Korteksiya Yolculuğu II: Kasaba Yolunda

İnsan türünün zihinsel yapısını keşfetmek üzere ta 10 milyar ışık yılı uzaklıktan gezegenimize gönderilen QCW75’in ilk görev yeri sakin bir balıkçı kasabası. “Basit olana öncelik.” Galaksinin temel düsturlarından biriydi bu. Bu nedenle sakin bir yerde yaşayan, sıradan insanlara ait verilerle başlayacak işe.

Otele yerleştikten sonra dışarı çıktı. İlk dikkatin çeken renklerdeki çeşitlilik oldu, ilginç geldi bu geniş renk yelpazesi. Kasabanın biraz dışına çıkınca ikinci şaşkınlığını yaşadı: ortamdaki canlı türleri çok dikkat çekiciydi. Tek hücrelileri bile algılayabildiğinden geçici bir yüklenme oldu algı sisteminde. “Sandığımdan daha karmaşık bir yapısı var galiba dünyanın” diye düşündü. Neyse, bugün sadece bir kişi incelenecekti.

Yolculuğa çıkmadan önce şöyle bir gözden geçirdiği bilgiler insan sinir sisteminin nöron denilen yapıtaşı hücrelerden oluştuğunu söylüyordu. Buradan başlamak gerekirdi. Hemen kenardaki bahçede oturdu. “Ne içersiniz ?” diye sordu birisi yanına gelip. Bildiği tek içeceği söyledi: “su”. Sonra soruyu soran iri yarı, ağır aksak garsonu kestirdi gözüne. Su gelince “Otursana” dedi. Genç adam oturdu. İkisi de birbirlerine bakıyordu ama kimse konuşmuyordu. Garson, oturmaya davet ettiğine göre lafı onun açması gerek diye düşünüyordu, karşısındakinin kim olduğunu bilmediğinden. Sessizlik uzayınca sıkılıp kalkmaya karar verdi. Tam o sırada adamın tuhaf bir şekilde baktığını hissetti. Bir kaç saniye süren, giderek şiddetlenen fısıltı, hırlama karışımı bir ses işitti. Fırladı masadan. Onun hemen arkasından da QCW75 kalktı. Hızlı hızlı yürümeye başladı.

Odasına girer girmez analize koyuldu. Yaklaşık 100 miyar nöron vardı bu insanın beyninde. Tek tek nöronları analize tabi tuttu. Her nöron yaklaşık 1000 tane nöronla bağlantı halindeydi. Yani beyinde yaklaşık 100 milyarın bin katı nöronlar arası bağlantı vardı. İşi daha da karmaşık hale getiren bu bağlantıların özelliğiydi. Bağlantılarda tek yönlü bir bilgi akışı yoktu: bazı bağlantılar diğer nöronları aktive ederken bazıları aktivasyonu engelleyici özellikteydi. Bir an durdu, bahçede gördüğü garsonu düşündü, “Bir yerde hata yapmış olabilirim” dedi kendi kendine, tekrarladı analizi. Doğruydu, hata yoktu.

Bugünlük işini yapmıştı, dışarı çıktı. Deniz kenarındaki kafeye girdi. Bir kadın parmaklarıyla bir alet çalıyordu. Önce sesler dikkatini çekti. Değişik bir ahenk vardı. Daha sonra seslerle kadının parmak hareketleri arasında uyumu fark edince iskemleye oturdu. Odaklanınca kadının parmak hareketleriyle beyninin bir çok bölgesinin parmak hareketleriyle uyumlu aktivasyon gösterdiğini saptadı. Parmak bir tuşa basınca beyinde bir bölge aktive oluyor diğer parmakta komşu bölge aktif hale geliyor ve bütün bunlar melodik sesle uyum halinde, ritmik şekilde oluyordu. Parmağın tuşlara basma şiddetiyle beyindeki aktivitede de artış oluyordu. Oldukça dikkat çekici buldu bu durumu. Kimse kayıt sırasında çıkardığı o ürkütücü sesi duymayacaktı nasılsa, kaydetti. Sonra aklına hantal garson geldi. “Onun beyni de böyleyse o neden öylesine ağır, beceriksiz?” diye düşündü. Iyice yoğunlaştı bu soruya, hemen orada kayıt sonuçlarını garsondan elde ettiği sonuçlarla karşılaştırdı: beyin yapısı aynıydı. Hücre sayısı da yaklaşık aynı. Ama kadının beyninde bazı bölgelerde çok yoğun hücresel bağlantılar vardı, garsonunkinden farklı olarak. “Yapı aynı, sayı aynı ama bağlantılar çok farklı” diye düşündü. “Sıradan, iki kişi arasında bu kadar belirgin farklılık varsa bütün insan türündekiler arasındaki farklılıklar havuzu...” diye düşündü.

“Sanırım tahminimden biraz daha uzun sürecek bu yolculuk” dedi.