Kayıp

Düzelmesi, iyileşip tekrar örgütün başına geçmesi beklendikçe durumu bu arzu edilmeyen, kötü yerde plato yaptı. Odaya girip çıkan doktorlar, hemşireler, yedirilen yemek, içirilen su, dikkatini çekmek için yapılan (sevdiği şarkıları dinletmek, hastası olduğu takımının maçını izletmek gibi) bir sürü başarısız girişim de bu durumu onaylamaktan başka sonuç vermiyor.

Örgütse tam bir sıkışma halindeydi. Dört ay önce yenilen operasyon sonucunda yurt dışına çıkan merkez komite ortadan ikiye bölünmüş durumdaydı. Alınan ağır darbenin sorumluluğunu iki taraf da birbirine yüklemeye çalışıyordu. Merkez komiteyi dolayısıyla örgütü içine düştüğü bu çıkmazdan kurtarabilecek tek kişi lider Saruhan’dı. Kuruluşundan beri merkez komitede yer almış, yıllar boyunca önemli başlıklarda kimi zaman bilerek örgüt içi saflaşmaları teşvik etmiş, kendisi iki tarafın da dışında, üstünde konum alarak yüzlerce devrimcinin bazen gereksiz, anlamsız nedenlerle tasfiyesi pahasına örgütte sorgulanamaz bir konum edinmişti.

Şimdi bütün gözler üzerindeydi ama o altı aydan beri bitkisel hayattaydı. Sağlığına çok özen göstermesine, ciddi bir sağlık sorunu olmamasına rağmen günlük uzun koşusunu yaparken ağır bir kalp krizi geçirmiş, sonrasında bitkisel hayata girmişti. Gözleri açık, yemek yiyor, uyuyor uyanıyordu ama çevreyle hiç bir iletişimi yoktu. Kendisiyle dış dünya arasındaki ayrım kaybolmuştu. İkisi bir ve tek şeydi.

Örgütü bu durumdan çıkaracak anahtar da oydu. Kriz döneminde uygulanacak yapılanma ve politikalara ait güncellenmiş dosyayı da içeren Windows 3.1 işletim sistemiyle çalışan bilgisayarın yerini ve şifresini sadece o biliyordu. Eğer onu öğrenebilseler kaos sonlanabilecek, örgüt içi gerilim de olasılıkla büyük ölçüde azalacaktı.

Merkez komite üyesi genç bir doktorun konuyu araştırırken dikkatini çeken bir makale onun gibi bitkisel hayatta olan ve hiçbir iletişim kurulamayan hastalarla Fonksiyonel Beyin Manyetik Görüntülemesi aracılığıyla iletişim kurabildiğini iddia ediyordu. Örgüt tüm gücünü kullanarak söz konusu araştırmacılarla iletişime girmiş, onlar çalışmalarına bir hasta daha katılacağı için, örgütse bilgisayarın yerini öğrenebileceği için memnun anlaşmışlar, şimdi Lider Saruhan'ı laboratuvara götürüyorlardı.

***

-Adınız Saruhan mı?
-Soyadınız Kaçmaz mı?
-Burası eviniz mi?

İlk aşama umut verici çıktı: beyin görüntülemesinde yanıtlara ilişkin beyin aktiviteleri hastanın iletişim kurulabilir bir bilinç düzeyine sahip olduğunu gösteriyordu.

İkinci aşama kritikti örgüt açısından.

-Şifresini sadece sizin bildiğiniz bir bilgisayar var mı? Evet diyordu beyin görüntüsü.
-Bu bilgisayar Türkiye'de mi?
-Örgüt mekanlarının birisinde mi? Hayır diyordu görüntü.

Bu yanıt işleri çok güçleştirdi. Ancak yaptıkları sorgu algoritmasında bundan sonra sadece bir şey kalıyordu:

-Bu bilgisayarın yerini bilen başka örgüt elmanı var mı?

Bu sorunun yanıtıyla beraber amansız bir örgüt içi çatışma başladı.

Bilinç-koma-bitkisel hayat
Oldukça karmaşık bir fenomen olan bilinç yirminci yüzyıla kadar felsefenin konusudur. Bilim, sinirbilim, konuyu masaya yatırabilecek cesareti ancak geçtiğimiz yüzyılda bulabildi. Türk Dil Kurumu Sözlüğünde bilinçli maddesinin karşılığı 1. Bilinci olan, bilinçle yapılan, şuurlu 2. Eleştirmeli bir biçimde kendi etkinliğinin farkında olan, şuurlu olarak geçiyor. Kavramın günlük kullanımı daha çok TDK sözlüğünün (tuhaf Türkçeyle yazılmış) ikinci maddesine uyuyor. Bilinçli insan deyince süreçleri eleştirel süzgeçten geçirebilen kişilerden bahsederiz genellikle. Oysa sinirbilim açısından tanımı daha basit: kişinin kendisinin ve dış dünyanın farkında olma durumu, hali.

Böyle bir durum (bilinç) iki şey gereksinir. Bunlardan biri yapısal denebilecek bir özelliktir: uyanıklık. Bilinci açık bir kişi her şeyden önce uyanık olmalıdır. Mecazi değil, gerçek anlamda. Böylece kişinin kendi vücudundan ve dış dünyadan gelen uyaranları algılaması, değerlendirmesi mümkün olur. Bu durum sağlam, korunmuş bir bilinç için gerekli olmakla beraber yeterli değildir. Bilincin korunduğu bir kişide ayrıca farkındalık dediğimiz başka bir özellik de olmalı. Kişi kendisiyle başkaları, dış dünya arasındaki ayırım yapabiliyor olmalı. Farkın farkındalık haline sahip olma özelliği.

Bilinçle ilgili hastalıklar da oldukça geniş bir spektrum oluşturur.

Koma bilinç kaybına işaret eden ağır bir durumdur. Hastada uyanıklık kaybolmuştur. Yanıtsızdır. İletişim kurulamaz. Hastanın gözleri kapalı uyku-uyanıklık döngüsü kaybolmuştur. Bu durumda farkındalık da kaybolmuştur.

Bitkisel hayat (vegetative state) olarak adlandırılan başka bir bilinç bozukluğundaysa hastalarda uyanıklık korunmuştur. Gözler açıktır, hastalar uyur, uyanırlar. Ancak istemli hareket, konuşma, çevreyle iletişim yoktur. Farkındalık kaybolmuştur. Yıllar boyunca bu tabloda yaşayan hastalar var.

Sinir sisteminin hangi parçasının bilinçle ilgili hangi özellikten sorumlu olduğuna dair bilgilerimiz neredeyse ders kitaplarına (textbook) geçecek kadar oturmuş, yerleşmiş durumda. Ama bilimin bir çok alanında olduğu gibi burada da, yerleşik bilgileri günün birinde alaşağı etmek üzere, sürekli yeni bilgiler ediniyoruz. Bu alandaki araştırmalarda kullanılan en elverişli araçlardan birisi fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme (fMRI) tekniğidir. Tekniğin araştırmacılar için cazip hatta baştan çıkarıcı tarafı beyinle ilgili herhangi bir fonksiyonun hangi yapıdan kaynaklandığını inanılmaz bir hız ve doğrulukta ortaya koyması. Klasik MR incelenen bölgenin yapısı hakkında fikir verirken, fMRI ile beynin işlevi hakkında bilgi sahibi olabiliyoruz. Verilen işlevi yerine getiren bir beyinde işlevle ilgili hücreleri o işlev sırasında (o sırada artan kan akımını ve hemogloblin aracılığıyla) görüntüleyebildiğimiz için bu mümkün oluyor.

Son yıllarda fMRI ile yapılan çalışmalar tanımı gereği iletişim kurulamadığını düşündüğümüz, farkındalığın kaybolduğu bitkisel hayat gibi, bilinç bozukluğu olan hastalarda aslında iletişimin var olduğunu gösterdi.

Böylece buz dağından bir parça daha koptu.

İlgili makale:
Making Every Word Count for Nonresponsive Patients. Naci L, Owen AM. JAMA Neurol. 201370(10):1235-1241.