ABD ve Rusya

Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra ABD’nin emperyalist dünyanın liderliğini sürdüremeyeceği çok söylendi, sayısız tez ileri sürüldü. Bilmiyorum hâlâ hatırlayan var mı ama kimileri yeni hegemonik güç olarak Japonya’yı ilan bile etmişti. Daha inandırıcı bir diğer iddia ise Almanya merkezli Avrupa Birliği’nin ABD ile yer değiştirmekte olduğuna dayanıyordu.

Amerikan ekonomisinin yapısal sorunları, Washington’ın egemenliğinde ortaya çıkan derin boşluklar gerçek olsa da emperyalist dünyanın liderliğinde değişim beklentisi içinde olanların hesaba katmadığı, bu tür yer değişikliklerin “barışçı” olamayacağı ve ABD’nin Sovyetler Birliği ile yürütülen mücadele sayesinde askeri alanda arayı çok açtığıydı.

Askeri güç, giderek akıldışılaşan bir ekonomiyi dünya kapitalizmine dayatmaktaydı.

Bu, henüz geçerliliğini koruyor.

Öte yandan, ABD liderliği, 1991’den, yani Sovyetler Birliği ortadan kalktıktan sonra en büyük darbeyi şu sıralar aldı. Geçmişte Japonya çabuk ekarte edilmiş, Almanya ise aşırı ürkek tarzı nedeniyle emperyalistler arası rekabette ABD’nin yıpranmasını beklemekle yetinmiş, ender hamle yapmıştı. Suriye krizinde ise Putin Rusya’sı düşük profilden vazgeçti ve Obama’nın bıraktığı boşlukları akılcı bir diplomasiyle dolduruverdi.

Obama’yı kurtardı çünkü o boşluklar ABD yönetimini açık bir krize sürükleyecekti. Ancak her şeyin bir bedeli var, Rusya ABD’nin dünya liderliğini tartışmaya açtı. En azından o liderliğin sınırlarına işaret etti.

Şimdi Obama yönetimi bu bedeli azaltmaya, Suriye bahsinde dağılan karizmasını toparlamaya çalışmakta. Buna hâlâ gücü var elbette. Ancak Rusya’nın da tekrar eski noktaya dönülmesine izin vermeyeceği açık.

Zaten Amerikan sermayesi dünya egemenliğini yeni formlara taşımanın hazırlıklarını yapıyor şu sıralar. Önümüzdeki yıllarda Çin Halk Cumhuriyeti, Rusya Federasyonu, Almanya, Fransa ve İngiltere’nin ABD ile ilişkilerinde ve buradan hareketle birbirleriyle olan mesafelerinde radikal değişiklikler kimseyi şaşırtmamalı.

Şu anda bütün bu ülkeler ve bu ülkelerin içinde hareketlenen aktörler, yeni bir uluslararası güç dengesi ve ittifak sistemi için deneme yapıyor, ön yoklamalara gidiyor. Bu kaçınılmaz. Unutmayalım, Rusya Federasyonu dünya sistemini tehdit eden bir unsur olarak değil, kapitalist sistemde hakkını arayan bir ülke olarak devreye girdi. ABD ile erken karşı karşıya gelişten ısrarla kaçınıyordu Putin ama birileri, yakından tanıdığınız birileri, ABD’yi Rusya’nın önüne çok hazırlıksız bir biçimde attı.

Bu artık geriye sarılamaz. Sonuçları olacak ama kimse ABD’nin işinin bittiğini düşünmesin emperyalist 
dünya ilginç gelişmelere gebe. Ne zaman ki emekçi insanlık ayağa kalkacak ve bu barbarlığı durduracak, o zaman hep beraber işleri bitecek.

Şimdi, kurtlar sofrasında inanılmaz bir çekişme başladı. İzleyelim...