Ali Rıza Aydın

Sevgili Kadir’in verdiği önemli derslerden biri de bu dünyada kolaya konmamış, kuyrukçuluk ya da uyduculuk yapmamış, insanlık ve doğa için savaşım vermiş insanların bireysel yaşam öyküleriyle örgütsel ve toplumsal yaşam öykülerinin özdeşleşmesi.

Kadir Sev’i anmak

Ali Rıza Aydın

Bir yıl önce veda ederken gömütüne kadar yan yanaydık ve o gün ayrılırken Rakım Çalapala’nın şiirindeki “Haziranda yaz başlar / Dağılır arkadaşlar” zamanındaydık. Yaz bitti, yeniden Haziran geldi ama Kadir gelmedi.

Bir yıl içinde o kadar çok aradık ki… Çarşamba yazılarını bekledik, ne zaman bir olay olsa (olmadığı zaman yok) görüş ve değerlendirmesini bekledik, Resmi Gazete'yi izleyip yapacağı analizi bekledik, soL Haber'i uyaran haberlerini bekledik. Düşündüren konuşmalarını, gülümseyip gülümsetmesini, rahatlatan tavırlarını özledik.

Hem gömütü başında hem de Ankara Nâzım Hikmet Kültür Merkezi'nde anma töreni yapıldı Sevgili Kadir’e. Ailesi, dost ve arkadaşları, yoldaşları söyleşiler ve dinletilerle katıldı anmalara.

Anmaların yıldan yıla biçimsel ve sembolik kalması anılanı anlamlı, içerikli ve sürekli yaşatarak geleceğe taşımayı frenliyor. Bu biçimsellikten kurtulmanın birçok yolu var. Bunlardan biri anılanı sıradanlaşmış bir yaşam anlatımından kurtararak yazmak. Stefan Zweig türü biyografi (yaşam öyküsü)… Kadir böyle bir yaşam öyküsü yazılabilecek kişilerden. “İnsanlığa adanmış yaşam: Kadir Sev” kitabında iddiam bu değildi. Yarım asra yakın dostluğumuz, yoldaşlığımız onun kendi yaşam öyküsünü yazabilecek zenginlikte yaşadığını ve bu yaşamını çevresine de yansıttığını gösteriyor.

Onun yaşamı bireyselliğe sıkıştırılamazdı. Yaşadıklarıyla, kurumsal ve bireysel ilişkileriyle ve paylaştığı insanlarla anlatılabilirdi. İki Önsöz (Kemal Okuyan ve Ceren Sev) ile hakkında yazılan 24 yazı (Ali Gökmen, Arif Basa, Attila Aşut, Aziz Konukman, Bülent Serim, Coşkun Gök, Durmuş Tiryaki, Hasan Baş, Hasan Özsan, Hıfzı Deveci, İbrahim Uysal, İ. Zafer Karakulak, Mehmet Kuşçu, Mehmet Mühürdaroğlu, Mehmet Yavuzkan, Mesut Odman, Mustafa Türkeş, Neşet Kocabıyıkoğlu, Oğuz Oyan, Sacit Yörüker, Suat Özeren, Sema Gülen, Sinan Sönmez, Şenol Tiryaki) ve yazamayan ama görüşmelerimizde anı anlatanlarla yalnızca Kadir değil 1940’ların sonundan bu yana bir dönem analizi özeti çıktı ortaya.

Bir de Kadir’in çocukluğundan öğrenciliğine, Sayıştay’dan Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu'na, kitle örgütlerinden siyasi çalışmalara, kesintiye uğramayan ilişiklileri özetlenmiş oldu. Bu bütünlüğü yansıtmak için de hakkında yazılanların tarih kalıplı bir akış yerine yazanların alfabetik sırayla yerleştirilmesi tercih edildi.

Kitabın ön adının “insanlığa adanmış yaşam” yerine “toplumsal savaşıma adanmış yaşam” olması elbette Kadir için yerinde tanımlardan biri. Kadir, savaşım süreci ile hedefi hep bütünsel olarak gördü. Onun için toplumsal savaşımla insanlık ayrılmazdı. Hedefine insanlığın konmadığı bir savaş kazanılamazdı. Onun insanlığı “devrimci ahlak”, “sınıfsız, sömürüsüz, eşitleştirilmiş toplum” insanlığıydı.

Sevgili Kadir’in verdiği önemli derslerden biri de bu dünyada kolaya konmamış, kuyrukçuluk ya da uyduculuk yapmamış, insanlık ve doğa için savaşım vermiş insanların bireysel yaşam öyküleriyle örgütsel ve toplumsal yaşam öykülerinin özdeşleşmesi. O zaman insanı ya da insanları, onların örgütsel, siyasal, kültürel, ekonomik, toplumsal ilişkilerini sınıfsal olarak inceleyip değerlendirmek gerekiyor.

Gösterişli  olmayan duruşuyla, bulunduğu her yer, el attığı her şey onun altında eğilip bükülür, Kadir boyun eğmezdi.

Gelecek yıllarda konulu etkinliklerle anacağız Kadir’i ve bu etkinliklerdeki sunuşları “Kadir Sev’e Armağan” kitapları olarak yayımlayacağız.

Devrimci yaşamlar devrim savaşımı biriktirir. Kadir bu birikimi besleyen bir yaşam sürdürürdü, sürdürmeye, katkıda bulunmaya, ışık olmaya devam edecek.

“Haziranda ölmek zor” dedi Hasan Hüseyin Korkmazgil. Sevgili Kadir bunu biliyordu, zoru sevdi, zoru seçti.

Nâzım Ustanın dizeleriyle:

“Yoldaş demek, / Mükemmel bir kafa, / Mükemmel bir yürek, / Yumruklarıyla erkek, / Gözleriyle çocuk, / Dost demektir.”

“Yoldaş demek, / Yarin yanağından gayrı / Her yerde hep beraber / Diyebilmektir.”

“Yoldaş demek, / Güneşi içenlerin türküsünü / Birlikte söyleyebilmektir.”

Kadir yoldaştı; düşlerini, umutlarını yoldaşlarına, Partisi TKP’ye emanet etti.

Onun Ankara’sı her zaman komünistini anımsayacak, devrim toplumunun başkenti olacak.