Patron, 
şimdi nereye?

Bir öykü ve bir fotoğraf…

Öykü yirminci yüzyılın ilk yıllarına ait bir göç öyküsü. Lübnan’dan 1902’de Meksika’ya doğru yola çıkan on dört yaşında bir çocuğa ait... Yusuf Selim Haddad Ağlamaz, Osmanlı İmparatorluğu’nun son yıllarında Ortadoğu’dan Latin Amerika’ya yaşanan kitlesel göçte kıtaya akın eden bekar Arap delikanlılarından biri… Soydaşlarının pek çoğu gibi önce seyyar satıcılıkla başlıyor işe… Sonra ilk fırsatta küçük dükkanını açıyor. 1910’da patlak veren Meksika Devrimi’nin yıllara yayılan kargaşa dönemini fırsat bilip emlak zengini olup çıkıyor. Yusuf Selim oluyor Julian Slim…

Tüm kıtaya yayılmış diğer Ortadoğulu göçmenler gibi geldiği ülkede itibarlı bir konuma erişmeyi arzuluyor hep. Yine pek çokları gibi kendisi ticaretle uğraşırken oğlu okusun istiyor, onu mühendislik fakültesine gönderiyor.

Fotoğraf ise Julian Slim’in mühendis oğlu Carlos’a ait. Geçen yıl çekildiği tahmin ediliyor. Fotoğrafta siyah lüks bir arabanın içinde Carlos Slim ile Enrique Peña Nieto (EPN) görünüyor. Fotoğrafın çekildiği tarihe göre o sıra ya devlet başkan adayı ya da çiçeği burnunda başkan olan EPN şoför koltuğunda…

“Patron şimdi nereye?” der gibi bakıyor…

Öyküyle fotoğraf arasındaki boşluğu Meksika kapitalizmi dolduruyor. Özellikle de kendi halinde zengin bir aileyken Slimleri dünyanın en zengin ailesi haline getiren 80’li ve 90’lı yılların neoliberal vurgunu. Carlos Slim, 80’li yıllarda ülke borç krizindeyken ve sermaye kaçışı sürerken değerlendirdiği fırsatlar ve 90’larda siyasetçilerle kurduğu özel bağları kullanarak özelleştirme pastasından kaptığı pay sayesinde çok zengin oluyor, hem de çok…

Geçen aylarda ilginç bir gelişme yaşandı ve Carlos Slim’e yakınlığı ile bilinen başkan EPN’nin öncülüğünde telekomünikasyon sektöründe tekelleşmeye son vermeyi hedefleyen bir tasarı mecliste yasalaştı. Sektörel payın yüzde 50’sinden fazlasını elinde tutanlar fazlayı ya satacak ya kiralayacak. Bu yasanın doğrudan muhatabı Carlos Slim’den başkası değildi. Slim’in 90’larda usulsüz bir ihale sonucu çok ucuza kapattığı devlet telefon şirketi bugün piyasanın yüzde 80’ini kaplayarak tekel konumunu sürdürüyor ve America Movil adı altında yoksul Meksikalılara dünyanın en pahalı ve kalitesiz sabit telefon, cep telefonu ve internet hizmetini veriyor.

Yasa çıkar çıkmaz, America Movil’in borsada yaşadığı düşüşle birlikte Forbes dergisi 2013 yılının en zenginler listesini güncelleyerek Slim’i ikinci sıraya düşürdüğünü açıkladı. Olayı biraz daha ilginçleştiren Slim’in yasaya bir itirazının olmadığını açıklaması idi. Latin Amerika’nın özellikle sol iktidarların hakim olduğu başka ülkelerinde de anti-tekel yasalar çıkarılıyor ama kızılca kıyamet de kopuyor.

Konuya açıklık getirebilecek ihtimal şu: Nieto ile Slim o siyah arabanın içinde anlaştılar. Nieto pisliğe iyice batmış Meksika siyasetine yeni bir soluk getireceği iddiasıyla ortaya çıkmıştı. Meksika’da neredeyse bir iç savaş halini alan uyuşturucu ticareti ile mücadele gündemi yerine ekonomik kalkınmaya öncelik vereceğini söylüyordu. İnandırıcı olabilmek adına halkın en fazla canını yakan başlıklarda kimi adımlar atmalıydı. Günde ortalama 2 dolarla geçinmeye çalışan, yaygın olaran “los sin sin” (eğitimsizler ve işsizler) olarak adlandırılan Meksikalı çoğunluğun, her gün, Carlos Slim’in ne kadar zengin olduğunu dinledikleri yetmiyormuş gibi bir de bu zenginliğin kaynağını evlerine gelen faturalarda görmeleri sabırları taşırmaya başlamıştı. O nedenle telekomünikasyon sektörüne el atmak başlangıç için iyi olabilirdi. Tabii bu arada laf arasında enerji sektörünü piyasaya açma niyetini fısıldamayı ihmal etmedi EPN. Slim hemen aslan payı için hazırlıklara başlamalıydı.

Carlos Slim’in enerji piyasasındaki önlenemez yükselişi çok yakında vizyona girecektir.