Yeniden fetih döneminin sonu

Gözde Kök'ün “Yeniden fetih döneminin sonu” başlıklı yazısı 1 Ocak 2013 Salı tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

İspanya Kralı’nın Afrika’da bir safari sırasında öldürdüğü bufalonun önünde çektirdiği fotoğraf, 2012 İspanya-Latin Amerika ilişkileri hakkında yorumlanmaya değer ipuçları taşıyor.

Kral Juan Carlos bir Nisan sabahı 52 bin dolara mal olduğu tahmin edilen bu lüks safariye çıktığında, İspanya zor bir hafta geçiriyordu. Ekonomik krizin bütün şiddetiyle kendini hissettirdiği bir dönemde İspanya hükümeti bir yandan uluslararası finans çevrelerince iyice köşeye sıkıştırılırken diğer yandan eğitim ve sağlık harcamalarında yapılacak kesintileri açıklıyordu. Aynı hafta, bir darbe de eski sömürgeden geldi. Arjantin, ülkenin en büyük petrol şirketi YPF’deki İspanyol Repsol’a ait yüzde 51 hisseyi kamulaştırıyordu. Onu Bolivya’daki yine İspanyol elektrik dağıtım şirketi Red Electrica’nın kamulaştırması izledi.

Safaride, Kral kalçasından sakatlanmıştı, ameliyat için apar topar İspanya’ya döndüğünde yediği nane de ortaya çıktı. Gelen tepkiler üzerine halkından özür diledi, ‘bir çocukluk ettim” dedi. Bundan sonra da artık İspanya’da tartışılmaya başlayan varlığını daha fazla sorgulatmamak için var gücüyle sağcı hükümete, Almanya’nın ve sermaye çevrelerinin önerdiği krizden çıkış programının misyonerliğine soyundu. Kalçasındaki problem sürmesine rağmen gezilere çıkıyor, toplantılara katılıyor, konuşmalar yapıyordu.

Juan Carlos, enerjisinin bir bölümünü de krallığının bir zamanlar hüküm sürdüğü Latin Amerika ülkelerinden yardım istemeye vakfetti. Latinleri ülkede yatırım yapmaya çağırıyor. Ya da kıtada kendilerine çeşitli avantajlı yatırım olanakları sunulmasını arzuluyor. En son Noel akşamı yaptığı konuşmadaki gibi ülkesi ile kıta arasındaki tarihsel bağlara göndermede bulunuyor: “Gözlerimiz üzerinizde, Latin Amerika’ya daha fazla ihtiyacımız var.” Bu sözlerde sömürgeci geçmişe ait bir tını var. Ama işler eskisi gibi değil.

2012 sonu itibariyle İspanya’daki karanlık ekonomik tablonun aksine Latin Amerika ülkelerinin çoğu yılı, ekonomilerini büyüterek kapattı. 20 yıl kadar önce durum bundan farklıydı. Krizle boğuşan Latin Amerika’ya özelleştirme reçeteleri öneriliyordu. Büyük kamu işletmelerinin bir kısmı da İspanyol şirketlerine satıldı. Özellikle bankacılık, enerji ve telekominikasyon alanında. Yağma büyüktü. O nedenle bu dönem kıtadaki İspanyol yatırımları literatüre ‘yeniden fetih’ olarak geçti.

Latin Amerika ülkelerindeki göreli istikrar ve artan zenginlik burayı Avrupalı yatırımcılar için oldukça cazip hale getiriyor. İspanyol sermayesi için de. Ancak bırakın yeni yatırımları, İspanya yeniden fetih döneminde elde ettiği mevcut varlıklarını korumakta dahi güçlükler yaşıyor. Bulundukları ülkeleri sürekli zarara uğratan şirket politikalarına Latin Amerika’da eski tahammül gösterilmiyor da ondan. Çeşitli yaptırımlarla ve hatta kamulaştırmalarla karşı karşıya kalıyorlar.

Yılın son Cumartesi günü yeni bir kamulaştırma haberi yine Bolivya’dan geldi. Evo Morales İspanyol elektrik şirketi Iberdrola’nın dört işletmesini kamulaştırdığını açıkladı. Şirketin uyguladığı kentler ve kırsal kesim arasındaki farklı fiyat politikasına değindi. Köylerde yaşayan halka ucuz elektrik dağıtımını güvence altına almak zorundayım, dedi.

Bugün itibariyle İspanya’dan kıtaya akan ne işgal orduları ile altın ve değerli maden peşindeki Avrupalı maceracılar ne de atalarına özenen yeniden fetihçi İspanyol sermayesi. İspanya’nın sömürgeci kibirinden geriye hiçbir şey kalmamış olacak ki, devlet kıtanın yoksul ülkelerine yaptığı doğrudan yardımları askıya alıyor, Kral asıl siz bize yardım edin diyor, İspanyol şirketleri aldıkları dolgun kamulaştırma tazminatları ile yetiniyorlar.

Kıtanın yeni misafirleri ise kendilerine “indignados” denilen öfkeli İspanyol gençliği... Binlercesi, her iki gençten birinin işsiz olduğu ülkelerinden ayrılarak yeni bir yaşam umuduyla “Yeni Dünyaya” akıyorlar.