Fatsa alegre alegre Fatsa!.. BELMA NUR KARTAL

"Kentleri biz inşa ederiz, sonra kentler bizi dönüştürür ve sonuçta nasıl insanlar olduğumuzu inşa ettiğimiz kentler tayin eder" David Harvey

Yıllar önce Fatsa'ya ÖDP'nin açılış şenliğine gitmiştim. Mazlum Çimen, Menderes Samancılar'ın da katıldığı şenlik öncesi, hep birlikte mezar taşında "Ben ne yaptımsa halkım için ve halkla birlikte yaptım" sözleri yazan terzinin mezarını ziyaret etmek istemiştik. Hani, Can Yücel'in "Terzi Fikri öyle bir giysi dikti ki Fatsa'ya /O Gürcü öyle bir gürledi ki arkadaşlarıyla /Noktalar, noktalı virgüller, askeri operasyonlar /Kimseler çıkaramaz Fatsa'nın sırtından!" dizelerindeki terzi...

Fikri'nin Kabaklı köyündeki mezarına ulaşmak için Fatsa'dan dağlara doğru tırmanmaya başlamış, epeyce de yol almıştık ki, ansızın yolumuza çıkan jandarmalar konvoyu durdurmuştu. Geri dönün, diyorlardı. Fikri Sönmez'in oğlu Naci ve o yıllarda ÖDP Genel Başkan Yardımcısı olan Yıldırım Kaya aracımızdan inip jandarmayla görüşmüş, sonuç değişmeyince sinirlenen Yıldırım, jandarmaya şu soruyu yöneltmişti:"Nasıl izin vermezsiniz? Burası dağ başı mı?" O öfkeyle, denizden kaç rakım yükseklikte olduğumuzu unutuveren Yıldırım'a, jandarma gülerek, "Tabii ki dağ başı" demişti. Gerçekten de dağ başındaydık. Yıldırım'ın "Burası dağ başı mı?" sorusunu, yıllardır yaşadığımız her hukuksuzlukta ve saldırıda sormakla ve mücadele etmekle geçtiği için yıllarımız, bu anı belleğimden hiç silinmedi...

Dört yanımız puşt zulası... Suskun, hayın, çıyansı... Bugün yerel seçimlerin 'kimi seçelim'e indirgendiği, ilkesiz, programsız, nasıl bir yerel yönetim sorusunu yanıtlamaktan çok uzak bu sürecin kirleten, çürüten bulaşıklığından ruhumuzu ve bilincimizi arındırmak için kuzeye, Karadeniz'e yüzümüzü çevirip, o mert, delikanlı terziyi ve tarihe düşülen o muhteşem Fatsa deneyimini bir kez daha hatırlamalı. Fatsa'da terzilik yaparken devrimci mücadeleye katılan Fikri Sönmez'i, 1979'da solun bağımsız adayı olarak girdiği seçimde, CHP adayı 1150, AP adayı 850 oy alırken, 3096 oyla belediye başkanı seçilen ilkokul mezunu Fikri'yi unutmayın!

Terziden belediye başkanı mı olur, diyerek mavra geçen Tercüman gazetesine, "Açıklamak isterim ki, ben otuz yıla yakındır geçimimi terzilik mesleğimle sağlamaktayım. Bana terzi olarak hitap edilmesi beni küçültmez, aksine yüceltir. Ben Tercüman gazetesinin yöneticileri gibi ülkemde Amerikan emperyalizminin borazanlığını yapıp da onlara kiralanmadım. Bu gazetenin terzileri küçük görmesi, şahsımda tüm sanatkarlara, milyonlarca emekçiye bir hakarettir" diyen Terzi Fikri'yi unutmayın!

Şişkin egosuyla "Ben, ben, ben!.." diye diye gerdan kırıp ortalarda gezinen soytarılara hiç benzemeyen, örgütlü mücadelenin mütevazı bir neferi olmayı içselleştirip, "Halk neyi nasıl yapmamızı istiyorsa öyle yapalım, halka gidelim" diyen Fikri Sönmez bu coğrafyada yaşadı. Her mahallede bir mahalle meclisi ve bu meclislerin görevlendirdiği mahalle komiteleri ve DKÖ temsilcilerinden bir Kent Meclisi kuran Fatsa'yı unutmayın!

Halk meclisi ve komiteleriyle önce kenti çamurdan kurtarıp, sonra karaborsaya, kaçakçılığa ve tefeciliğe son kampanyasını başlatanların hikayesi, bizim hikayemizdir. Kaçak elektrik, rüşvet ve karaborsayı zabıtaya bırakmadan halkın bizzat denetlediği, halk kültür şenlikleri, çocuk korosu, el sanatları atölyeleri, spor müsabakaları, film ve tiyatro gösterileri, kütüphaneleri ve okuma salonlarıyla bir yerel yönetim pratiği yaşandı Karadeniz'de. Ve bu müthiş deneyim, Türkiye'nin her köşesine örnek oldu.

Ve faşist darbenin ardından, "Orada Terzi Fikri diye biri çıkmış, devlet benim diyor. Komite kurmuş. Fatsa'yı o komite yönetiyor. Ne yapılıp yapılmayacağına halk karar veriyor. Buna göz yumamazdık. Göz yumsak, müsaade etsek daha nice yüz Fatsalar çıkardı" diyen Evren'i unutmayın!

Başka Fatsalar çıkmasın diye nokta operasyonunda, halktan ve demokratik kitle örgütü temsilcilerinden 300 kişiyle birlikte tutuklanan, 1985'e kadar Amasya Cezaevi'nde kalan ve ağır işkencelere kalbi dayanmayıp cezaevinde yaşamını yitiren ama onurunu ve yurtseverliğini göğsünde bir rozet gibi taşıyan Fikri Sönmez'i unutmayın!

Dün "Beton duvarlara, demir parmaklıklara mecbur edildiğim için hiç ama hiç üzüntü duymuyorum. Vatansever olduğumu bugün söylediğim gibi, yirmibeş seneden bu yana her yerde söyledim. Bunun için kavgalara girdim, işkence gördüm, zindanlara atıldım. Eğer bir ülkede vatan, İsviçre bankalarında gizli hesap defterleri ve Amerikan doları olarak görülüyor ve bu insanlar da yönetimi ellerinde bulunduruyorsa vatan için darağaçlarını omuzlayanları elbette 'vatan haini' ilan edeceklerdir." diyen Fikri'nin Fatsa'sı, bugün Başbakan'ın korktuğu ve itiraf ettiği, ayakların baş olduğu yerdi, unutmayın!..

Samsun'da TMMOB, düzenlediği üç günlük Kent Sempozyumu'nda kentin çevre, altyapı, kentleşme, kentsel dönüşüm, imar çalışmaları, konutlaşma, sanayileşme sorunlarını masaya yatırdı. Ama, tek bir belediye başkanı sempozyuma icabet etmeyince, TMMOB İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri tepkisini şu sözlerle dile getirdi: "Bu sempozyumun olmazsa olmazı Büyükşehir Belediyesi başta olmak üzere ilgili belediyelerdir. Üzülerek söylüyorum ki, bu işin ana teması olan belediyelerdir. Belediyeler sempozyuma bırakın katkı koymayı, ilgi göstermekten imtina etmişlerdir. Biz belediye başkanlarından sunumlar yapmalarını ve çalışmalarını bizimle paylaşmalarını isterdik. Maalesef bunu gerçekleştiremedik."

Neyin sunumunu yapacaklardı acaba belediye başkanları? Göz yumdukları yağmanın sunumunu mu? İmar yolsuzluklarını mı? İhale belediyeciliğini mi? TOKİ'yi mi? Sermaye belediyeciliğinin nasıl yapıldığını mı? Bu memleketin de, bu kentin de sermaye belediyecilerinin sunacakları katkıya değil yeni Fikrilere, yeni Fatsalara ihtiyacı var!

"bir masalım var sana ölümden bile gerçek / hayallerin kadar varsın bu zalim dünyada
hava döner kalpten eser/ tepe tepe ayazma/saplanır bulutlara /hayallerin kadar varsın bu zalim dünyada

Fatsa alegre alegre Fatsa / Fatsa alegre alegre Fatsa"

[email protected]