Güle güle derken, ‘Gül’lere dikkat!

Adları milyarlarca dolarlık yolsuzluklara, kara para aklama operasyonlarına, usulsüz ihalelere karışmış bakanlar tabii ki istifa etmeliydiler. Ama yetmez!

12 yıldır ülkeye ve halka karşı büyük suçlar işlemiş bir yürütmenin başı durumundaki Başbakan Tayyip Erdoğan ve AKP hükümeti tabii ki istifa etmeli ve siyaset tarihinin çöplüğüne gönderilmelidir. Ama bu da yetmez!

Talepleri “Tayyip istifa”, “Hükümet istifa” ile sınırlamak gelinen noktada fazla bir şey ifade etmiyor.

Dahası, talepleri bunlarla sınırlamak, ülkenin başına örülen yeni çorapları görmemek ve tezgâhlanan yeni operasyonların oyuncağı olmak anlamına gelecektir.

Ne diye “Tayyip istifa” ile yetinelim… Bunu eski bakan Bayraktar bile söylüyor artık!

“Tek yol devrim” veya “Yaşasın sosyalizm” gibi sloganlar attığım sanılmasın. Bu bir kuramsal uzun perspektif yazısı değil. Bir güncel siyaset yazısı.

Fethullah Gülen Cemaati veya Hizmet Hareketi denilen emperyalist tetikçisi illegal karanlık örgütün 12 yıldır ve tam da bugün oynadığı rolü görmeden izlenecek tüm politik hatlar, dönüp dolaşıp emperyalizmin ve küresel sermayenin hanesine yazılacaktır.

Tayyip Erdoğan ve yol arkadaşlarının en büyük suçu, ülkenin kentlerini, ormanlarını, işletmelerini yağmalamak, yolsuzluklara karışmak, kendilerinin ve ailelerinin ceplerini doldurmak falan değil.

Bunlar da suç ve hesabı sorulacak ama esas suçları bu değil.

Asıl suçları, devlet içine yuvalanmış ve toplumun hücrelerine sızmış Gülen Cemaati denen illegal şeriatçı örgüt ile ittifak halinde, ABD emperyalizminin taşeronları ve tetikçileri olarak, cumhuriyet tarihinin en büyük karşı-devrimci operasyonunu gerçekleştirmiş olmalarıdır.

AKP ve onun başı Erdoğan ABD emperyalizminin taşeronu, Gülen Cemaati de tetikçisidir.

Birlikte bu ülkeyi yıkımın eşiğine getirdiler. Birlikte bu ülkenin yurtseverlerini, devrimcilerini içeri tıktılar, halka karşı suç işlediler. Birlikte ABD’nin bölgedeki operasyonlarının taşeronluğunu yaptılar, terörist örgütleri besleyerek komşu ülkelerde iç savaş kışkırttılar.

Suçları paçalarından akan, vurgunları ayakkabı kutularından taşan bakanları, şamar oğlanına dönmüş Tayyip’i, artık yok hükmündeki hükümeti feda ederek durumu kurtarmaya, düzenlerini devam ettirmeye çalışacaklar. Yağma yok!

Böylece emekçi halkın şehitler vererek sürdürdüğü mücadeleye de el koyacaklar. Halkı bir kez daha sevindirik yapacaklar. Yağma yok!
O halde baş suçluları, şahıslara indirgeyerek tek tek sayalım:

1) Recep Tayyip Erdoğan, 2) Abdullah Gül, 3) Fethullah Gülen.

Bunlardan herhangi birini göz ardı eden, küçük siyasal hesaplar uğruna herhangi biriyle diğerine karşı ittifak çabasına giren kişi, ABD emperyalizminin yeni operasyonunun taşeronluğuna soyunuyor demektir. Halkı ve emekçileri satıyor demektir.

Özellikle CHP yönetiminin böyle bir taşeronluğa teşne olduğu açıkça görülüyor. Ekranlarda boy gösteren Kılıçdaroğlu’nun ağzından Cemaat veya ABD aleyhine tek bir sözcük dahi çıkmıyor. Neden? Sarıgül ise Fethullah Gülen’i kastederek “Beni oğlu gibi sever” diyor. Neden?

Emperyalist toplum mühendislerinde tezgâh çok. Tayyip’e güle güle derken, “Gül”lere dikkat!

Halk ve gençlik örgütlü değilse ve bir politik kurmaydan yoksunsa, ne kadar radikal olursa olsun başkasının değirmenine su taşır.
Bu büyük gerçek de, bizim 2014 yılı gündemimizi (görevimizi) belirlemiştir.

Zorlu bir yıl başlıyor. Yolumuz açık olsun.