Buna Makyavel bile pes der

Belli oldu ki Tayyip cumhurbaşkanlığına aday olacak. Peki, cumhurbaşkanı seçilebilir mi? Yüzde 43-45 civarı bir oyu gözüküyor. Bıçak sırtı bir durum, bir şeyler yapmak zorunda.

Süreç yeni başladı henüz hiçbir şey belirginleşmedi. Ama Makyavel’i bile mezarında hoplatacak politik gelişmeleri bekleyebiliriz bu süreçte.

Biz şimdiden -biraz da fikir jimnastiği babında- yazalım, uyarılarımızı yapalım. Kızını dövmeyen dizini döver hesabı… Eğer çıkmazsa, boş yere telaşlanmışız der geçeriz.

Evet, Tayyip (özellikle ikinci turda) nasıl cumhurbaşkanı olabilir? Bir, kendi cephesini genişletmeli, oy alacağı yeni kesimler bulmalı. İki, karşısında bir cephe oluşmasını engellemeli en azından ikinci turda bazı kesimleri tarafsızlaştırmalı.

Tayyip, kendi cephesi dışındaki herhangi bir gücün seçimi boykot etmesinin veya tabanını serbest bırakmasının da kendi hesabına yazılacağını hesap etmektedir kuşkusuz. Başka ifadeyle ittifaklar doğrudan değil de bu biçimde gündeme gelebilir. Bu noktada AKP karşıtı cephenin sıkıntılı bir durumda olduğu da gözüküyor hele yüzde 1-2’lerin bile belirleyici olabileceği bir seçimde. Yani Tayyip karşıtı bir cephenin oluşması kolay değil.

Bütün belirtiler, bunları hedefleyen ince politikaların ısıtılmaya başladığı yönünde.

Cumhurbaşkanlığı seçiminde AKP-BDP işbirliği söz konusu mu? Böyle bir ittifak için, bırakalım belirtileri, iki tarafın da masaya oturmaya hazırlandıkları belli. Pervin Buldan ve Selahattin Demirtaş’ın seçim ertesinde, Öcalan’ın da her daim yaptıkları açıklamaları anımsayalım.

BDP, Haziran Direnişi sırasında bile, Tayyip’i muhatap almaktan vazgeçmedi. Yani ortaklığın ciddi bir geçmişi var. Bu seçimlerde de kendi güttüğü dava adına (tabii ki Türkiye emekçileri adına falan değil) yeni tavizler elde etmek için sıkı bir pazarlığa girecektir.

Böyle bir işbirliği AKP için de sorun değil. Yeter ki açıktan yapılmasın, tavizler açıktan dillendirilmesin, kendi tabanından homurtu yükselmesin. Hatta böyle bir ittifak politikasını, verilen tavizleri AKP, ABD ile yıpranan ilişkisini onarmak için bile kullanabilir.

Bütün bunlar nasıl becerilebilir? Fazla zor değil. BDP ilk turda kendi adayını gösterir ikinci turda da boykot eder veya tabanını serbest bırakır. Boykot Tayyip’e yarar. Serbest bırakılan BDP tabanının ise kime oy vermeyeceği, dolayısıyla kime oy vereceği bellidir. Bu, bir tarafsızlaştırma değil, “örtülü destek” almaktır. Bu arada perde arkasında pazarlıklar yapılır, ittifak açık edilmemiş olur ve hatta BDP kuyrukçusu “sol” da solculuğuna zeval getirmemiş olur. Al gülüm ver gülüm…

Bu çark işler mi? Zorların içinde en kolayı. Peki, yeter mi? Yetmeyebilir. Başka incelikler de düşünülmeli!

Yeni çıkan ve ortalığı toz duman eden bir çelişki: AKP-Cemaat çelişkisi. Birdenbire sanki Türkiye’nin en önemli çatışmasıymış gibi ortaya çıkan ve herkesin kendini iki taraftan birinin yanında olmak zorundaymış gibi hissettiği çelişki. Tayyip’i devirmeye mi çalışıyorsun, Cemaat’in yanında yer alacaksın! Cemaat’i temizlemek mi istiyorsun, Tayyip’in yanında olacaksın!

Tayyip bu çelişkiyi şimdilik iyi yönetiyor. Bu çatışma AKP karşıtı muhalefeti bölmek ve birleşmesini önlemek için kullanılıyor. Sanırsın ki Tayyip, Gladyo’ya karşı mücadele eden bir demokrasi savaşçısı veya Amerikan maşasına karşı savaş açan bir vatansever!

Bu politikanın da alıcısı var. Yeni Tayyip imajına tav olan ulusalcılar yok değil. Kimi aymazlıktan, kimi zindandan kurtulmak için, kimi de sanki bütün çelişkileri başarıyla çözmüş ve halkın önderi olmuş da geriye en incesinden politikalar kalmış hayaline kapılmaktan… Şu Ötüken şarlatanlığını izlemekte fayda var.

Bu da açık açık AKP ve Tayyip yandaşı olarak yapılmaz öylesi ayıp olur! Tayyip’i göz ardı ederek olur, “F-tipi Gladyo”ya karşı mücadele adı altında olur, esas okları CHP’ye çevirerek olur…

Çıktı mı sana acayip bir ittifak: AKP-BDP-bazı ulusalcılar. Sen bile şaşırdın, değil mi Makyavel!

Ve bu durumda Haziran da orta malı olur!

Biz şimdilik kendi ilkelerimizi ortaya koyalım:

1) Türkiye’nin halk inisiyatifiyle AKP iktidarından kurtulması gerekiyor. Şu andaki kalın hat budur.

2) Cemaat’e karşı AKP’nin yanındayım diyen veya buna zemin hazırlayan, bırakın sosyalistliği, solculuğu, bırakın anti-emperyalistliği, ulusalcılıktan bile söz etmesin.

3) AKP’ye karşı Cemaat ile de gerdeğe girerim diyen, diğer her şeyi geçiyorum, demokrat olarak bile ortalıkta dolaşmasın.

4) “Kürtlerin hakları” adına AKP ile dans etmeye kalkışanlar ve bu dansa alkış tutanlar, görmezden gelenler artık ortalıkta ezilenden yanayım, solcuyum diye gezinmesin.
Yeter artık bu kadar pislik!