İlk raunt

Bu seçimin kazananı yok. Kimse AKP’yi galip ilan etmesin. Herkesin gönlündeki partiye oy verdiği il genel meclisi oy oranlarına bakıldığında AKP’ninki yüzde 43,30’dur. AKP’nin 2011 genel seçimlerindeki oy oranı ise yüzde 49,95’ti. Demek ki yüzde 6,65 oranında oy kaybetmiştir.

AKP’nin başarılıymış gibi gözükmesi, seçim öncesinde, çok daha fazla oy kaybına uğrayacağı beklentisiydi. Fazla kaybetmemiştir. Bunun da esas nedeni muhalefetin yanlış stratejisi.

Sonuçta AKP kazanmamıştır, ama kaybetmemiştir de.

Seçimin kazananı yok, ama kaybedeni var: CHP ve Cemaat. Halk hareketinin rüzgârını arkasına almak yerine Cemaat’in kasetlerine bel bağlama çizgisi yenilmiştir.

CHP seçim sürecine favori olarak girmişti atak yapacağı beklentisi vardı. Uygun koşullar olmasına karşın bunu beceremedi. CHP’nin 2011 genel seçimlerinde aldığı oy oranı yüzde 25,94 idi. Bu yerel seçimlerde il genel meclisindeki yüzdesi de 25,60’tır. Yani toplumdaki bunca hareketlenmeye karşın eski tas eski hamam…

CHP yönetimi, kendisinden medet umanları bir kez daha hayal kırıklığına uğrattı ve artık umut olmaktan çıktı.

***

Okurlara biraz garip gelebilir ama, bence bu seçimlerde (daha doğrusu ilk rauntta), halk açısından, “mevcut koşullarda” gerçekleşebilecek en iyi sonuç ortaya çıktı!

AKP’nin yüzde 50 veya üzeri oy alması iyi olmazdı. O durumda pervasız bir diktatörlüğün önü açılırdı.

Yüzde 30’lar bandında oy alması da iyi olmazdı. Bu durumda Cemaat seçimin galibi ilan edilirdi ve çok daha tehlikeli bir seçenek güç kazanırdı.

AKP yüzde 43-44 civarında bir oy aldı. Ne 50’ye yaklaştı ne de 40 altına indi. AKP’yi öldürmeyen ama süründüren bir oy oranı. Yenilgiye uğrayan Cemaat’in defterini dürmesine yetecek, ama -çok büyük hatalar yapılmazsa- Tayyip’in cumhurbaşkanı olmasına yetmeyecek bir oy oranı.

Satranç tahtasının bu anki durumunda, rakibinizin CHP-MHP-Cemaat hamlesini yapmaya hazırlandığını, bu hamleyi bertaraf etmek gerektiğini, bunu ancak AKP’yi kullanarak önleyebileceğinizi, ama ona da fazla koz vermemek gerektiğini tespit etseniz, AKP’nin oy oranının ne olmasını isterdiniz? İşte tam da o oy oranını almıştır AKP.

AKP’nin Cemaat’i, halkın da AKP’yi devirmesinin uygun koşullarının oluşmasına olanak veren bir oy oranı.

İkinci raunda aynı kararlılıkla ve daha deneyimli çıkacaktır bu halk.

***

Bize, yani sosyalistlere gelince… Halk hareketini siyasal arenaya taşıyabilecek araçları yaratmakta başarısız olduğumuzu teslim etmeliyiz. Bu çapta bir halk hareketinin ardından gerçekleşen bir seçimde ülkenin sosyalist-komünist örgütlerinin oy oranlarını artıramaması iç açıcı bir durum değil.

Tunceli/Ovacık ve Mazgirt ile Artvin/Hopa ve Hatay/Defne’deki sonuçları karşılaştırdığımızda neyin doğru neyin hatalı olduğunun ipuçlarını görebiliriz. Hâlâ görmemekte ısrar edenlere ve “ben en doğruyum, kendi yolumdan giderim” tavrı alanlara artık diyecek bir şey yok.

Uygun koşullar, ama bundan yararlanmakta basiretsiz olan ve küçük düşünen örgütler… Bu durumun üstesinden gelmek zorundayız.

Bu daha ilk raunt. Seçim sonuçlarına kitlesel itirazlardan da anlaşılacağı üzere, gücünden bir şey kaybetmeyen ve öncülerinin ayak sürümesine karşın birleşerek devam eden bir halk hareketi var. Yeter ki değerlendirebilelim.

Ve şunu unutmayalım: Bu halkın yüzde 50’den fazlası, yani çoğunluğu, AKP’ye ve Tayyip’e ölümüne karşıdır. Ayrıca diğer yarıdan umudu kesenler, Türkiye’yi (cahiller-eğitimliler, dilenciler-onurlular, çürümüşler-çürümemişler gibi) kültür teorileriyle ikiye-üçe bölüp solun alanını daraltanlar, durumun değişmeyeceğini sananlar da yanlış düşünüyorlar. Bunlar çok karamsar ve sınıfsal analize dayanmayan görüşler. AKP tabanının giderek eriyeceğini göreceğiz. Tabii ki bu erimeyi politik-ideolojik mücadeleyle hızlandırabiliriz, uzlaşarak değil. Durağan dönemlere özgü, burjuva sosyolojisinden esinlenen seçim kuramlarının geçerli olmayacağı, krizin giderek derinleşeceği, kaotik bir süreçten geçiyoruz.