Dalgakıran

KENTİN SESİ - Samsun Yazıları

Enerji Bakanı Hilmi Güler, birçok sahilde 'dalga enerjisi' kullanarak yılda 3 Keban Barajı'na eşdeğer enerji üretmek mümkündür demiş. Proje iki yıl önce başlamış. Ergenekon'la aynı tarihlerde... Demek ki siyasi iktidar, Bakan Güler'in dalga enerjisi projesiyle gaza gelip bir düzine dalgayı bastı memlekete...

Güler'in dalga enerjisi sistemi 4 duba, 1 şamandıra ve 1 jeneratörle çalışıyormuş ve devlet, dalgadan elektrik üretmek isteyenlere yardımcı olacakmış. Dalgadan darbe üretmek isteyenlere yapılan yardımları gördükten sonra inanırım. Güler'in dalgasından çıkacak enerji bu ülkeyi ne kadar aydınlatır bilinmez ama "Ne kadar dalga, o kadar iktidar" hevesiyle 2007'den beri başımıza örülen darbe çorabından çıkan enerji bizi aydınlatmıyor, giderek karanlığa götürüyor.

Ergenekon'dan Türkler nasıl çıkacak diye soruyor şimdi birileri... Sadece Türkler değil, Kürtler de çıkamayacak bu gidişle Ergenekon'dan. Girmek kolay da çıkmak zor... Bir kere operasyonun adı sakat... 'Ergen'e kon!.. Dolayısıyla memlekette çocukluk çağından çıkmış ne kadar ergen varsa potansiyel suçlu... Kaçak yapıların müteahhitleri gibi ya kuşluk vakti ya da gece vakti aylardır konuyorlar, bir o ergene, bir bu ergene....

AKP Milletvekili Mustafa Demir, Samsun'da Anavatan Partisi'ne yaptığı ziyarette, "Türkiye, merhum Özal'ın görmek istediği bir noktaya geldi. Özal'ı rahmetle anıyoruz" demiş doğru laf etmiş. Bugün sürdükleri sefanın yolunu açan Özal'ı anmayıp da kimi anacaklar?

Özal'ın görmek istediği noktaya gelen Türkiye, bugün Yapı Kredi'nin adios reklamı gibi... Bu krizde çığ gibi büyürken işsizler ordusu, içmeye ayranı olmayan bu halkın gözünün içine baka baka adios!.. Uçuyos, geziyos, yiyos, içiyos, adios!.. Yatıyos, kalkıyos, para vermiyos, adios!.. Gemicikler, ihaleler, televizyonlar, gazeteler alıyos, satıyos, adiosss!..

Hani biri yer, biri bakar kıyamet ondan koparmış ya... Onlar adios yaparken, yapamayanların gözü kalıp da kıyameti koparmasınlar diye, adios yapamayanları da Ergenekos'la korkutuyorlar.

Her şey gözümüzün önünde olup biterken ve biz hala "Du bakali nolcek" derken, birinci dalga, ikinci dalga, on ikinci dalga... Ergenekos en sonunda bizim eski Rektör Ferit Bernay'ı da vurdu. Suçu hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs! Bernay, 'Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya ve görevini yapmasını engellemeye teşebbüs' ve 'terör örgütü üyesi olmak' suçlarını işlediği yönünde 'kuvvetli suç şüphesi varlığını gösteren olgular' olduğu gerekçesiyle tutuklandı.

Bernay'a Eruygur, Tolon, Balbay ve bazı İşçi Partilileri tanıyıp tanımadığı sorulmuş ama 'yasa dışı terör örgütü üyesi olmak'tan tutuklanmış. İtiraz eden avukatı, "Savcılıktaki sorgulamasında örgüt üyeliğine ilişkin kendisine hiçbir soru yöneltilmediğini, hukuk dışı bir suçlama yöneltildiğini belirttim. Buna rağmen itirazım kabul edilmedi" dedi. OMÜ'de görevli 70 öğretim üyesi, cübbelerinin üzerine beyaz kurdele takarak Bernay'ın tutuklanmasını OMÜ Atatürk Anıtı önünde protesto ederken Prof. Dr. Yıldız Pekşen, "Biz akademisyenler olarak bilim insanlarının kamuoyuna terörist gibi sunulmalarını kabul etmiyoruz, edemiyoruz" diyerek kaygısını dile getirdi.

Aynı günlerde Samsun Barosu İnsan Hakları Komisyonu, hukukçu Prof. Dr. Süheyl Batum'u ağırladı. Batum, Türkiye Barolar Birliği ve barolar başta olmak üzere, savcılara, hakimlere ve avukatlara, Ergenekon sürecinde yaşananların ardından hukuka daha çok sahip çıkmaları çağrısında bulundu ve artık 'Eğer amaç ulviyse gir evine, ne varsa al götür' noktasına gelindiğini vurguladı. "Ona değmiş, buna değmiş diye bir sürü insanı alıp aynı torbanın içine atıyorsunuz. Oysa ki ceza sorumluluğu kişiseldir. Bu iddianamenin bana en korkunç gelen yönü de budur" dedi.

Bana korkunç gelen ise artık hukukçuların bile hukuka sahip çıkın çağrısı yaptığı bu ülkenin nereye götürüldüğüdür. "Dışarıda deli dalgalar, gelir duvarları yalar..." Dalgalar dışarıda değil, duvarları da yalamıyor... İçeride, böğrümüze böğrümüze vuruyor. Hal böyleyken, "Atı alan Üsküdar'ı geçti, biz takibe devam ediyoruz merkez! Tamam" mı diyeceğiz yoksa aklımızı başımıza alıp bizi bu dalgacıların yıkıcılığından koruyacak dalgakıranı mı örgütleyeceğiz? Bütün mesele bu...

[email protected]