Ali Ufuk Arikan

19 Mart'ta bir kez daha ortaya çıkan halkın direncinin 1 Mayıs'ta bu bütünlüğü arkasına alıp, bu düzenin sınırlarını aşacak bir enerjiye, programa ve en önemlisi örgütlülüğe kavuşmasına ihtiyacımız var.

Yarın bizim günümüz…

Ali Ufuk Arikan

"Bu büyük mücadelede iki dünya karşı karşıya duruyor: Sermayenin dünyasına karşı emeğin dünyası; sömürünün ve köleliğin dünyasına karşı kardeşliğin ve özgürlüğün dünyası.”

Lenin, 1904 1 Mayıs'ı öncesi kaleme aldığı yukarıdaki metnin devamında "Öyleyse vakti gelen son kavgaya iki kat enerjiyle hazırlanalım!" çağrısında bulunuyor ve şunları söylüyordu "1 Mayıs kutlaması davamıza binlerce yeni savaşçı kazansın ve bütün insanların kurtuluşu için, sermayenin boyunduruğu altında çalışan bütün herkesin özgürlüğü için yürütülen büyük mücadeledeki güçlerimizi daha da büyütsün!”

Evet, 1 Mayıs bizler için hem kutlama hem de güçlü bir meydan okuma, bir kavga günü.

Bütün dünyanın işçilerinin Birlik, Mücadele ve Dayanışma günü 1 Mayıs, tam da yukarıda özetlenen ruhla karşılanmalı.

Patron sınıfının ve onun temsilcisi AKP iktidarının zorbalığına, halka yaptığı diz çök çağrısına en güçlü yanıtı vermemiz gereken gün yarın.

Bir yanda 22 bin lira asgari ücrete mahkum edilen milyonlarca emekçi, diğer yanda 35 dolar milyarderi patron.

Bir yanda yoksulluk sınırının 76 bin lira olduğu ülkemizde 14 bin lira maaşla hayata tutunmaya çalışan milyonlarca emekli, diğer yanda bu emeğin üzerine çöken asalak bir sınıfın inşa ettiği devasa servet.

Korkunç bir kâr hırsıyla hareket ediyorlar.

Her yeni gün bu kâr hırsına en az 5 işçi kardeşimizi feda ediyoruz…

Bu hırs öyle dizginlenemez bir hale geldi ki, MESEM adı altında çocuk işçiliği yasallaştırıp liselileri iş cinayetlerinde öldürmeye başladılar ve bundan utanmak yerine büyük bir gurur duyuyorlar.

Gurur duydukları şey bu ülkenin emekçilerinin, gençlerinin kanı ve alınteri üzerinde yükselen servetleri.

Gurur duydukları şey AKP zorbalığı ile el ele verip Cumhuriyeti yok etmeleri; ülkeyi tarikat ve holdinglerin cenneti haline getirmiş olmaları.

Şimdi yarın 1 Mayıs'a giderken emekçilere ve halka karşı bu büyük meydan okumaya güçlü bir yanıt verme sorumluluğunu bir kez daha yanımızda taşıyoruz.

19 Mart'ta bir kez daha ortaya çıkan halkın direncinin 1 Mayıs'ta bu bütünlüğü arkasına alıp, bu düzenin sınırlarını aşacak bir enerjiye, programa ve en önemlisi örgütlülüğe kavuşmasına ihtiyacımız var.

Bunu sağladığımız oranda büyüyecek umudumuz, bunu sağladığımız oranda güçlenecek mücadelemiz.

Yarın bizim günümüz.

Bu ülkede her şeyi var eden işçi sınıfımızın, emekçilerin, geleceğin emekçisi olan gençlerin, işçi kadınların günü.

Yarın hayatı var edenlerin, bizlerin günü.

Yarın bu düzene meydan okuyanların, patrona da zorbaya da asla diz çökmeyiz diyen halkımızın günü.

Yarın bizim günümüz.

Haydi 1 Mayıs’a...