Arınçsız ve Tayyipsiz bir Türkiye daha da güzel olacak, inanın

Yetiş Başörtüsü Yetiş, Grev Geldi Grev…

KENTİN SESİ-MANİSA Yazıları

Bazı okurlar diyorlar ki: “Neden bu kadar sık Bülent Arınç’ı yazıyorsun. Memlekette başka konu mu yok?”

Yerden göğe haklıdırlar.

Ama ben de haklıyım.

Bir kere Bülent Arınç, yazar-çizer takımına o kadar çok malzeme veren bir yapıya sahip ki, yazmamak mümkün değil. İkincisi, bu köşenin başlığı “MANİSA YAZILARI”.

Ben de bu yazıları Manisa’dan yazıyorum.

Bülent Arınç da yıllarca Manisa’da yaşamış, siyaset yapmış, milletvekili seçilmiş bir AKP’li. Seçim bölgesi ve memleketi Manisa. Ne yazık ki!

Eh, yazılmaya bu kadar müsait olabilen, yazarlara bunca malzeme verebilen bir AKP’li, aynı zamanda Manisalı da olunca, gel de yazma!

Yerimde olsanız siz de yazarsınız…

Bakın dün durup dururken yine olay çıkardı hazret!

Meclis Başkanvekili Güldal Mumcu’nun odasını basmış.

Meclis kürsüsünün arkasındaki odasına girmiş ve Güldal Hanım’a, “Meclis’i nasıl yönetiyorsun, sarhoşlara söz veriyorsun” demiş.

Güldal Hanım da, “Siz de bu Meclis’i dört sene yönettiniz, hep yalancılara söz verdiniz” diyememiş, deseymiş güzel olurmuş ama dememiş işte…

Sadece, “Siz, yürütme olarak, yasamaya nasıl talimat vermeye kalkarsınız” demiş… Eh, bu da bir şeydir…

Arınç’ın bu tavrına şaşana şaşarım!

Şaşmamak lazım.

Çünkü…

Oda basmak, kodu mu oturtmak, azarlamak, aşağılamak, küçümsemek, “ben sizin abinizim ben ne dersem o olur” havalarında dolaşmak… Bunlar Sayın Arınç’ın karakteri haline gelmiş tavırlar, davranışlar, yaklaşımlar.

Bunu burada yazmaya gerek yok, cümle âlem biliyor zaten. Manisalı da biliyor, Türkiye de biliyor.

Seçim gezisinde çiftçi azarlayan, basın toplantısında gazeteci azarlayan, kongrelerde partililerini azarlayan bir kişi, Meclis’te de başkanvekili azarlamış, çok mudur yani!

Evet evet, haklısınız… Bu kadar Arınç yazılmaz… Kağıda yazık, emeğe yazık…

***

Ben bugün başka bir şey söylemek istiyordum aslında.

Bakın, dün birden bire “başörtüsü krizi” patlak verdi Türkiye’de.

Durup dururken…

Hiçbir şey yokken…

Hatta üniversiteler tatilde, okullar kapalıyken…

Nedir? Emine Erdoğan, başörtüsüyle GATA’ya alınmamış. O yüzden Nejat Uygur’u hasta yatağında ziyaret edememiş Emine Hanım.

Önceki gün gazetenin birinden üfürüldü bu haber… Dün de TBMM’de gündem maddesi haline geldi. Şimdi sayfa sayfa, ekran ekran, köşe köşe başörtüsü…

***

Noldu peki? Nerden çıktı bu başörtüsü?

Bilmez misiniz ki, “başörtüsü” AKP’nin can simididir. Kurtarıcısıdır. Gündem değiştiricidir. AKP’nin tüm dertlerine devadır.

Çünkü “başörtüsü” öyle geniş, öyle büyük, öyle devasa bir örtüdür ki…

Örter…

Her şeyi örter…

Açlığı, işsizliği, sefaleti, batan işyerlerini, sokağa atılan işçileri, kapanan kepenkleri, kredi kartı intiharlarını, parasız çiftçiyi, yavrusuna çikolata alamayan anneyi, kirayı ödeyemeyen memuru, harcı veremeyen öğrenciyi, çocuk yaşta başlık parasına satılan kızları, toprak ağalarını, şeyhler, şıhları, aşiret reislerini, deveyi hamuduyla götürenleri, deniz fenerlerini, yandaşlara dağıtılan ihaleleri, vergi aflarını… Her şeyi örtüp sarmalar başörtüsü…

Başörtüsü dedin mi… Hele ki “Emine Hanım’ı GATA’ya almadılar” diye patlattın mı bir manşet…

Allaaaaaah, yeme de yanında yat… Akan sular durur…

Değil mi ki gündemde grev var…

Değil mi ki bugün işçiler iş bırakıyor…

Değil mi ki TEKEL işçileri, hayatlarının en haklı mücadelesini inatla sürdürüyor…

Değil mi ki Hacı Recep Tayyip Bey, işçilere rest çekti…

Gelsin her derde derman başörtüsü… Açılsın çarşaf çarşaf. Örtsün memleketin üstünü.

Gerçeklerin, hayatın, insanların, mücadelenin, direnmenin, itiraz etmenin, hayır demenin, insan olmanın üstünü… Örtsün başörtüsü…

Yeter ki TEKEL konuşulmasın, başörtüsü konuşulsun.

Yeter ki işsizlik, yoksulluk konuşulmasın, başörtüsü konuşulsun.

Yeter ki satılan limanlar, peşkeş çekilen fabrikalar, dağıtılan ulufeler konuşulmasın, başörtüsü konuşulsun.

Yıllar yıllar önce, “Başörtüsü neyi örtüyor” derken… Ne kadar haklı olduğumuzu, bugün çok çok çok daha iyi anlayabiliyoruz değil mi?

Bir de ne demiştik:

“AKP’nin örtüsü, Amerikan bayrağı!”

Haklı mıymışız!

***

Dünkü www.sol.org.tr’nin manşetinde okudunuz… Meclis kürsüsünden 13 iddiada bulundu Hacı Recep Tayyip Erdoğan, TEKEL’e ve TEKEL işçilerine dair 13 iddia.

www.sol.org.tr ise bu 13 iddianın yanlış ya da yalan olduğunu tek tek, madde madde kanıtladı…

“Başbakan Guiness rekorlar kitabına girebilir” manşetini okuyamayanlar şu linke tıklayıp okuyabilirler:

Başbakan Guiness rekorlar kitabına girebilir

***

Bakın, Bülent Arınçsız yazı ne de güzel oluyor…

Arınçsız ve Tayyipsiz bir Türkiye daha da güzel olacak, inanın…