Ali Rıza Aydın

Kötüye kullanılan (istismarcı) anayasacılık anlayışı devam ediyor. Demokrasi kılıfı içinde sermaye sınıfının ve siyasal temsilcilerinin sınıfsal istek, gereksinme ve çıkarları devam ediyor.

Kötü niyetli anayasacılık

Ali Rıza Aydın

Başlığı 22.12.2022 günlü soL yazımın “Anayasa tuzağı ve kötü niyetli anayasacılık” başlığından devren kullandım. Bugün yinelememin nedeni artık usandıran yeni anayasa nakaratının içeriğini kısa ve öz olarak anlatması.

İster gerici ya da süreç koşulu densin ister Erdoğan’ın sözleriyle “değişikliklerle ayıplarından arındığı, ancak darbe döneminin tortularını taşıyan anayasadan kurtulmak” densin hem hukukun ilkelerinden hem de siyaset ve yaşamın insanlık göstergelerinden olan iyi niyet ilkesinin zerre kadar çalışmayacağı bir duruma başka ne denilebilir ki.

Sömürücü ve gerici düzeni yansıtan, cumhuriyet karşıtı bir anayasa girişimi iyi niyetli olabilir mi?

Yazarımız Sevgili Oğuz Oyan’ın bu hafta Salı yazısında ayrıntılı olarak anlattığı anayasacılık birikimi, birikimin çöpe atılması, anayasa nakaratları nedeniyle yeni şeyler yazmanın giderek zorlaşması ve yeni anayasanın “despotizmin hukuku” olacağı üzerine analizi de kötü niyetli anayasacılığı işaret ediyor.

Sıkça vurguladığımız gibi, ekonomik, siyasal ve toplumsal ilişkilerin ürünü olan anayasalar yaratmayıp yansıttığı için AKP iktidarının ve siyasal ortaklarının 23 yıldır yaptıkları yapmak istediklerinin işareti olacak, yeni anayasa da tortulardan kurtulurken(!) ilerici ve aydınlanmacı cumhuriyeti gömüp emekçi halkı batağın içinde yaşamaya tutsak edecektir. PKK açıklamalı DEM paketinin Lozan Anlaşmasının ve Cumhuriyetin öncesine dayanması da aynı planın tamamlayıcısıdır.     

Anayasa tuzağı filmi halka defalarca izletildi.

Aynı sömürü düzeninde defalarca anayasa değişikliği yapıldı ama siyasetin, devletin, hukukun, hak ve özgürlüklerin sermaye sınıfının egemenliğine ve sınırsız özgürlüğüne adanması hep sürdü.

Hak ve özgürlükler yanılsamasının, demokrasi yanılsamasının anayasası mı? Eşitleştirilmiş halk iktidarının toplumun anayasası mı?

Sınıflı toplumun, sömürünün, burjuvazinin, gerici ama adı cumhuriyet olan düzenin anayasası mı? Sınıfsız, sömürüsüz, ilerici, aydınlanmacı toplumun anayasası mı?

Halkı kul, emek gücünü meta yapanların anayasası mı? Emekçi halkın cumhuriyetinin anayasası mı?

Yukarıda gönderme yaptığım 2022 yazısında da vurguladığım gibi, burjuvazinin anayasası yalnızca diliyle değil, özüyle de bütünsellik oluşturur. Dilindeki hukuksal gösteriş, özündeki sömürüyü saklamak için kullanılır. Ki o dildeki ve özdeki “hak ve özgürlük” denilenler emekçilerin uzun, sancılı ve kanlı savaşımlarıyla kazanıldığı halde…

Bir de hukuksuzluk var ki AKP Anayasayı, hukuku ve yargı kararlarını tanımayan uygulamalarıyla bu konuda hayli becerikli. Bu becerisini meşrulaştırabilmek için yanına MHP’yi, DEM’yi, pazarlığa gireceği Meclis içi kimi siyasi parti ya da milletvekillerini alarak istediği zaman istediği gibi uygulayabileceği esnek, yetki devriyle dolu, özünde gerçek  cumhuriyeti reddeden bir anayasayı yeğleyecektir.

Yan yana getirilen birkaç haber yeni anayasa girişiminin ne kadar ciddiyetten ve halktan uzak yapıldığını göstermeye yetiyor. CHP çözüm komisyonunda olacağını ama Erdoğan’la anayasa yapılmayacağını; PKK ve DEM anayasa değiştirilmeden çözüm olamayacağını söylüyor. O zaman çözüm komisyonunun sonu anayasa değiştirmeye gidiyor. DEM, Erdoğan’la anayasa yapılmaz diyen CHP’ye “masada cumhurbaşkanı yok, Meclis var” diyor. Kimi kandırıyorlar?

Erdoğan yeni anayasa için 10 hukukçu görevlendirdiğini açıklıyor. Sabah’ın haberine göre yeni anayasa çalışmalarına ilişkin karar alınan AKP MKYK'de, 10 üyeden oluşan bir anayasa komisyonu kurulması kararı alınıyor. Buna göre komisyon başkanının Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın olması bekleniyor. Komisyonda AKP Genel Başkanvekilleri Mustafa Elitaş ve Efkan Ala, AKP Meclis Grup Başkanı Abdullah Güler, Grup Başkanvekilleri Özlem Zengin ve Bahadır Yenişehirlioğlu, Parti Sözcüsü Ömer Çelik ve Genel Başkan Yardımcıları Hayati Yazıcı ve Ali İhsan Yavuz ile Antalya Milletvekili Serap Yazıcı Özbudun'un da yer alacağı ifade ediliyor.

Bu süreçte Erdoğan kim? Cumhurbaşkanı mı, AKP Genel Başkanı mı? Meclis’le ve anayasa değişikliği süreciyle ilişkileri Anayasa gereği sıfır olmadığına göre masada yok denilebilir mi? AKP’siz anayasa değiştirilemeyeceğine göre masada yok denilebilir mi?

Tarafların kendi anayasa isteklerini lastiğe yazıp çekiştirdikleri sahnede toplumu oyalayıp duran polemikler sürüp gidiyor. 

Anayasada neler değişecek henüz belli değil ama değişmezler belli: Egemen sermaye sınıfına, sömürüye ve ortağı gericiliğe hizmet eden, emekçi halkı baskı altında tutup sömürmeye devam eden karşıdevrimci bir düzen siyaseti, devleti ve hukuku değişmeyecek.

İşlevsizleştirilmiş, önemsizleştirilmiş, sömürücü ve gerici özellikleri öne çıkan, dayanağı olan anayasayı ve cumhuriyetin niteliklerini bile koruyamayan bir meclisin anayasa yapmaya kalkışması şapkadan tavşan çıkarmaya benzer.

Kötüye kullanılan (istismarcı) anayasacılık anlayışı devam ediyor. Demokrasi kılıfı içinde sermaye sınıfının ve siyasal temsilcilerinin sınıfsal istek, gereksinme ve çıkarları devam ediyor.

24-25 Mayıs’ta toplanan Cumhuriyetçiler Kurultayında vurgulandığı gibi “Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu büyük bir devrimdir”. Bu devrime karşı emperyalizmin, sermaye sınıfının, dinsel ve etnik gericiliğin ortaklığıyla bugünlere gelindi.

Sömürücülerin, gericilerin, sermaye sınıfının ve siyasal iktidarının, cumhuriyet düşmanlarının kurallarıyla ve onlara verilen ödünlerle emekçilerin sınıfsal savaşımının verilemeyeceğini tarih bize gösteriyor.

Mustafa Kemal 1876 Kanuni Esasisini tanımlarken anayasaların ilişkilerin ürünü olma ve yansıtma özelliklerine vurgu yapar, bu anayasanın toplumsal ve yapısal bir itme sonucu değil de, (Avrupa kaynaklı) dış baskıları savuşturmak isteyen taklitçi yöneticilerin girişimiyle ortaya çıktığını söyler. “Bu kitap” der, “düşmanlarımızı muvakkaten olsun memnun etmek gayesini gözetmiş bir kitaptır”. Ve devam eder: “Bu kitap üstündeki unvan ile milleti senelerce aldatan ve aldattıkça girivei izmihlâle (yokolma uçurumuna) sevkeden bir kitaptan başka bir şey değildir. Bir paçavradır.”

Halkı aldatan hiçbir anayasaya izin verilemez. Yeni denilen anayasaya “karşı devrim” damgasının vurulmasını engelleyecek ve laik, bağımsız cumhuriyeti ayağa kaldıracak tek güç emekçi halktır. Emekçilere karşı geriye döndürülen çarklar emekçiler yararına emekçiler tarafından ileriye döndürülecektir.