle mücadelenin yarattığı kirlenmenin boyutu ne olursa olsun, NATO bir türlü itibar kazanamadı, toplumun geniş bir kesiminin gözünde eli kanlı emperyalist bir örgütlenme olarak mahkum edildi.

Şimdi ise… NATO komutanı bizzat açıklamış! Suriye ısrarla yalanlıyormuş ama… Bizzat… Amerikalı NATO komutanı… Kendi ağzından… Düşünebiliyor musunuz? Açıklamış.

Bizzat!

Kim koydu o habere bu görseli, kim önerdi o başlığı bilmiyorum. Ama bir şeyi iyi biliyorum: Hemen bütün internet siteleri tarafından “ŞOK” anonsuyla verilen haber, Türkiye’de yurtseverliğin bir kez daha ideolojik ve de psikolojik bir atağa geçme zamanının geldiğini göstermekte.

Türkiye’de darbeler tartışılıyor, Kenan faşistini yargılıyoruz ayağına topluma dayatılan maskaralık belli aralıklarla sahneleniyor. Ve NATO’nun Irak işgaline bulaşmış bir komutanı “bilirkişi” ilan ediliyor. Onun sözü altın değerinde…

Biz burada tartışıyoruz, Suriye’deki kanlı ve kirli operasyonlardan yana olanlarla bu müdahalelere karşı çıkanlar olarak ve bir gün ne oluyor, NATO devreye giriyor ve o zaman akan sular duruyor.

NATO komutanı konuşuyor, tartışmayı bitiriyor.

NATO patriot getiriyor, kirli savaş ciddiyet kazanıyor.

NATO askerleri üçer, beşer, onar derken, yüzlerle gelmeye başlıyor, Suriye’ye müdahale Davutoğlu-Erdoğan ikilisinin kişisel ihtiraslarının ürünü olmaktan çıkıyor.

Bir ülkede NATO, siyasi iktidarın meşruiyet kaynaklarından biri haline geliyorsa, vay o ülkenin haline.

İşimizi iyi yapamamışız.

NATO ne ya?

Darbe örgütleyen, kontrgerillacı çeteleri besleyen, cinayet şebekeleri kuran, ülkeleri bombalayıp işgal eden, silah baronlarıyla trilyonluk işler çeviren kahrolası bir örgüt.

İşimizi iyi yapmalı, hiçbir gazeteci açıktan NATO komutanlarını referans gösterememeli.

İşimizi iyi yapmalı, “bağımsız Türkiye” ya da “kişilikli dış politika” diyen bir siyasetçi NATO üyeliğini asla kanıksamamalı.

İşimizi iyi yapmalı, NATO karşıtlığı miliyetçilikle, hatta ırkçılıkla itham edilememeli.

İşimizi iyi yapmalı, NATO askerlerinin Türkiye gelişi olay olmalı.

NATO bu… Sermayenin uluslararası terör örgütü.

Örneğin başa sarmalı, NATO’ya girerken Türkiye’nin imzaladığı gizli taahhütnamenin kamuoyuna açıklanması için baskı yapmalı. Darbeleri araştırıyordunuz değil mi! Önden buyrun demeli…

Adı VATAN olan bir gazetede komutanlarından birinin sözünün üstüne söz söyletilmiyorsa, NATO’yla uğraşmalı.

Gazeteciler NATO’ya boyun eğmemeli, NATO’culuk ayıp sayılmalı…

Bugün saat 17.00’de Abdi İpekçi’de, bunları da konuşacağız, “bizzat” sizi bekliyoruz efendim...