Bir Kavanoz Reçel, Gülüm Bunlar da Geçer

KENTİN SESİ - SAMSUN yazıları

Dostlarım Romalılar, solduyusuna kurban olduğum seçmenlerim! Türkiye, üç tarafı denizlerle ve her tarafı adaylarla çevrili bir ülkedir artık. "Baş koymuşum Türkiyemiiin yolunaa /düzlüğüne, yokuşunaa öölürüm /seçmenimiin bakışınaa öölürüm Tüürkiyemm..." Hepsi bu türküyü çığırıyor en yanık sesleriyle. Biz adayız diyorlar, boy boy, çeşit çeşit... Memleket adaydan geçilmiyor. Muhtarlığa, meclis üyeliğine, belediye başkanlığına derken neredeyse bunlara oy verecek seçmen kalmadı memlekette... Herkes aday...

Bizim mahallede mesela, beş muhtar adayı var. Geçenlerde mahallede biri ölüp, beşi de yan yana cenaze namazında saf tutunca "Adayların beşi bir yerde" diye gazeteye manşet oldular. Muhtarlık deyip geçmeyin, işin ehemmiyetini adayların dudak uçuklatan vaat ve projelerine bakınca anlıyorsunuz. Örneğin, bir mahalle muhtar adayı, hazırladığı seçim beyannamesinde asil üyelere 25 TL aylık vereceğini belirtmişti de "Vay be! Niye bizim mahallenin muhtar adayı değil" diye hayıflanmıştım. 25 TL için 20 sene çalışmış bendeniz, bu muhtarın asil üyesi olup sınıf atlamaz mıydım?

Cem Uzan'a beş basacak vaatleri var bu seçim pazarı tüccarlarının... Düzenin, sermayenin partileri kaz gelecek yerden tavuk esirgemiyor. Seçim geldi, bunlara bir haller oldu. Balata malata kalmadı, frenleri patladı. Arkalarında, "Bizans oyunlarının ustasıyım, koltuğun hastasıyım, Nazar etme ne olur, çal senin de olur, Sollama Türkiye sarsılır, Lanet olsun içimdeki bu koltuk sevgisine" yazılarıyla üstümüze üstümüze sürüyorlar son gazla kamyonlarını... Sahte tebessümleriyle fotoshoplu en artist pozlarını verip boy gösterisi yapan bu adayların hemen hepsi aynı vaatlerde bulunuyor. "Dünyayı kurtaracağım, şunu yapacağım, bunu yapacağım." Hiçbirinin freni tutmuyor. Seçilirse Çeşme- Yıldız Burnu açıklarını Dubai yapanı mı, düğmeye basıldığında 35 metre havalanan UFO uzay kabin restoranları yapanı mı ararsın?

Gericiliğin ve piyasacılığın 'para ettiğini' görüp belediyeyi Hz. Ömer adaletiyle yöneteceğim diyeni mi, her mahalleye bir Kur'an kursu açacağım diyeni mi, Rusya'nın 'Kızıl Meydan'ını, ABD'nin de 'The River Walk'ını yaptıranı mı ararsın? AKP'si, CHP'si, MHP'siyle sermayenin bütün partileri voltranı oluşturmuşlar, çığırıyorlar: "Voltranın sol kolu benim, voltranın sağ kolu da benim" Yurdum insanı ise voltrandan çıkan hoş ama boş gürültüye bakıp mucizeler bekliyor.

Bu voltran fırıldağının yanında, 2004 yerel seçimlerinde `Biz fırıldak değiliz-Bu tekere çomak sokmayın` sloganıyla ünlenen ve Çağdaş Ülke Partisi (ÇÜP) ile seçimlere giremediği için bağımsız-bağlantısız Büyükşehir Belediye Başkan adayı olan Adanalı Abdurrahman Boztaş bile daha samimi ve temizdir. Boztaş, temiz siyaset adına hamamda seçim propagandası bile yapmış, seçilemeyince de`Tekerime AKP ile CHP çomak soktu` demişti. Boztaş'ın tekerine bile çomak sokanların gazabından korusun yareppim bizleri!...

Samsun'da mı neler oluyor? Voltran burada da işbaşında!.. Durmak yok, yola devam. Adamlar oy vermeyenin selamını bile almıyor. Koskoca kentin AKP'li Büyükşehir Belediyesi'nin hem başkanı hem de yine adayı, "Oy vermeyen, selam da vermesin!" diyor. Selam verip borçlu çıkmaktansa selam vermiyorum ben de, vermeyeceğim de!..

YSK açıklamış, belirtilen yerler dışında duvar ilanı, flama, parti bayrağı ve afiş asılmayacak yerleri. Ama, kim takar YSK'yı? Yasak olmasına rağmen özel halk otobüslerine kendi propaganda afişlerini astırırlar. Bilmem kaç metrelik posterlerini parti amblemiyle asarlar amblem kapatılır, sonra kendi kendine açılır. Aç-kapa, aç-kapa... Artema muslukları bunlar! Sonra da kalkıp, analarının ak sütü gibi ak bir parti olduklarını söyleyip partililerine dürüst olmak zorundayız, derler. Bence de dürüst olun. Söyleyin AKP'li vekilinize örneğin, "Gidin polis, emniyet kayıtlarına bakın. Samsun, insanların çoluk çocuğu ile en huzurlu en mutlu yaşadığı şehirlerden bir tanesi" açıklamasını, "O şakaydı, gerçeği bu" deyip düzeltsin. Ben biliyorum da, geçen yıl yaşanan 18 bin 541 asayiş olayıyla TBMM Araştırma Komisyonu raporuna 'En çok suç işlenen' il olarak giren Samsun'un 'huzurlu bir şehir' olduğunu söyleyen AKPli vekil bilmiyor mu? 330 ton kaçak akaryakıt, 3 bin 999 adet extacy uyuşturucu hap, 850 kilogram esrar, 593 tabanca Kenya'da mı ele geçirilmiş?

Daha iki gün önce Samsun'da bir ayakkabı mağazasının, diğer teki olmadığı için çöpe attığı ayakkabıları çöpten çıkarıp saatlerce diğer tekini bulabilmek için yoksulların verdiği mücadele sizin gözlerinizi yaşartmaz mı? Çocuklarına sıcak yemek yapabilme sevinciyle halden topladığı çürük meyve ve sebzeleri el arabasına dolduran kadının yüzüne bakabilir misiniz? "Samsun'da çok işimiz var. Çocuklarımıza çok daha iyi bir Samsun bırakmak için çalışıyoruz" diyorsunuz. Kimin çocuklarına? Sizin mi, halkın mı?

[email protected]