Üniversiteye Rektör mü A.Ş.'ne CEO mu Seçiliyor? – 2 CEM TERZİ

Eğitimin işlevi ve Girişimci (!) Üniversite

İnsanın temel özelliği toplumsal bir varlık oluşudur. Toplumun temel kaynağı ise insandır. Bir toplumun gelişmesi, insanlarının iyi yetiştirilmesine bağlıdır. Eğitim, insanın bilgiyi edinmesini, üretmesini, kullanmasını ve yaymasını sağlar.

Toplumlar değişmektedir. Toplumsal kesimler arasındaki ilişkiler/çelişkiler farklı yüzlere bürünmektedir. İnsanlar kendi yaşamlarını doğrudan etkileyen bu değişimlerin farkında olmak, bunlar üzerinde düşünmek ve bu etkileri kendi olumlulukları doğrultusunda değiştirmek zorundadır. Ancak böylelikle yaşamı değiştirerek kendilerini gerçekleştirme şansını yakalayabilirler.

Eğitim, insanlara kendilerini gerçekleştirme ve bu yolla özgür olma olanağını verir. "Her bireyin özgürce gelişmesi herkesin özgürce gelişmesinin koşuludur". Var olanın olduğu gibi benimsenip yeniden üretilmesine yönelik bir eğitim anlayışı, yaratıcılığı ve bağımsızlığı yok eder otoriteye boyun eğen ve yaşamı değiştirecek güçte olmadığını benimseyen insanlar yetiştirir. Bu insanlar, toplumdaki sorunları aşmak yerine bunları kabul etmek ve bireysel yarışmacı sistem içinde başarılı(!) olarak toplumsal sorunlardan görece daha az etkilenen bir kesime ait olmaya çabalar. Bu durum, insanın en temel özelliği toplumsal bir varlık olması ile çelişir ve kaçınılmaz olarak yabancılaşmaya yol açar.

Seksenli yıllardan itibaren neredeyse her toplumda büyük ekonomik, toplumsal ve kültürel alt-üst oluşlar yaşanmıştır. Toplumla kurduğu organik ilişkilerini bağlarını yitiren insanın yalnızlığı, korkuları ve güvensizliği artmıştır. Yanlış ve yapay bilgilendirmeyle gerçeği öğrenme şansı elinden alınmış, şaşkın, duyarsız, kayıtsız, ilgisiz, üretim ve tüketimin aracı haline gelmiş insanlar, içinde yaşadıkları sistemin kurumlarının gücünü ve olanaklarını denetleyebilecek hiçbir toplumsal kurum ve kuruluş ile aidiyet ilişkisi kuramazlar yabancılaşmışlardır. İnsanın nihai kaderi koşulsuz uyum sağlamak haline gelmiştir.

Üniversitenin işlevini, teknik olarak kullanılabilir bilgiyi ekonomik ve idari sisteme aktarmadan ibaret kılarsanız, üniversiteyi öğrencilere diploma ve unvan dağıtan, istihdam piyasasını besleyen ve toplumsal statü sağlayan bir kuruma indirgerseniz, üniversite nitelikli insan yetiştiremez ve toplumun temel kaynağı olan insanı topluma yabancılaştırırsınız.

Girişimci üniversitede nelere yer yok?
Bilgi üretimi, ekonomik meslek edindirme, sosyoekonomik kalkınma ve dünyayla bilimsel ve teknolojik bütünlük içinde olma, kurulduğundan bu yana üniversitelerin temel işlevleri arasındadır. Buna karşı çıkan yok! Bugün bu işlevler ortak kamu yararı yerine sermaye/ iş dünyası yararına terk edilmek istenmektedir. Sorun budur.

Öte yandan uluslararası akreditasyon çalışmaları üzerinden ulusal düzlemde yapılaşmış üniversiteler, uluslararası sermayenin ihtiyaçlarına uygun hale getirilmektedir.

Ulus devlet üniversitesi köhne, bürokratik, hantal ilan edilmekte, uluslararası akreditasyon, toplam kalite ve yönetişim gibi siyasal müdahalelerle küresel sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda girişimci üniversiteye dönüştürülmektedir. Bildiğimiz klasik yöntem boz, kötüle ve yok et!

Girişimci üniversitede toplumsal yaşamın çok önemli alanlarına dair görevlere yer yoktur:
Üniversitelerin eğitim ve araştırma yanı sıra ulusal ve uluslararası boyuttaki sosyal, ekonomik ve siyasal süreçlere dair bilimsel düşünce üreterek toplumu bilgilendirme görevine yer yoktur.
Her türlü tahakkümden arınmış bir ortamda demokratik tartışma ortamı geliştirmek ve bundan öğrencilerin ve kamunun etkilenmesini sağlamak görevine yer yoktur.

Toplumun kendisini anlama ve yorumlama tarzı üzerinde öğretim üyelerinin etkiler yaratmasına yer yoktur.

Üniversitelerin, toplumsal düşünün dönüştürülmesi, kültürel anlayışların korunması ya da dönüştürülmesinde etkiler oluşturmasına yer yoktur.

İfade özgürlüğünü de içeren bir akademik özgürlük ortamının yaratılması sorumluluğuna yer yoktur.

Bu işlevleri yerine getirebilmenin ön koşulu, var olan tüm güç odaklarından özerk olabilmektir. Üniversite ancak bu şekilde dini, siyasi ve ekonomik güç odakları karşısında özerkliğini elde edebilir ve koruyabilir.

Girişimci üniversitede özerkliğe yer yoktur. Sermayeye tabi olma peşindedir.