ABD’de şu ya da bu “güçlü” odağın sayısız örtülü operasyonunun yanında önceki gün yaşananlar çocuk oyuncağı sayılır. Evet bir avuç fanatik ABD demokrasisini tehdit edip geri çekilmiş oldu.

ABD’de işgal ve Yenikapı ruhunun Atlantik ötesinde hortlaması

ABD “güvenlik manyağı” yapılmış bir ülke. Hem toplumu baskı altında tutmak, hem mülk sahibi zengin ve orta sınıfları avama karşı sürekli tetikte beklemesini sağlamak hem de ABD emperyalizminin bütün dünyaya yaydığı saldırgan politikalara gerekçe oluşturmak için her geçen gün daha “saçma” bir hâl alan bu manyaklığın Capitol binasının birkaç yüz, belki binin az üstü bir topluluk tarafından fethedilmesine izin vereceğine inanmak güç.

Veya gerçekten izin verdiler!

Trump destekçisi, faşist-ırkçı toplulukları küçümsemek için söylemiyorum. Ancak ABD’li komünistlerin haklı olarak belirttiği gibi, ABD devletinin içinde bazı odakların işbirliği ve göz yumması olmadan ne yaptığını bilmeyen ve görüntülerden anlaşıldığı kadarıyla içlerinde epey moron barındıran güruhun Kongre toplanırken binanın içine girebilmesi normalde olanak dışı.

ABD’de polis, şimdiye kadar çok daha kalabalık ve örgütlü hareketleri sınırsız güç kullanarak dağıttı. Trump’ın gösteri çağrısıyla birlikte, bu tarz zorlamaların yapılacağına ilişkin sayısız bilgi ortalıkta dolaşırken sayısı gerçekten “kalabalık” tanımına bile zor girecek bu topluluğun “ABD demokrasisinin mabedi” denen binaya girmesine düpedüz izin verildi. Bunun tartışılacak tarafı bulunmuyor.

O zaman “neden” diye sorulması gerekiyor.

ABD’de ordu ve polis teşkilatında Trump yanlılarının göstericilere yardım etmiş olabileceği ilk akla gelen yanıt. Ne ki, ilk akla gelmesi yanıtın zayıflığını ortadan kaldırmıyor. ABD devletinde bir kanadın işin içinde olduğu bir girişimin daha kapsamlı sonuçları olacağını ve bu kadar kolay sonlanmayacağını beklemek gerekir. Tamam ABD ciddi bir krizin içinde, hatta bunu bir yönetme krizi olarak da adlandırmak mümkün ama bu faşist soytarılık ABD için bile fazla sırıtıyor.

O halde?

En güçlü olasılık, Trump yanlısı bir grup serserinin payına, ABD’de siyaset alanını toparlamak için gerekli fırsatı yaratmaları için, farkında olmadıkları bir görevin düşmüş olmasıdır.

Nasıl mı?

Trump bundan dört yıl önce çok ciddi bir programla ve ABD sermayesinin önemli bir kesiminin desteğini alarak başkanlığa adaylığını koydu. Bir manifesto niteliğindeki adaylığını açıkladığı konuşmanın tam metnini Trump’a daha o aşamada destek sunan Rus kanalı Russia Today’de okuduğumda Trump’ın paranın şımarttığı bir şovmenden daha fazlasını temsil ettiğini anladığımı söylemek durumundayım.

Başkan seçildikten sonra Trump’ın sadece gaf, tutarsızlık ve sürprizlerden ibaret olduğunu sananlar da yanılıyor. Üstlendiği misyonların bir bölümünü başarıyla yerine getirdi Trump. Kuşkusuz bunu yaparken bir başına değildi, sistem işliyordu tıkır tıkır. Örneğin en fazla eleştirilen başlıklardan biri olan dış politikada Trump döneminde diğer dönemlerden daha fazla fiyasko yaşandığını söylemek nasıl mümkün olabilir? İsrail’le Arap devletleri arasında herkesin ilk başta “hayal” diye gördüğü yakınlaşma, önceki ABD başkanlarının yanına dahi yaklaşamadıkları, belki Mısır ile İsrail arasında 1979’de imzalanan Camp David Anlaşması kadar önemli bir gelişme. “Yüz yılın anlaşması” adını verdiler bugünkü yakınlaşmaya ve her hafta yeni bir sayfasına tanık oluyoruz.

Uzun bir Trump analizine bu yazıda gerek yok. Başkanlığı döneminde Trump birçok alanda ABD’nin güçlü tekellerini tatmin eden işler yaptı, hatta bazı işleri ona yaptırdılar diyebiliriz. Ancak ABD emperyalizminin uluslararası alanda hegemonyasını sürdürmekte zorlanması, içeride giderek yoksullaşan toplumsal kesimlerin kontrol altında tutulamaması ve Covid-19 salgının yarattığı ağır tablo ABD’nin başka birçok ülke gibi bir “dağılma” görüntüsü vermesine neden oldu. Trump’ın laubali tarzı ve ahmağı oynamadaki ölçüsüzlüğü ABD Başkanlığını bu dağılma halinin gerektirdiği “yönetme ciddiyeti”nden uzaklaştırdıkça sistem içinde Trump’tan kurtulma eğilimi güçlenmeye başladı.

Yalnızca Demokratlar değildi, Trump’tan rahatsızlık duyan. Buna karşın, Trump da gerek geleneksel muhafazakar orta sınıflar, gerek popülist bir söylemin peşinden gidecek kadar umarsızlaşmış yoksul bir kesim içindeki desteğini koruyup pekiştiriyordu. Biden’in kazandığı ama Trump’ın beklentilerin üstünde oy aldığı seçime böyle gelindi.

Trump’ın sonuçları kabullenmeyip ardı ardına komplo iddiaları sıralaması elbette inandırıcılıktan uzaktı. Uzaktı diyorum ama bu seçimde demokratların hile yapmadığını söyleyebilecek durumda değilim. Demokrat Parti’nin bir emperyalist ülkenin başat partilerinden biri olarak her tür sahtekarlığın içinde olabileceğini düşünürüm. Ancak konu bu değil. Trump’ın inandırıcı olmamasının nedeni kendisini var eden sistemin meşruiyetini sorgulamaya kalkmasıydı.

Dağılsa da, ABD’de sistem buna izin vermez. Buna izin verildiğinde ardından ne gelebileceğini bilecek bir devlet bürokrasisi ve sermaye aklı var orada. Dolayısıyla seçimden önce Trump’a dur demeye karar veren kesimler, seçimden sonra buna iyice ikna oldular ve gereksindikleri “toparlanma”nın Trump’la değil, Trump’ın üzerinde tepinerek gerçekleşebileceğine karar verdiler.

Biden’in seçimlerden hemen sonra “şimdi birleşme zamanı” diye açıklamalar yapması, Demokrat Parti’yle Cumhuriyetçi Parti arasında artan temaslar ile Trump’ın “oynamıyorum” mızıkçılığı arasında bir çelişki çıktığı ortadaydı. Birileri belli ki bu çelişkiyi fırsata çevirip, ABD’de merkezi güçlendirici bir “tehdit” icat etmeye karar verdi. ABD’de şu ya da bu “güçlü” odağın sayısız örtülü operasyonunun yanında önceki gün yaşananlar çocuk oyuncağı sayılır. Evet bir avuç fanatik ABD demokrasisini tehdit edip geri çekilmiş oldu.

Şimdi sırada ABD’nin Yenikapı ruhu var!

Bu ruh tutar mı, ne kadar tutar, ABD’deki, dağılmayı durdurur mu, bunu göreceğiz.

Ama unutulmasın ve bir yere not edilsin, geçtiğimiz yıl ABD’yi sallayan toplumsal hareketler için sistemin Capitol binasındaki “aciz” görüntüleri epey bir ilham vericidir.

Ne diyorduk? Batılı emperyalist ülkelerde de artık kimse istikrar beklemesin. Zemin bir kez sarsıldı.