Atilla Özsever

600 bin kamu işçisi adına Türk-İş ve Hak-İş’in ortak hazırladıkları teklif Çalışma Bakanlığı’na sunuldu. Hükümet teklifi inceliyor, konfederasyonlar beklemede. İşçi tabanı ise hazır ancak sendika yönetimlerden eylemlere sahip çıkmasını istiyor.

Hak almanın yolu eylemden geçer!

Atilla Özsever

600 bin kamu işçisi adına Türk-İş ve Hak-İş tarafından ortak hazırlanan teklif, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na iletildi. Teklifte işçinin taban ücretinin brüt 54 bin liraya çıkarılması ardından da yüzde 50’lik zamla en düşük ücretin brüt 81 bin liraya yükseltilmesi talep edildi.

Şubat ayı sonunda iletilen bu teklife Çalışma Bakanlığı ve kamu işverenlerini temsil eden TÜHİS’in (Türk Ağır Sanayi ve Hizmet Sektörü Kamu İşveren Sendikası) yanıt vermesi bekleniyor.

Merkez Bankası, 2025 yılı enflasyon hedefini yüzde 24 olarak açıkladı. Öte yandan AKP Hükümeti, asgari ücrete yılbaşı itibariyle yüzde 30 zam yaptı. İşçi ve Bağ-Kur emeklilerine yüzde 15, memurlara ve emeklilerine de yüzde 11 oranında zam verildi.

Konfederasyonların teklifi ile hükümetin hedeflenen enflasyon ve diğer emek kesimlerine verdiği zam dikkate alındığında işçi kesimini zor bir süreç bekliyor. Zaten AKP’nin 2025 Orta Vadeli Programı’nda (OVP) ücretlerin baskılanması öngörülüyor.  

Sendikaların talebi ile hükümetin yaklaşımı arasında ciddi farklar var. Bu süreçte konfederasyon yönetimleri nasıl bir tavır alacak, uzlaşmacı bir tavır mı gösterecek ya da işçi tabanın tepkisi ne olacak, ciddi anlamda merak ediliyor.

'Yoksulluk sınırını aşmak'

AKP hükümeti ve kamu işveren sendikaları ile yapılacak görüşmelerde Türk-İş’i temsil eden Kamu Koordinasyon Kurulu’nda görevli Koop-İş Sendikası Genel Başkanı Eyüp Alemdar, “Müzakerelerde hedefimiz yoksulluk sınırının üstünde bir ücret artışı sağlamaktır” dedi.

Ayni zamanda Türk-İş Genel Başkan Yardımcısı olan Eyüp Alemdar, kamu sözleşmeleriyle ilgili görüşünü şöyle açıkladı:

“Teklifimizi verdik, hükümetin bir ay içinde cevap vermesi gerekiyor. Mevcut hükümetin asgari ücretliye, emekliye verdiği zam ortada. Böyle bir zam oranını kabul etmemiz mümkün değil. Masada çözmek istiyoruz, elimizden geleni yapacağız ancak anayasal haklarımızı kullanmaktan da çekinmeyiz”.

Türk-İş’in Şubat 2025 sonu itibariyle dört kişilik bir ailenin geçim maliyeti olan yoksulluk sınırı açıklaması, 75 bin 973 liradır. Kamu kesiminde farklı sektörlerde, farklı ücret düzeyleri olduğu için ortalama çıplak net ücretin 38-40 bin lira dolayında bulunduğu belirtiliyor. İlk altı ay için yüzde 50’lik zam teklifiyle bu ücret net 60 bin liraya dolayına gelmiş olacak.

Konfederasyonların 2025’in ilk altı ayı için önerdikleri brüt 81 bin liralık en düşük ücretin neti ise 56 bin lira dolayına geliyor. Sosyal haklar ve yan ödemeler, bu rakamın dışında bulunuyor.

Hak-İş: Masada bitirmek isteriz

Hak-İş’in Kamu Koordinasyon Kurulu üyesi ve Öz Sağlık-İş Sendikası Genel Başkanı Devlet Sert de, toplu sözleşme görüşmelerini masada çözümlemek istediklerini söyledi. Aynı zamanda Hak-İş Genel Başkan Yardımcısı da olan Devlet Sert, görüşünü şöyle açıkladı:

“Üyelerimizin taleplerinin karşılanması açısından toplu sözleşme sürecini masada bitirmek isteriz. Sokağa çıkıp kavga etmek gibi bir niyetimiz yok. Bu enflasyon ve hayat pahalılığı koşullarında taleplerimizin karşılanması en büyük temennimizdir. Kamu Çerçeve Protokolü’nün (KÇP) emek hareketini rahatlatacak düzenlemelerle 1 Mayıs’tan önce imzalanmasını bekliyoruz”.

Öz Sağlık-İş Genel Başkanı Sert, işçinin büyük kayba uğradığı vergi oranlarının da sabitlenmesini istediklerini ancak taleplerine kulak tıkanması halinde üretimden, hizmetten gelen gücü kullanmaktan da kaçınmayacaklarını ifade etti. Devlet Sert, Türk-İş’le birlikte mutabakat içersinde bu sözleşmeyi tamamlamak istediklerini tekrarladı.

Taşeron işçilerinin de kadroya geçirilmesiyle birlikte kamu kesiminde Hak-İş’in üyesi sayısı daha da arttı. Kesin rakam olmamakla birlikte 600 bin işçinin 380 bin dolayının Hak-İş’e, 220 binin de Türk-İş’e bağlı olduğu kaydediliyor.

Sendikaların talepleri

Karayolları, demiryolları, elektrik üretim santralleri, bakanlıklar, üniversiteler ve hastanelerin de aralarında olduğu kamu kurum ve kuruluşlarındaki 600 bine yakın işçiyi ilgilendiren 21 maddelik konfederasyon talep taslağında, öncelikle kamuda günlük en düşük ücretin 1.800 liraya yükseltilmesi teklif edildi. Bu ücret, aylık olarak brüt 54 bin liraya geliyor.

Günlük en düşük ücret artışının ardından işçilere kıdem zammı yapılması ve ortaya çıkacak bu rakamın da 2025'in ilk 6 ayı için yüzde 50 artırılması istendi. İki konfederasyon, 2025'in ikinci altı ayı ile 2026'nın ilk ve ikinci altı aylarında ücretlere yüzde 25 zam yapılması ve bu oranların üzerine de her dönem için yüzde 10 refah payı verilmesi talebinde bulundu.

Kamu Çerçeve Protokolü bağlamında, vergi dilimlerinin de düzenlenmesi, ilk yüzde 15’lik dilimin sabitlenmesi de teklifler arasında bulunuyor.

Taban hazır ancak güvence istiyor

Harb-İş Sendikası Eskişehir Şube Başkanı Hasan Atak, hayat pahalılığı, ekonomik zorluklar ve işyerlerindeki baskılar nedeniyle işçi tabanının mücadeleye hazır olduğunu ancak üst yönetimlerin de bu mücadeleye öncülük edecek konumda olması gerektiğini söyledi.

Eskişehir’de birçok eylem ve etkinliklere katılan mücadeleci şube başkanlarından Hasan Atak, görüşünü şöyle özetledi:

“İşçiler hem ekonomik hem de güvence açısından zor koşullarda çalışıyor ve yaşıyorlar. Aslında taban mücadeleye hazır ancak bu mücadelede işçinin önüne düşecek, önderlik edecek Türk-İş yönetimine tam anlamıyla güven duymuyor.

Daha önceki eylemlerde öncü işçilerin işten atılması söz konusu oldu. İşe iade için davaları kazandılar ama Türk-İş gereken desteği vermedi. İnsanlar isyan halinde fakat işyerlerinde baskı var, işten atılma korkusu var, soruşturma açılması söz konusu. Tüm bunları göğüsleyecek, işçiye güven verecek bir yönetimin olması lazım. İşçi ancak o güveni duyduğu zaman harekete geçebiliyor.”

Harb-İş Şube Başkanı Atak, CHP gibi muhalif partilerin de işçinin mücadelesine yeteri kadar sahip çıkmadığını, sadece Türk-İş ve üst yöneticilerin yanında saf tuttuğunu ifade etti.   

Eylem: Hak almanın yolu

Tüm bu görüşlerden sonra 600 bin kamu işçisini ilgilendiren kamu sözleşmelerinin zorlu bir süreç içinde geçebileceği ancak üst yönetimlerin yine AKP Hükümeti ile hak kayıplarına yol açacak tarzda bir anlaşmaya varması söz konusu olabilir.

İşçi tabanı, ne yazık ki Türk-İş ve diğer üst yönetimlere güven duymuyor. İşçinin sendikalardan umudu ve beklentisi çok düşük düzeyde. İşçi tepkili fakat hem işyerlerindeki baskılardan hem de üst sendika yönetimlerinden yeterli güveni görmediği için gücünü ortaya koyamıyor.

İşin doğrusu bu yılki kamu sözleşmelerinde 1989 Bahar Eylemleri’nin “ruhu ve dinamizmi”  yok gibi gözüküyor. Yine de hak almanın yolunun bilinçli bir eylemlilikten geçtiğini vurgulamakta yarar var…