İzmir'de beş kardeşin yanarak ölmesinin ardından AKP'li Özlem Zengin, grup başkan vekilidir hanımefendi, “her şeyi paraya bağlamayın, annenin hayat tarzına bakın” dedi. Baktık, beş çocuğunu doyurmak için hurda topluyormuş anne. Yani yaşam tarzında yoksulluktan başka bir şey yoktur.
Zengin, devletin de pek gönlü zengin davrandığını, bu aileye yıllık 110 bin TL destek verdiğini söyledi. O devletin verilerine göre dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı aylık 67 bin lira. Yani yoksul sayılmaları için bile yılda 800 bin lira gelirleri olması lazım. Devletin yardımı bunun sekizde biri. Tamamını karşıladı diyelim, bir çocuk yine açıkta. Sadaka zenginin erdemidir. Halkı dilenci yaptılar, sadakayla cennetlerine de el koyuyorlar!
Hesap ortada, açsanız, açıktaysanız her şey paradır. Yoksulluğun soğuk ekonomi politiğidir bu. Derme çatma gecekondunun derme çatma kapısını kilitleyip çocukların üzerine, ekmek aramaya gidersiniz mecburen. Çünkü meclisteki zenginler sizin hakkınız olanı dışarıdaki zenginlere aktarıyordur. Kafa kafaya verirler, ekmeğinizi, evinizi, şehrinizi, ülkenizi, cumhuriyetinizi çalarlar, sonra da karşınıza geçip “her şey para değil” diye nutuk atarlar.
***
Aynı saygıdeğer hanımefendi, dün, İsrail'e petrol sevkiyatı hakkında konuşuyordu. İsrail'e petrol akıtan Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattı hakkında, “Anlaşma bizden önce imzalandı. Türkiye'nin bu hattan geçen petrollerle alakalı bir dahli söz konusu değil” dedi örneğin. Türkiye, uluslararası hukukun bir gereği olarak, bu boru hattının işletmesiyle mükellefti. Hattın içinden geçen petrolle hiçbir alakaları yoktu. Peki alakaları neyleydi? Buradan akan her varil petrol için ülke 1,27 dolar para kazanıyordu. “Günlük 700 bin varil olduğunu bir defa daha ifade etmek istiyorum" dedi şişinerek. Her şey paradan ibaretti özetle.
İsrail de uluslararası hukuka uygun olarak AKP’nin yönettiği Türkiye üzerinden taşınan petrolle, Filistinlileri, tabii uluslararası hukuka uygun olarak, öldürmeye devam ediyor. Hukukun ne petrole ne Siyonizm’e itirazı var. Boşuna demiyorlar hukuk sermayenin fahişesidir diye.
Yani din kardeşliği, Filistin milistin hepsi hikâye. İktidarlarının tek derdi para. Varil başına bir çeyrek dolara satıyorlar din kardeşlerini.
Petrolünü, demirini, çeliğini sağladıkları İsrail’in kendilerine de saldıracakları yalanını yayıyorlar o arada. Daha yakında, bu bahaneyle, savunma sanayine destek için kredi kartı limitini ölçü yapıp, harcanmamış paralardan vergi almaya kalktılar. Tepki yükselince sümen altı ettiler tekliflerini.
“Savunma Sanayi Destekleme Fonu” adı altında yurttaşa yeni vergi yükü getirmeyi planlayan iktidar, şans oyunlarından gelen vergiyi yarı yarıya düşürmüş, böylece zenginler 33 milyar liralık vergiden kurtarılmıştı. Bu yolla almaktan vazgeçtikleri para kredi kartı limiti üzerinden toplamayı planladıkları paranın yaklaşık iki katına denk geliyordu. İktidarlarının da himaye ettikleri süper zenginlerin de tek dertleri paradır. Her şeyleri, hayatları, inançları, ahlakları paraya bağlıdır.
***
Bakıyoruz. Bir ara Cumhurbaşkanı başdanışmanı. Uzatmalı milletvekili, AKP grup başkanvekili. Afili bir dizi “kadın derneği”nin kurucu üyesi. Yanı sıra İstanbul Ticaret Odasının kurduğu İstanbul Ticaret Üniversitesi’nin Mütevelli Heyeti Üyesi. Aynı zamanda Esenler Belediyesi Bilim Kurulu Üyesi. Ankara'da yaşıyor ama İstanbul Esenler Belediyesi'nde de mesai yapabiliyor.
Eski eşi Erkan Topal, Abdullah Gül’ün mali danışmanıydı. Abdullah Gül ile 1990’da ABD’de tanışmış, birlikte çalışmışlardı. İlk çocukları da ABD doğumlu haliyle. Peki nasıl gitmişler ta oralara kadar? Tabii Milli Eğitim Bakanlığı yurtdışı bursuyla. Çiftin bu olanağı devlet içinde etkili bir cemaatin inayetiyle elde ettiği söyleniyor ki, biz söyleyenlerin yalancısıyız. Gül’e danışmanlık yaparken dönemin Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın imzasıyla dönemin GSM şirketlerinden biri olan Aycell’in yönetim kuruluna atıyorlar hazreti. Yeni Aycell yönetim kurulu üyelerinin maaşlarına da 3-5 kat zam yapıyorlar ki çok ballı bir iştir.
Tarihleri AKP ile başlıyor haliyle. Kadınların seçme ve seçilme hakkının 80 yıldır gasp edildiğini, bu hakkın kadınlara AKP tarafından sağlandığını iddia etmesi boşuna değil. 2013 yılında ilk defa 5 tane kadın milletvekili başörtülü olarak meclise girmiş, milatlarıdır. Daha önce kadının adı yokmuş, dediğine göre. AKP ile birlikte, paraya, pula, zenginliğe, devlet olanaklarına kavuştular. Para ellerinin kiridir artık. Öteki kadınların yaşam tarzını işaret etmeleri bundan.
Madem yoksulun yaşam tarzına bakmamız öğütleniyor, zenginin yaşam tarzına da bakıyoruz biz de.
***
Beş çocuğun yanarak öldüğü ve AKP’li Zengin’in annelerinin yaşam tarzını işaret ettiği sırada İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı, "Namaz kılmayan öldürülebilir" diyen Ebubekir Sifil ile "Namaz kılmayan ve oruç tutmayan sopalanabilir" diyen Halil Konakcı hakkında yürütülen soruşturmada, kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verdi. Şeriatın sopasını sallamak suç değildir artık. Zenginlerin yoksullara bıraktıkları tek yaşam tarzının işaretleri bunlar. Başka türlü yaşamak isteyenleri sopayla hizaya getirmeyi planlıyorlar.
El ele verdiler, “huzur İslam’da” diye geldiler. Şimdi dağ taş İslam ama huzur yok beş paralık. Yoksul çocuklar açlıktan ölüyor onların kayıtsız bakışları arasında. Kadınlar örtülü örtüsüz bakılmaksızın düzenin kıyma makinasından geçiriliyor. Tarikatlarda tecavüz yaş sınırını kaldırdılar, bunlara “dinimizin gereği” diyorlar utanmadan. En yüksek gelir grubunun toplam gelirden aldığı pay yüzde elli. Geldiler, zenginleri daha zengin yoksulları daha yoksul yaptılar. Aça açığa din pompalıyorlar ki sesleri çıkmasın. İslam huzur getirmedi ama onları paraya, pula, zenginliğe, devlet olanaklarına kavuşturdu. Para ellerinin kiridir artık.
***
Madem yoksulun yaşam tarzına bakmamız öğütleniyor, zenginin yaşam tarzına bakıyoruz biz de. Not ediyoruz, tarihe şerh düşüyoruz.
“Anamın ipiyle indim gökdelen damınızdan
Kelebek gibi girdim kelebek camınızdan
Taksinize mülkünüze dairenize...
Heceleyerek üzerinde ayak ve el uçlarımın
Belledim seyyarenizi ve kelimelerinizi...
Gözlerinize baktım, mukaddes ciltlerinize, büfelerinize
Vesairenize...
Şiir fenerimle de baktım, son çığlık!
Aşk yokmuş sizde beş paralık!”
Can Yücel on yıllar ötesinden ışık tutuyor yaşam tarzlarına. Her şey paraya bağlıdır kurdukları acımasız düzende. Yoksuldan alıp zengine verirler, çocukların payına kilitli evlerde yanarak ölmek kalır.
Bakıyoruz yaşam tarzınıza. Gözlerinizde, sözlerinizde, mukaddes ciltlerinizde, büfelerinizde, vesairenizde beş paralık aşk yoktur. Her yoksul çocuk cenazesinde hatırlatacağız bunu, inancınız, vicdanınız her şeyiniz cüzdanınızdır!