Sınıf hesap bozar: Yettiniz gari!

Yatağan işçisinin Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy termik santralleriyle bağlı maden sahalarının özelleştirilmesine karşı geçen yılın sonbaharından bugüne sürdürdüğü direniş yeni bir safhaya taşındı.

Yatağan Termik santralinin özelleştirme işlemlerinde son aşamaya gelindi ve ihaleyi kazanan Bereket Grubu'na bağlı Elsan santrali devralmaya hazırlanıyor. Yatağan işçileri, devir sözleşmesinin imzalandığı ve devrin gerçekleşeceği duyumları üzerine Pazar gününü Pazartesi'ye bağlayan geceyarısından itibaren santrale kapandı.

Yatağan Termik Santrali, halka aittir diyorlar ve santrali piyasa teröründen korumak için sermayeye kapattılar.

Yatağan işçisinin başlattığı bu eylem, TEKEL direnişinde olduğu gibi, arada bir “patron dolayımı” olmadan, doğrudan sermaye iktidarına karşı veriliyor. Yatağan işçisi, sermaye iktidarının emek ve halk düşmanı politikalarına, özelleştirmeye, enerjide bağımlılığı arttıracak yanlış kararlara ve bu uygulamaların yürütücüsü olan hükümetin bizatihi kendisine yönelen bir mücadeleyi yükseltiyor.

Özelleştirme kapitalizmin neo-liberal döneminde işçi sınıfına en bütünlüklü saldırılarından birisidir. Türkiye'de bu saldırı 1980'li yıllarda darbenin yarattığı elverişli zeminde ANAP iktidarı tarafından başlatıldı.

2003 yılından sonra ise özelleştirmede tam anlamıyla altın dönem yaşandı. Yerli ve yabancı sermayenin göz diktiği tüm önemli sanayi kuruluşları özelleştirildi. Kamu yatırımlarıyla gelişmiş tüm sektörler, tekellere teslim edilerek buralarda kamu payı sıfırlandı. Şimdi sektör sektör yeni hedefler konuyor, yeni kuruluşlar özelleştirme portföyüne alınıyor. Özelleştirmede rekorlara imza atılan ilgili dönemde iktidarda AKP vardı.

AKP bu ve pek çok açıdan sermayenin medah-ı iftiharıdır. 1980'lerin ortasında başlayan özelleştirme uygulamaları 61 milyar doları geçerken, bu meblağın 52,6 milyar dolarlık bölümü AKP iktidarında gerçekleştirildi.

İktidarın özelleştirmede el attığı son alan, enerji sektörü. 2013 yılında elektrik dağıtım şirketlerinden son sekiz tanesi de sermayeye teslim edildi ve elektrik dağıtımı tamamen özelleştirilmiş oldu.

Elektrik dağıtımındaki o yağmadan Ege Bölgesi'nde Aydem Elektrik Dağıtım A.Ş. ve Gediz Elektrik Dağıtım A.Ş. olmak üzere iki dağıtım şirketine konan ve bölgede İzmir dahil beş büyük kentte elektrik dağıtım işini üstlenen Elsan şirketi, şimdi Yatağan Termik Santrali'ni devralmak istiyor.

Elektrik dağıtımdan sonra elektrik üretim santrallerini özelleştirmeye başlayan hükümet, aynı gruba Yatağan dışında Çatalağzı Termik Santrali'ni de verdi.

Şimdi AKP hükümeti özelleştirmede yeni bir hamle yapmaya hazırlanıyor. Bu hamleyi Maliye Bakanı Mehmet Şimşek Ekim ayı başında duyurmuştu. Devamında termik santrallerinin devir işlemlerini 2014 yılı nihayetlenmeden gerçekleştireceklerini açıkladılar.

Tabii bunlar, onların yani sermayenin ve emek düşmanlığında sicili kabarık hükümetin hesapları...

İşçi sınıfı ise mücadelesini görünür kıldığında her zaman hesap bozar. Yatağan işçisi, uzun süredir farklı tüm mücadele biçimlerini deneyerek sesini duyurmaya ve özelleştirmeyi durdurmaya çalıştı. Hükümetin tereyağından kıl çekercesine yürüttüğü özelleştirme planlarını alt üst etti. Santrallerin özelleştirme sürecinde kimi ertelemeler geldi.

Şimdi son aşamaya gelindiğinde, Yatağan'da kılıçlar çekildi. Enerji ve maden işçileri, yalnızca kendi gelecekleri için değil memleketin geleceği için sonuna kadar direnmeye karar verdi.

Görünen o ki, Yatağan işçisinin kararlılığından ürken hükümet ve santrale talip olan sermaye grubu, tansiyonu düşük tutarak süreci mümkün olduğunca sessizlikle geçiştirmek istiyor.

Hükümet, şimdilik üç maymunu oynuyor. TEKEL direnişi sırasında olduğu gibi, işçiye ne domuz deniyor, ne de “işçinin sokağa çıkmasından eylem yapmasından korkarız” yönlü açıklamalar yapılıyor.

Ancak, 2013 yılını 12,5 milyar dolarlık rekor bir özelleştirme işlemi ile tamamlayan, 2014 yılında oldukça iddialı yeni bir özelleştirme programı açıklayan hükümet, seçimler yaklaşırken hem kendi politikalarını hem de sermaye düzenini topa tutan bu direniş karşısında asla kayıtsız kalamaz.

Buna karşı, Yatağan işçisinin eylemini santralden çıkarıp tüm Türkiye'ye yaymak ve bugün tümüyle Yatağan işçisinin omuzlarına yüklenmiş sınıf refleksini uyandırmak gerekiyor. Bu sorumluluk, santralin dışındakilerdedir.