Günlerdir, yayımlanan Sayıştay raporları haberleştiriliyor. Raporlardan alıntılar yapılarak devletin milyarlarca lira tutarında zarara uğratıldığı, pek çok kamu kurum ve kuruluşunun usulsüzlük ve yolsuzluğu gözler önüne seriliyor.
Peki Sayıştay açıkladığı bu raporlar bir işe yarıyor mu? Sorumlularla ilgili bir yaptırım oluyor mu?
Sayıştay, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Sayıştay tek dış denetim organı olarak belirlenmiş bir kurum. "Kamuda hesap verme sorumluluğu ile mali saydamlığa katkı sağlamak üzere denetim, yargılama ve rehberlik yapmak" amacıyla denetleme görevi olan Sayıştay, yürütme organı denetlensin, kesin hesaplar çıkarılsın diye bu raporları hazırlıyor. Öte yandan yeni sistemle artık bir yürütme erki haline gelen Cumhurbaşkanı'nın denetlenmesi mümkün değil.
Sayıştay'ın hazırladığı raporlar, "Denetim Bulgularımız" ve "Denetim Görüşümüzü Etkilemeyen Bulgular" diye ikiye ayrılıyor. Günlerdir basına yansıyan raporlar da ikinci grupta yer alıyor.
Sayıştay'ın denetlediği yürütmenin başı Cumhurbaşkanı yani AKP'li Recep Tayyip Erdoğan. Erdoğan'ın son düzenlemelerin ardından Meclis'e karşı bir sorumluluğu bulunmuyor. Ayrıca Bakanlar da Meclis'e karşı sorumlu değil. Dolayısıyla hazırlanan raporlar da, yargıya gitmiyor. Zaten Sayıştay'ın böyle bir görevi yok.
'SAYIŞTAY'IN YARGILAMA İŞLEVİ KALDIRILDI'
Sayıştay eski denetçisi ve Devlet Denetleme Kurulu eski üyesi de olan soL yazarı Kadir Sev'e göre, Sayıştay, özellikle 2010 yılından bu yana idareyi aklama işlevi görüyor. Denetim yetkisi kısıtlanan kurumun denetçilerinin yazdığı raporlar, çeşitli süzgeçlerden geçirildikten ve sakıncalı olabilecek bulgulardan ayıklandıktan sonra Meclis'e gönderiliyor.
Sev, Sayıştay yasasındaki “Kamu idarelerinin; gelir, gider ve mallarına ilişkin hesap ve işlemlerinin yasalara ve diğer hukuki düzenlemelere uygun olup olmadığını denetler, sorumluların hesap ve işlemlerinden kamu zararına yol açan hususları kesin hükme bağlar” kuralını hatırlatıyor. Yasada açıkça kamu zararından söz edildiğini belirten Sev, Sayıştay’a karşı sorumların tanımı değiştirildiğini ve yargılama işlevinin fiilen kaldırıldığını ekliyor. Sev'e göre, kamu zararına yol açıldığı kanısına varılmışsa savcılıklara bildirilmekten başka yapılacak bir şey yok.
'PEK ÇOK İŞLEM SORGULANAMIYOR'
2010 yılında yapılan değişikliklerle "Sayıştay, idarenin takdir yetkisine karışamaz, yapılan iş yasalara uygunsa rapor konusu yapılamaz" diye bir kural getirildiğini de hatırlatan Sev, bu durumun yasaya uygun olduğu için pek çok iş ve işlemin de sorgulanamayacağı sonucunu doğurduğunu söylüyor. AKP döneminde Sayıştay yasasının iyice elden geçirildiğini söyleyen Sev'e göre, raporlar Sayıştay denetim yapılıyor algısı oluşturmak için var.
Sev şöyle devam ediyor: "Bu raporlarda İdare aklanıyor. Sayıştay, 'ben mali tablolarını inceledim, denetim bulgularım şunlar' deyip, önemsiz bir kaç konuyu, denetim bulgusu olarak belirtiyor ve 'bulguların dışındaki konularda idarenin düzenlediği mali tablolar doğru, düzenli ve gerçeği yansıtıyor' gibi bir sonuca varıyor."
'RAPORLARA BAŞKAN BİLE SAHİP ÇIKMIYOR'
"Basında sözü edilenler ise raporların 'Denetim görüşümüzü etkilemeyen hususlar' bölümünde yer alıyor. Bunlar denetim görüşlerini etkilemediği vurgusuyla açıklandığı için yapacak bir şey yok. Zaten geçtiğimiz yıl Sayıştay Başkanı, 'Biz idareler hakkında olumlu görüş verdik, basın raporlarımızı çarpıtıyor' diye açıklama yapmıştı. Raporlara, Başkan bile sahip çıkmıyor. Çıksa ne olacak?"
'RAPORLARLA KAMUOYUNUN ENERJİSİ BOŞALTILIYOR'
"Sayıştay Raporları, yolsuzlukları ortaya çıkaran denetim belgeleri değil. Yürütme organını harcama yetkisi veren Meclis'in denetlenebilmesi için hazırlanan belgeler bunlar. Oysa yürütme organı Cumhurbaşkanı ve bakanların Meclis'e karşı hiçbir sorumluluğu yok. Muhatap bile değil. Bu durumda Sayıştay Raporları boşa düşüyor. Belki "Yolsuzlukla ilgili konularda cezaya hükmediliyor mu?" diye bir soru sorulabilir. Sayıştay, ceza yargılaması yapamaz. Yolsuzlukların Cumhuriyet Savcılıklarına bildirilmesi gerekiyor. Denetim görüşünü etkilemeyen hususlar olduğu için Sayıştay'ın bu yola başvurmadığı görülüyor. Kısacası bu raporlarla kamuoyunun enerjisini boşaltıyorlar."