Cambridge Beşlisi

Ay başında İngiltere’de yaşanan Sergey Skripal'in zehirlenmesi olayı hem Rusya karşıtı cephenin safları sıklaştırmasına vesile oldu; hem de Batı kamuoyunun dikkatini yeniden Rusya’nın uluslararası casusluk faaliyetlerine çekti. Giderek kontrolden çıktığı izlenimi veren uluslararası kavgaya eklenen bu son halka “Soğuk Savaş’a dönüş” yaygarasını kuvvetlendirdi.

Ne de olsa, casusluk faaliyetleri ve çifte ajanlık müessesesi Soğuk Savaş’ı en fazla hatırlatan olgulardan biri.

Rusya’nın İngiltere’deki gizli faaliyetlerinin ölçeğinin ve seferber ettiği ajan sayısının Soğuk Savaş’ın sonundaki düzeyine eriştiği söyleniyor. Aynı anda 40 kadar Moskovalı ajanın ülkede faal olduğu, bunlardan bir kısmının ABD istihbaratının arka kapısı olarak görülen ülkede geleneksel devlet casusluğu ile uğraştığı, geri kalanınsa Londra’da bulunan Rus oligarklarını ve Kremlin muhaliflerini takip ettiği, Rus şirketlerinin çıkarı için gizli ticari bilgi peşinde koştuğu iddia ediliyor.

Kızıyla birlikte zehirlendiği anlaşılan Skripal İngiltere hesabına çalışan bir çifte ajandı ve Rusya’da yargılandığı sırada yapılan bir takas anlaşması ile 2010 yılında İngiltere’ye gönderilmişti. Yakın zamanda İngiltere ve Rusya arasında casusluk alanındaki çatışmalardan kaynaklanan benzer cinayetlerin son örneği oldu bu. (*)

Çifte ajanlık kabaca, bir ülkenin istihbaratında görevliyken başka bir ülke hesabına ajanlık faaliyeti yürütmek anlamına geliyor. Literatürde, yaşandığı tarihsel bağlamından bağımsız olarak çifte ajanlığın motivasyonları para, kişisel bağlanma, şantaj ve ideolojik gerekçeler olarak sıralanıyor.

Yirminci yüzyıl tarihinin en çarpıcı çifte ajanlık vakası olan Cambridge Beşlisi vakası ise istihbarat faaliyetlerinin hangi çıkarlara hizmet ettiğinin ne denli önemli olduğunu bize gösteriyor.

Hakkında onlarca kitap yazılan, belgeseller, filmler çekilen, hâlâ haberlere konu olan bu ünlü ekip İngiltere’nin bir kuyruk acısı. Öyle ki Beşli'nin Sovyetler hesabına çalıştıkları anlaşıldıktan sonra bile konunun üzerine çok gidip hezimetin boyutlarının anlaşılmasını önlemek istediği iddia ediliyor.

Cambridge Beşlisi'nin neden Sovyetler için çalıştığı hâlâ devam eden bir tartışmanın konusu. Haklarında çıkan çok sayıda spekülasyon ve kara propaganda içinde Beşliye hiç de sempatik olmayan bir yazar en doğrusunu yazmış: “Ülkelerine değil, sınıflarına ihanet ettiler.”

Guy Burgess, Donald Maclean, Anthony Blunt, Kim Philby ve John Cairncross. Hepsi de kalburüstü ailelerden gelen bu insanlar İngiltere’nin en seçkin okulu olan Cambridge Trinity College’da öğrenim gördükleri sırada komünistlerle tanıştılar. 1930’larda Avrupa’nın göbeğinde büyük ekonomik kriz, yükselen faşizm, İngiliz kapitalizminin gençlere ilham vermekten uzak olan boğucu havası ve karşısında yepyeni bir hayatın müjdecisi olan Sovyetler Birliği vardı.

Ülkelerinde komünist partiye girdiler. Mezuniyetlerinin ardından teker teker Sovyet istihbaratına hizmet etmek üzere İngiliz Dışişlerinde ve İngiliz istihbarat örgütleri MI5 ve MI6’te çalışmaya başladılar. Kim Philby MI6’in Sovyet departmanının başına gelecek kadar yükseldi. Yani Sovyetlere karşı operasyonların yürütüldüğü birimin başında bir KGB ajanı vardı.

Cambridge Beşlisi'nin faaliyetleri 1950’lere kadar sürdü. İkinci Dünya Savaşı sırasında savaşın kaderini etkileyecek gizli dosyaları Moskova’ya aktardılar. Savaş sonrasında sosyalist ülkelere dönük karşı-devrimci planların açığa çıkarılmasında, bir bütün olarak Sovyet istihbarat faaliyetinin güvenliğinin sağlanmasında önemli roller oynadılar.

Başta Kim Philby (**) olmak üzere çoğu, hayatlarının sonuna kadar Sovyetlere ve sosyalizmin ideallerine bağlı kaldı.

Kıran kırana bir sınıf savaşının bir parçasıydılar. Kaderlerini daha güzel bir dünya umuduna bağlamışlardı. Bu umudun yakıcılığı sosyalist dünyanın varlığında ifadesini buluyordu. İçlerinde Blunt gibi baskılara yenik düşenler olsa da bu umuda hizmet edip tarihe geçtiler.

Cambridge Beşlisi’nin öyküsü bugünün para, kişisel bağlanma, şantaj ya da milliyetçilik, hangi gerekçe ile olursa olsun ajanlık mesleğini seçmiş ve emperyalist rekabetin ortasında yem olmuş insan öykülerine göre çok daha fazla ilham veriyor.


(*) Bir başka örnek 2006 yılında İngiltere’de yine zehirlenerek ölen eski Rusya ajanı Alexander Litvinenko’ydu.

(**) Deşifre olduktan bir süre sonra, 1963 yılında Moskova’ya geçen Kim Philby KGB’ye hizmet etmeye, sosyalist dünyadan yeni istihbarat görevlisi adaylarına eğitim vermeye devam etti. Eğitim verdiği kişilerden biri Kübalı ünlü istihbaratçı Fabián Escalante idi.