Şenliğin sonu mu?

Venezuela’da Chavez’in Ekim 2012 seçim zaferinden itibaren salt ekonomik nedenlerle açıklanamayacak sorunlar ortaya çıktı. Karaborsa döviz piyasası hızla genişledi ve bu piyasada dolar fiyatı resmi rakamın tam beş katına çıktı. Enflasyon hızla yükseldi ve ülkede temel ihtiyaç maddelerinde dahi kıtlık baş gösterdi.

Bu durum, Bolivarcı yönetimin hata ve eksiklerinin payı bir yana bizim ekonomik savaş olarak nitelendirdiğimiz düpedüz politik bir girişimin sonucuydu.
Venezuela’da Bolivarcı Devrim’in dönüm noktalarından biri ülkenin en önemli gelir kaynağı olan petrol ihracının devlet tekeline alınmasıydı. Bu sayede yoksul halkın çok acil çözüm bekleyen sorunlarının üzerine gidilebildi. Örneğin konut sorunu artık halka ait olan petrol gelirleri sayesinde geriletildi. Temiz suya, güvenli gıdaya erişim sağlandı. Okur yazarlık, eğitim düzeyi hızla yükseldi. İşsizlik yarı yarıya azaltıldı, 4 milyon işsiz iş sahibi yapıldı. Ücretler katlanarak artarken yaşam standardı hızla yükseldi.

Neoliberallerin hiç akıl erdiremeyeceği biçimde hem sosyal harcamalar inanılmaz ölçüde artıyor hem de Venezuela dış ve iç borç yükünden önemli ölçüde kurtuluyor, miras alınan yüksek enflasyon kontrol altına alınıyor, gelirler dengesi sağlanıyor ve ulusal gelir artıyordu.

Bugün kriz var diye ortalığı ayağa kaldırırken, on beş yıllık ekonomik başarıların yüksek petrol fiyatları sayesinde olduğunu, şimdi denizin bittiğini, şenliğin sonuna gelindiğini söylüyorlar. Deniz bittiği için enflasyon fırlamış, o nedenle bolivar değer kaybediyormuş. Venezuela hükümeti özel sektörle barış yapmak yerine bürokratik ve merkeziyetçi petrol rantı siyasetini sürdürdüğü sürece kendi sonunu hızlandırıyormuş.

Gerçekten öyle mi?

Öyle değil. Venezuela kapitalizmden uzaklaştığı ölçüde ekonomi düze çıkıyor kapitalist yasalar işlediği ölçüde sorunlar devam ediyor. Formül aynen bu.

Venezuela’da geçtiğimiz yıllar boyunca halkın alım gücü arttı. Bu da talebi önemli ölçüde arttırdı. Kaynakların büyük ölçüde acil sorunların çözümüne ayrılması ve sermaye sınıfıyla süren kavgayla ilgili kararsızlıklar, devralınan rantiyeci ekonominin kamucu bir üretim ekonomisine dönüştürülmesine yönelik etkili adımlar atılmasını geciktirdi.

Ülkenin temel maddelerde dahi ithalat bağımlılığı sürdü. İthalatçı sermaye artan talebi, hem Devrimci süreçte daralan rant olanaklarını arttırmak, hem de hükümeti politik olarak yıpratmak için kullanmanın yolunu aradı ve buldu da. Bu yol iki yıldır sahnede, izliyoruz.

Arjantinli iktisatçı Alfredo Serrano Mancilla olup biteni basit bir örnekle açıklıyor:

Venezuela’da sabit kur politikası uygulanıyor. Bir ithalat şirketi yurt dışından her biri 100 dolar değerinde 10 cep telefonu getirmek için devletten sabit kur üzerinden 1000 dolar satın alıyor. Yurt dışında ise 500 dolar değerinde yalnızca 5 cep telefonu alıyor, ancak bunu 500 yerine 700 dolar olarak faturalandırıyor. Artan 200 doları yasadışı bir şekilde yabancı ülke hesabında bırakıyor. Ülkeye 5 telefonla birlikte cebinde kalan 300 doları getiriyor ve bu parayı zaten sermaye medyasında sabah akşam reklamı yapılan karaborsa döviz piyasasına yatırıyor. 5 telefondan yalnızca 3’ünü vitrine koyuyor. 3 telefon 10 telefonluk potansiyel talebi karşılamaktan uzak. Bu 3 telefon normal bir kâr oranıyla satılıyor. Kalan 2 tane telefonun satışı için benzer şekilde hareket eden ithalatçılarla birlikte yapay olarak arttırılan enflasyonun daha da tırmanması bekleniyor. Enflasyon tam olarak şöyle artıyor:
Kendisi gibi dışarıyla iş yapan firmaların kontrolündeki karaborsada döviz spekülasyonla resmi kurun beş katına kadar çıkarılabiliyor. Böylece ithalatçı 300 dolarını bu aşırı yüksek yasadışı kurdan satıyor. Şimdi ithalatçımız elinde kalan 2 telefonu sanki başlangıçta dövizi karaborsadaki yüksek kurdan satın almış gibi fiyatı birkaç katına çıkararak satabilir. Böylece döngü tamamlanmış olur. İthalatçımız ülkesini 1. yabancı bankada ülkenin dövizini bırakarak 2. döviz karaborsasında devletten ucuza aldığı dövizi misliyle geri satarak 3. cep telefonlarını halka tefeci fiyatlarıyla satarak, dolandırmaktadır. *

Söz konusu olan 3-5 cep telefonu değil, koskoca ülke ekonomisi.

Maduro yönetimi ülkeyi bu ahlaksız oyunun kıskacından çıkarabilmek için bugünlerde çeşitli adımlar atıyor. Bu adımların içeriğine ve mantığına önümüzdeki hafta göz atacağız.

*Alfredo Serrano Mancilla genç ve çok yetenekli bir iktisatçı. Aydınlatıcı makalesini şu linkten bulabilirsiniz: http://blogs.telesurtv.net/ie?clx=521