Kırım düğümü

Rusya Çağdaş Kalkınma Enstitüsü uzmanlarından Sergey Kulik “Ukrayna-Rusya: Ayrılığın Maliyeti” adlı raporunda Ukrayna krizinin Rusya’ya bedelini 50 milyar dolar olarak hesaplamış.

Rapora göre bu maliyetin bir kısmı Ukrayna ile ticari bağların ortadan kalkmasından kaynaklanıyor. Asıl önemli kısmı ise Donbas’taki savaşın ve Kırım’ın ekonomik sorunlarının Rusya’nın federal bütçesine bindirdiği yük.

Donbas’ı bir başka hafta ele almak üzere bugün Kırım’daki güncel durumu konuşalım.

2014’te Ukrayna’da yaşanan batı destekli darbe ile faşist unsurların iktidara yükselişi ülkeyi Rusya yörüngesinden radikal biçimde koparmış, etnik Rusların ağırlıklı olduğu doğu ve güney bölgelerinde iç savaşı tetiklemişti.

Kırım Özerk Cumhuriyeti ve özel statülü Sivastopol kenti çatışmalar sürerken Rusya’nın himayesinde düzenlenen referandumun ardından 18 Mart 2014 tarihli anlaşma ile Rusya’ya bağlanmıştı.

Rusya toplumunun büyük bölümünün yuvaya dönüş olarak gördüğü Kırım’ın ilhakı Putin yönetimi için kuvvetli bir politik araç olmuş ama daha önemlisi değişen koşullar altında Rusya’nın Karadeniz’deki güvenliği için hayati bir adım anlamına gelmişti.

Kırım konusu dört yıldır Rusya’nın ABD ile süren gerginliğinin ana konularından birini oluşturuyor. Rusya’ya yönelik yaptırımların önemli bir kısmı doğrudan bu ilhakla alakalı. Kırım’ın yeni statüsü on müttefik ülke dışında hiçbir ülke tarafından tanınmadı ve Ukrayna hükümeti yarımadayı “işgal altındaki toprakları” olarak nitelendiriyor.

Rusya’nın Kırım konusunu kolay kolay istikrara kavuşturamayacağı şöyle bir haberlere göz gezdirince çabucak anlaşılıyor.

Örneğin inşaatı hızla devam etmekte olan Kırım Köprüsü hakkında Rus basınında çıkan sansasyonel haberler krizin boyutlarını gözler önüne sermekte. Putin’in prestij projesi Kerç boğazı üzerine inşa edilen 19 kilometrelik Kırım köprüsü Kırım’ı Krasnodar bölgesine bağlayacak. Böylece Rus anakarası ile Kırım arasında ulaşım hava ve deniz yolu dışında karayolu ve demiryolu ile de sağlanabilecek. Rusya’nın çok büyük paralar harcadığı projeyi Ukrayna başından beri güvenliğine büyük bir tehdit ve ekonomisine darbe olarak görüyor. Ve şimdi Rusya’da Mayıs’ta büyük Anayurt Zaferi yıldönümüne yetiştirilmek istenen köprünün açılışı sırasında Putin’e suikast düzenleneceği haberi yayılıyor.

İnsana yok artık dedirten bu haberler Rusya’nın ABD ve ortaklarının son kimyasal silah provokasyonlarının ardından Ukrayna hükümetinin atabileceği çılgınca adımların önünü almak istediği izlenimini veriyor. Gerçekten de son olaylarla birlikte bir yazarın “batının gayretkeş öğrencisi” olarak nitelendirdiği Ukrayna hükümeti de adeta Kırım-Ukrayna sınırında her an çıkabilecek bir çatışmaya zemin hazırlıyor.

Darbeden sonra yeni Ukrayna hükümetinin ilan ettiği “Dışişlerinde Maidan” açılımına uygun olarak Kırım ve Rusya arasındaki gemi trafiğini sekteye uğratmak için her şeyi yapıyor. Kırım’a girmiş yabancı gemileri kendi limanlarına sokmama ve ABD ve AB’yi de aynı şeyi yapmaya zorlama gibi planları var.

Son olarak 25 Mart’ta Ukrayna sınır güvenliği Azak Denizi’nde Nord isimli Rusya’ya ait bir balıkçı teknesine el koymuştu. Mürettebattan 10 Rusya vatandaşı günlerce tekne içinde alıkondu. Ukrayna’nın bu adımının batıda kaynatılan kazanı harlatmayı hedeflediği açık ve Rusya’nın alacağı yeni askeri önlemlerle Azak Denizi’nin daha da ısınacağı da...

Bir başka çarpıcı gelişme bu hafta Ukrayna hükümetinin Kırım’la komşu Herson eyaletinde “Kırım devriye polis gücü” oluşturma planını açıklaması oldu. Ukrayna Ulusal Polis teşkilatının başındaki isim Sergey Knyazev konuyla ilgili verdiği röportajda sınırda 60 farklı noktaya konuşlanacak devriyelerin görevinin Ukrayna pasaportu taşımaya devam eden Kırımlıları korumak, onlara karşı işlenen tüm suçları kayıt altına almak olacağını açıkladı, sınırdan geçenlerin ihbarda bulunabileceğini bildirdi. Ardından baklayı ağzından çıkardı: “Hala Ukrayna pasaportu taşıyıp Ukrayna’ya ihanet etmiş olanlar cezasız kalmayacak”. Yani Rusya’ya bağlanmayı desteklemiş Kırımlılar... Kırım’ı Ukrayna’ya bağlayan tüm yolları tutan devriye polis Kırımlıları istediği gibi sorgulayacak, haklarında işlem yapacak yani sınırı kriminalize edecek. Şimdiden hükümetin elinde uzun bir “hain” listesi var.

Kırım halkının ezici çoğunluğu Rusya’ya bağlanmayı destekledi. Ancak ilhaktan sonra sorunlar sona ermedi. Bir yanda Ukrayna hükümetinin arkası kesilmeyen kışkırtmaları diğer yanda yaşadıkları büyük ekonomik sorunlar var.

Kırım federal bütçeden ayrılan büyük kaynaklarla ayakta duruyor. Ancak Rusya’nın yaşadığı ekonomik güçlükler devam ederken bu kaynak akışının ne kadar sürdürülebileceği belirsiz. Rusya’nın Kırım ekonomisini kendine entegre etme yolu üretim araçlarını Ukraynalı oligarkların elinden alıp Rusya piyasasında satılığa çıkarmak biçiminde. Hala tamamlanamayan süreç kaos ve işsizlik yaratmış durumda.

Sonuç olarak büyük bir milliyetçi yaygara koptu ama Kırım’ın Rusya’ya dönüşü yuvaya dönüş anlamına gelmedi. Kırım’ın koptuğu yuva başka bir dünyaya aitti.

Baş döndürücü hale gelen uluslararası kapitalist rekabetin en önemli sahalarından biri olan Ukrayna’da 4 yıldır yaşananların faturasını Rusya ve Ukrayna halkı ödüyor. Bu iki ülkedeki kapitalist rejimlerin hiçbir surette kör düğümü çözme ehliyeti yok. Emperyalistlerin maşası bir hükümete karşı “Rus himayesi” Kırımlılara güvenli bir gelecek vaat etmiyor.