Sınıfsal eşitsizliğin yaşanmadığı, patronların kâr hırsının canları almadığı, sağlık hizmetlerinin piyasaya teslim edilmeyerek tüm emekçi halka eşit, parasız, bilimsel ve yeterli ulaşacağı bir düzen insanın insanı sömürüsünün engellenmesiyle gelecek.
Patron zirvede emekçi gömütte
Ali Rıza Aydın
Sermaye sınıfının ulusal ve uluslararası alanda büyük örgütlerinden Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) dosyasının 7 bölümü soL’da yayımlandı. Belgesel niteliği taşıyan bu çok yazarlı çalışma, sermaye sınıfıyla siyasal iktidar, diğer düzen içi siyasal temsilciler, devlet ve hukuk arasındaki ilişkilerin, Cumhuriyetin niteliklerinin göz göre göre yok edilmesinin, dinsel ve etnik tüm gericiliğin, derinleşen eşitsizliğin ve yoksulluğun, bütünsel olarak sömürünün, sömürenlerin, sömürülenlerin sınıfsal analizini yaparak gerçekleri gözler önüne seriyor.
Dosyada AKP iktidarının 23 yıl boyunca sermayenin tüm kesimleri için sömürü olanaklarını genişlettiği ama en çok TÜSİAD sermayesine hizmet ettiği gözler önüne serilirken, kapitalizmin ve emperyalizmin ekonomi politiği anlatılıyor.
Zaman zaman siyasal iktidarlarla sermaye sınıfının kimi örgütleri ya da patronları arasında ortaya çıkan veya çıkmış gibi gösterilen iç çelişkilerin aslında sömürü düzeni yönünden derin anlamlar içermediği; siyasal iktidarların değiştiği halde, kimi zamanlarda mülkiyet değişimlerinin yaşandığı halde sermaye sınıfının hep büyüdüğü ve sömürünün hep derinleştiği vurgulanıyor.
AKP ve TÜSİAD’nin, düzen içi siyasi partilerin, tarikat ve cemaatlerin, etnik gurupların arasındaki iç çelişkiler, çıkar ve paylaşım çekişmeleri halkın mağduriyetinin, hak ve özgürlük ihlallerinin, eşitsizliğin ve adaletsizliğin üstünün örtülmesine, öfkesinin ve hesaplaşma üzerine kurulu savaşımının kırılmasına, suskunlaştırarak uyumlaştırılmaya yarıyor.
Hukuksal olarak “dernek” olan TÜSİAD bir dernek gibi dar alanda çalışmıyor; hem anayasa ve yasaların içinde olduğu hukuk düzenini, devleti ve siyaseti hem de ekonomik ilişkileri biçimlendirip yönetme gücü var. Her şeyin sermaye için olması yönünde her şeyi yapıyor.
Üç gün önce Başkent Ankara’nın merkezinde Aşağı Ayrancı semtinde özel Güven Hastanesinde vahim bir olay yaşandı.
Hastane önünde vale olarak çalışan 47 yaşındaki Serkan Temelci, ilk iş gününde fenalaşarak yere düştü. Hastanede ilk müdahalesi yapılan Temelci, tetkik masrafları karşılanamadığı için tedavisi tamamlanmadan evine gönderildi. Yolda durumu kötüleşen Temelci Mamak Devlet Hastanesi’ne götürüldü, oradan Etlik Şehir Hastanesi’ne sevk edildi. Beyin kanaması geçirdiği anlaşılan Temelci, hayatını kaybetti.
Tetkiklerin pahalı olduğunu söyleyen bir özel hastane, yeni işe girdim param yok diyen bir işçi… Türkiye’nin durumunu anlatıyor. Hastanenin bahanesi belli: Parası olmayan işçinin kendi rızasıyla imza atarak hastaneden ayrılması. Buyurun size hukuk ve sözleşme…
Şimdi, sır değil, Güven Hastanesi sayfasında herkesin ulaşabileceği bilgilerle kısa bir yolculuğa çıkalım. 1959’da başlayan, değişik adlarla devam eden özel girişim süreci sonucunda 1975’de Küçükel ailesi (Dr. Aysun ve Dr. Ahmet Küçükel) tarafından satın alınıyor. 1991’de anonim şirket oluyor. 2006’da Güven Eğitim ve Sağlık Vakfı kuruluyor. Sermaye birikimi ve kurumlaşmasının yöntemleriyle sürekli büyüyor. 2007 ve 2009’da kurucuların yaşama vedasıyla kızları devreye giriyor.
Bilgiler açık ortamda olduğu için aktarmakta sakınca yok.
Nüket Küçükel Ezberci; 1992’de diplomasi mesleğine başlıyor, 2008’de Dışişleri Bakanlığından ayrılıyor. 2007-2023’de Güven Sağlık Grubu Yönetim Kurulu Başkanı, CEO ve Ortağı; 2019-2023’de Cumhurbaşkanlığı Sağlık ve Gıda Politikaları Kurulu Üyesi, 2019-2021’de TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi, 2021-2022’de Fenerbahçe Spor Kulübü Yönetim Kurulu Üyesi, 2022-2023’de Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Yönetim Kurulu Üyesi ve Başkan Yardımcısı, 2020-2023’de Türkiye Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Türkiye-Hollanda İş Konseyi Başkanı, 2021-2023’de Global İlişkiler Forumu (GİF) Yönetim Kurulu Üyesi. 22.7.2023’den bu yana İspanya Krallığı Nezdinde Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçisi, aynı zamanda Andorra Prensliği nezdinde akredite Büyükelçi ve BM Dünya Turizm Örgütü nezdinde Daimi Temsilci olarak gözüküyor.
Banu Küçükel; Profesyonel kariyerine 1993 yılında Güven Hastanesinde başlıyor. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Sağlık Sektörü Meclisi Başkanı, Özel Hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Birliği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı, Sağlık Bakanlığı Kapasite Değerlendirme Komisyonu Özel Sektör Temsilcisi, Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komitesi SGK Fiyatlama Özel Sektör Temsilcisi, TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi, Dijital Teknolojiler İş Konseyi (DEİK) Sağlık Teknolojileri Komite Başkanı, Almanya İş Konseyi (DEİK) Yönetim Kurulu Üyesi, İsveç İş Konseyi Yürütme Kurulu (DEİK) Üyesi.
Birçok kurumsal bağlantı gösteriyor ki sağlık politikalarının sağlık içindeki patronlarca belirlenmesinde Güven Hastanesi patronları da var. Nüket Küçükel Ezberci’nin Dışişleri Bakanlığı sayfasındaki tanıtımında Güven Sağlık Grubu Yönetim Kurulu Başkanı, CEO ve Ortaklığı 2007-2023 arası gözükmesine karşın 17.12.2024’de güncellendiği yazılı Hastane sayfasında İcra Kurulu Başkanı olarak gözüktüğünü söyleyerek konumuza dönelim.
2022’de “İnsan Odaklı Bakımda Mükemmellik Altın Sertifikası” alan bir Sağlık Grubunun işçi Serkan Temelli’nin yaşama veda etmesindeki vahamete neden olması mükemmelliğin insana değil, parası olana yönelik olduğunu gösteriyor.
Bireysel olarak ya da iş kazası olarak gösterilen bu tür her ölüm düzenden soyutlanarak okunamaz. Paranın saltanatı, sermayenin egemenliği kâra odaklanıyor ve öldürüyor.
Hep vurguladığımız gibi hesaplaşma, asıl olarak egemenliği elinde tutan sermaye sınıfından başlatılmadan düzen siyasetinde nöbet değişiklikleriyle, düzenin içinde anayasa değişiklikleriyle, rejim oynamalarıyla gerçekleştirilemez. Hesaplaşmayla birlikte sömürüsüz düzenin yaşama geçirilmesi için tüm çözüm yollarının ilkeli, planlı ve örgütlü olarak eyleme dönüştürülmesi gerekir.
Sınıfsal eşitsizliğin yaşanmadığı, patronların kâr hırsının canları almadığı, sağlık hizmetlerinin piyasaya teslim edilmeyerek tüm emekçi halka eşit, parasız, bilimsel ve yeterli ulaşacağı bir düzen insanın insanı sömürüsünün engellenmesiyle gelecek.