Rusya’da da sandıktan AKP çıktı!

Açık ara seçim başarılarına AKP sayesinde alışmış, daha doğrusu alıştırılmış durumdayız. Bu nedenle Putin’in devlet başkanlığı için yüzde 60’ın üzerinde oy almasına şaşırmıyoruz. Zaten 59 yaşındaki siyasetçi, sonuçlar açıklandıktan sonra, “koskoca Rusya’nın lideri ucu ucuna seçilecek veya ikinci turda belirlenecek değildi ya...” dercesine bakıyordu.

Bu durumda seçimlerin seçmek için değil diğer seçenekleri ezmek için gerçekleştirildiğini söyleyebiliriz. Düzenek böyle kuruluyor, ince ve kabasından her tür seçim hilesi bu mantıkla hazırlanıyor, propaganda stratejisi bu yaklaşımla geliştiriliyor.

AKP’nin de Putin’in de zirvedeki yerlerini korumak için seçim hilesine gereksinimleri yok deniyor. Bir bakış açısıyla doğrudur. Nitekim iki ülkede de ortaya çıkarılan üçkağıtlar için yetkili merciler “seçim sonuçlarını etkileyecek ölçüde değil” yargısıyla hareket edip, doğru dürüst işlem yapmıyorlar. 

Açığa çıkan yöntemler de birbirine ne kadar benziyor!

Ülkemizi demokratikleştireceği iddiasıyla “yetmez amma yine de isterük” tezahüratlarıyla girilen 12 Eylül referandumunda polislerin bindirilmiş kıtalar halinde dolaşıp sandık sandık oy kullandığı TKP’li sandık görevlilerince belgelenmişti ama “tarafsız” devlet kurumları yüzde 58’in büyüsünün bozulmaması gerektiğini düşünerek işlem yapmaya üşendiler.

Rusya’da da aynı sistem tıkır tıkır işledi. Otobüslere doluşturulan Putinciler ordan oraya götürülüp güle oynaya defalarca sandık başı yaptılar. Diğer partilerin görevlilerince yakalanan ve biraz silkelendikten sonra “henüz 10 kez oy kullanmıştım” diye hem itirafta hem de serzenişte bulunan klonlanmış seçmeni ve onun binlerce mesai arkadaşını Rus yetkililer iplemedi bile...

Seçmen sayısındaki ani yükselişlere de bir açıklama getiremedi devlet. Yalnızca Moskova’da “nereden çıktı bu 300 bin seçmen” durumu vardı. Demek ki, sağa sola kameralar koyup, internette görüntü yayınlamakla sağlanmıyormuş “adil seçim düzeni”... Bizde de Rusya’da da ana ilke, mükerrer seçmen ve mükerrer oy.

Ha bir de Rusya’da bazı yerleşimlerde yüzde 20‘lere varan oranda gezici sandıklarda oy kullanılmış. Hasta ya da engelli seçmene yardımcı olmak için, güzel bir uygulama. Lakin, ne denetim var, ne sandık görevlisi, ne de doğrudürüst kayıt. Böyle oy kullananların oranı da bir tuhaf. Komünist Partisi’nin ironik açıklamasında vurgulandığı gibi “Putin ülkenin sağlığını bozmuş, sağlık sistemini çökertmiş”...

Biz de hazır olalım seyyar sandıklara... AKP bunu da vatandaşa hizmet diye yutturur nasılsa!

Bir de muhtemeldir ki, haremlik-selamlık oy kullanma mekanları için bir tartışma başlayacaktır yakında, Putin Rusyası’ndan farklı olarak.

Şimdi gelelim işin özüne...

Seçimler zaten hiçbir zaman adil olamaz ve hiçbir zaman tek başına çözüm değildir.

Propaganda olanaklarındaki eşitsizliklerden, yasal ve yasadışı devlet baskısına varıncaya kadar, emeğin sesini kısmak için son derece ayrıntılı mekanizmalar kurulmuştur.

Komünist partileri seçimlere ilişkin tavır belirlerken, bu gerçeği bilerek hareket ederler. Çalışmalarının bir parçası da budur: Burjuva siyasetindeki adaletsizlikleri, ikiyüzlülükleri, hileyi-hurdayı teşhir etmek...

Ancak Rusya ve Türkiye’de olanlar artık seçim hilelerinin “teşhir” konusunun çok ötesine geçtiğini gösteriyor. Zaten bunca gürültü patırtı içinde kime, neyi teşhir deceksiniz?

Putin hilelerine karşı protestolarda komünistlerden çok turuncucu liberallerin sesi çıkıyor. Lakin batılı ülkeler Putin’le ne yapacaklarına bir türlü karar veremedikleri için bu ses ne tekelci medyada ne de tekelli sosyal medyada fazla yer buluyor. Putin bir açıdan uluslararası sermaye için sağlam bir ortak, olası bir komünist yükselişe karşı güvenilir bir figür. Bir açıdansa, emperyal hedefleri ve olanakları olan devasa bir ülkenin fazlasıyla güçlenmiş lideri olduğundan, emperyalist ülkeler için sıkıntı kaynağı...

Bir yandan hiçbir ilkesi olmayan, temsil ettiği sınıfsal gücün çıkarları için her şeyi satabilen bir politikacı, öte yandan ABD’nin Ortadoğu planlarına bozucu müdahaleler yapma yeteneğine sahip bir aktör.

Batılı ülkeler şu anda Putin’i bir kenara koyarak Rusya politikası geliştiremezler. Klonlanmış seçmen bunun için, yüzde 50’yi yüzde 60’a yükseltip, seçenekleri ezmek için gerekliydi.

Dediğim gibi AKP de bunu yapıyor, devletlü zevat da “canım zaten kazanmışlardı” diyor...

“Hoca, bal gibi ofsayt” diye itiraz eden oyuncuya hakemin “gülüm maç 2-0, ne fark edecek” demesi gibi...

Rusya ve Türkiye’de seçim hileleri, devlet olanaklarıyla toplumsal örgütlenmelerin birleştirilmesiyle gerçekleştiriliyor. Devlet olanakları onların olsun. Ama her tür seçim stratejisi, iktidarın mükerrer oy uygulaması için sahaya inmesini engellemekle işe başlamak durumunda. BDP, bu işi kendi oylarını korumak anlamında, büyük bir başarıyla gerçekleştiriyor.

Ancak “oy korumak” kadar “ezici” seçim başarılarını engellemek de önem kazanıyor.

AKP ve başka ülkelerde benzerleri, psikolojik üstünlüğü yüzde 3-4‘lük oynamalarla elde ediyorlar. Bu üstünlük olmadan kendilerini son derece zayıf ve kırılgan hissediyorlar günah büyük çünkü...

Bu üstünlük onlara verilmemelidir.

Türkiye solunun örgütlenmesi, artık siyasal alanı (en azından bir süre) postaldan ziyade kalabalıklarla baskılamaya karar verenlerin oyununu alanda bozmaya odaklanmalıdır. Bu bir seçim örgütlenmesi değil, gerçek bir toplumsal örgütlenmedir.