Sizin Davutoğlu, Babacan ya da daha genel olarak bu düzenin sularında aradığınız özgürlük ve demokrasi ne kadar gerçekse, Saray avlusunda anti-emperyalizm bayrağı sallamak da o kadar gerçek.

Babacan ya da Biden övgüsü mübahsa…

Bir önceki ABD seçimlerinde Trump’ı destekleyen “solcular” vardı. Argümanlarının Demokrat Parti’yi hararetle savunan başka “solcular”dan daha değersiz olduğu söylenemezdi. Bir taraf Hillary Clinton’ın militarizmine işaret ediyor, diğer taraf Trump’ın su katılmamış bir faşist olduğunu ileri sürüyordu. Nereden baktığınıza bağlıydı. Demokrasi, insan hakları ve özgürlükleri ilk sıraya yazanlar Hillary Clinton’ın arkasında saf tutuyor, ABD emperyalizminin uluslararası alandaki müdahalelerinden rahatsızlık duyup özellikle Rusya ile tırmanacak bir gerilimden kaygı duyanlar Trump’ı daha tercih edilir buluyordu. 

Bu son seçimde Trump yanlısı solcuların sayısı azaldı ama sıfırlanmadı. Biden’ın ABD’yi uluslararası alanda daha “savaşçı” bir çizgiye getireceğinden kaygı duyuyorlardı.

Trump için de Hillary Clinton ya da Joe Biden için de negatif anlamda söylenenlere katılmamak elde değil. Ancak emperyalizmin bu önde gelen siyasetçilerine sol adına olumluluk atfedilmesi gerçek bir skandal. Trump’tan barış, Clinton ya da Biden’dan demokrasi beklemek için insanlıktan tamamen umudu kesmek gerek. 

Bir ihtimal daha var…

Trumplı, Bidenlı çıkış yolu peşinde koşanlar, mevcut dünya düzeninin istikrara kavuşmasını istiyorlar.

İstikrar dedikleri, 700 milyon insanın aç, 200 milyonun işsiz, 11 milyonun cezaevinde olduğu, bir milyar 700 milyon kişinin sağlıksız konutlarda yaşadığı 155 milyonun ise düpedüz evsiz sokakta kaldığı bir dünya düzeninin istikrarı.

Trump faşist karakterli, berbat biri evet ama…

Aması şu; Amerika Birleşik Devletleri kuruluş sürecindeki ilerici mücadeleler bir yana, her zaman özgürlük düşmanı, yayılmacı, savaşçı, işgalci iktidarların elindeydi. Bu anlamda Demokratların suç dosyası ile Cumhuriyetçilerin suç dosyasını karşılaştırmak için elinde hassas bir terazi olduğunu iddia eden herkese gülüp geçmek gerekir.

Peki şimdi nereden çıktı yine Trump ve Biden muhabbeti…

Türkiye’den çıktı.

Aynı kafadakiler Türkiye’de de atağa kalktı ve bu boktan düzenin istikrara kavuşmasının insanlık için hiçbir iyi tarafı olmadığını, dahası istikrarın küçük parantezler dışında bu düzen için imkansızlaştığını söyleyen komünistlere artık alışkın olduğumuz “bunların da ezberi kimseyi beğenmemek”, “küçük dünyalarında kendilerini tatmin ediyorlar” eleştirilerini sıralamaya başladılar.

Eskiden daha utangaçlardı, şimdilerde biz “bu ülkede insanlara Babacan’ın, Davutoğlu’nun umut olarak gösterilmesi utanç verici bi durumdur” dedikçe celallenip “Saray rejimi”ni dağıtıncaya kadar herkesin çabasına saygı duyulması gerektiğini dile getiriyorlar. 

Sanki onlar bu acizliği her fırsatta dışa vurmasa, AKP’nin iç çözülmesi duracak, yeni siyasi oluşumlar ortaya çıkmayacak!

Veya… Biz eleştirince düzen muhalefetinin Erdoğan’ın salvolarına bile direnen tutkalı dağılıverecek!

Çok sinirleniyor, kızıyorlar.

Çünkü istikrar duasına çıktıkları düzenin kendisini sorgulayan birilerinin varlığı onların “solculukları”na fena dokunuyor.

Emek-sermaye çelişkisini biliyorlar. Her daim ceplerinde… Sıkıştıklarında çıkarıp gösteriyorlar, sonra yine cebe atıyorlar.

Cebe girince sınıf olgusu, demokrasi, özgürlük gibi kavramlarla istedikleri gibi oynuyorlar. Demokrasinin sınıfsal bir olgu olduğu, en demokratik gözükenler dahil olmak üzere kapitalist ülkelerin tamamında sermaye sınıfının diktatörlüğünün hüküm sürdüğü gerçeğini sümen altı ediyorlar.

Güzel… 

Peki demokrasi ve özgürlükler adına sınıf olgusunu cebe atmak, emperyalizmi görmezden gelmek solculuk oluyor da aynı şeyi bağımsızlık ya da ulusal çıkar ya da ABD karşıtlığı adına yapmak ve bu anlamda aynen Trumpseverlik gibi Saray’a yanaşmak neden solculuk sayılmasın?

E işte, onlardan da var…

Kimse “ama o bağımsızlık, ulusal çıkar, ABD karşıtlığı sahte” demesin. Sizin Davutoğlu, Babacan ya da daha genel olarak bu düzenin sularında aradığınız özgürlük ve demokrasi ne kadar gerçekse, Saray avlusunda anti-emperyalizm bayrağı sallamak da o kadar gerçek.

Hatırlatma: Bu akşam 21.00’de soL TV’de değerli gazeteci Musa Özuğurlu ile “korona salgınında halk ne yapmalı” sorusuna yanıt arayacağız…