Hırsızlar...

İlhan Cihaner'in “Hırsızlar...” başlıklı köşe yazısı 2 Aralık 2012 Pazar tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

Reis-i Cumhur kendisine bağlı Devlet Denetleme Kurumunu “Madımak hadisesi”ni incelemek için görevlendirmiş. Yapılan duyuru kısaca şöyle:

“Bilindiği üzere, Sivas’ta (...) 37 kişinin ölümü ile sonuçlanan olayların sonuçları ve olaya taraf olan her kesimdeki tesirleri hâlâ devam etmektedir.

Madımak hadisesine müdahil olan tüm kesimlerde (...) derin bir belirsizlik ve kuşku mevcuttur. Nitekim, Sivas’ta faaliyet gösteren 114 sivil toplum kuruluşu, (...) konunun tekrar incelenmesi talebinde bulunmuşlardır.

Sayın Cumhurbaşkanımız, Madımak olayının gerek oluş şekli, amacı, sonuç ve tesirleri itibariyle gerekse dönem içerisinde yaşanan diğer bazı olaylarla irtibatları itibariyle bir bütünlük içerisinde araştırılması ve incelenmesi için Devlet Denetleme Kurulunu görevlendirmiştir.”

Önce hukuki duruma bakalım. DDK’nun görevi Anayasa’nın 108 ve 2443 sayılı Devlet Denetleme Kurulu Kurulması Hakkında Kanun’da belirlenmiştir: “Yönetimin hukuka uygun, düzenli ve verimli bir şekilde yürütülmesinin ve geliştirilmesinin sağlanması (...)amacıyla, her türlü inceleme, araştırma ve denetlemeler yapmaktır”. Ancak “yargı organları” DDK’nın görev alanı dışındadır.

Ne hikmetse Reis-i Cumhur, bu açık hükme rağmen bazı davalara “ilgi” duyuyor. Hakkını yemeyelim, incelettiği başka konular da oldu. Birkaç örnek:

Tuzla ve madenlerdeki iş cinayetlerini inceletti ve 26.11.2008 tarihli rapordan bu yana Tuzla Cinayettleri hız kesmedi. SGK verilerine göre, 2009’da 1171, 2010’da 1444, 2011’de ise 1563 işçi “kazalarda” yaşamını kaybetti. Gerçek rakamın çok daha fazla olduğunu hepimiz biliyoruz.
Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nın 2006, 2007 ve 2008 yıllarını inceletti. Rapor tarihi: 17.02.2010. O tarihten bu yana uydurma adlarla dinlenen gazeteciler, özel hayatları deşifre edildiği için intihar edenler, dinleme cihazları çıkan yüksek mahkemeler... Dinlenmediğini düşünen tek bir yurttaş bulunamaz hale geldi.

Hrant Dink Cinayetini inceletti. Cinayeti aydınlatmaya çalışan, Cinayete giden sürecin başlangıcı olan mahkûmiyet kararını bozdurmaya çalışan herkesin yaşamı zindan edildi. Kimi tutuklandı, kimi Ergenekoncu ilan edildi, kimi sürüldü. Ama ihmalleri görülenler bi yana, açıkça göz yumanlar/iştirak edenler/mahkumiyet kararı verenler, hepsi taltif edildi, terfi ettirildi, devletin en kritik kurumlarına yerleştirildi.

Adi Tıp Kurumu’nu da inceletti “mütecessis” Reis-i Cumhurumuz. Hemen arkasından kadrolaşma ve çalınan deliller, cesetlere bulaşan başka DNA’lar, el yazısı örneği alınmadan verilen aidiyet raporları, skandal tecavüz raporları, uzmanlık alanı dışında düzenlenen raporlar.

Bu örnekleri şunun için verdim Sivas davası sanıkları/hükümlüleri/yargılamadan kurtulanlar,sakın kaygılanmasınlar! Eğer AKP’den milletvekili, bakan, yüksek bürokrat, denetçi, belediye başkanı, sivil toplum örgütü başkanı yapılması unutulan varsa onlar tespit edilip hakları iade edilecektir!
Ben bekletmeden DDK raporunun özet kısmını yazayım size: olaylar Aziz Nesin’ nin tahriki üzerine çıkmıştır. Kimliği belli olmayan kişiler masum halkı kışkırtmış galeyana getirmiştir. Bu işin arkasında PKK vardır. PKK yı da Ergenekon yönettiğine göre, sorumlu Ergenekon’ dur. Zaten Başbakanımız taaa 2011 şubatında dememiş miydi: “Ergenekon’ u arıyorsan Sivas’ a git”. Asıl katliam Başbağlar’ dır. Masum Sivas halkı ve 114 sivil kuruluş “bu hadise” ile birlikte anılmaktan “rahatsızdır”.

Reis-i Cumhurun basın açıklaması metni bile nasıl bir zihniyetin hâkim olacağının göstergesi:

“Madımak hadisesi”, “olaya taraf olan her kesimdeki”, “dönem içerisinde yaşanan diğer bazı olaylarla irtibatları”.
İma edilen “diğer olayların” başında Başbağlar katliamı oladuğu kesin. Reis-i Cumhur’un ait olduğu zihniyetin en çok yaptığı bu: Sivas katliamı denilince “ama Başbağlar” demek. Sanki bu alçak katliamı onaylayan varmış gibi.

Namaz sonrası üzerinde “Allah için vur” yazılı sopalarla komünist avına çıkanların “başkan” adayı, “Alevi rektör bile atayan” Reis-i Cumhur’ a önerim şudur. Tüm DDK üyeleriyle birlikte, önce “Menekşeden Önce” belgeselini izleyin, Şenal Sarıhan’ ın iki ciltlik “Madımak Yangını, Sivas Katliamı” kitabını , başka adla halen yayınına devam eden “Taraf” dergisinin o dönemki sayılarını ve Akit gazetesinin ilgili sayılarını okuyun...ve düşünün Madımak otelinin dışında toplanan, evlerin balkonundan yangını seyreden insanları nasıl bu hale getirdiniz? Ve bu insan lar şimdi neredeler? Sonra samimi içten bir özür dileyin.

Bir öneri de yurttaşlarımıza: Önce halkın aklını çaldılar, kamu kaynaklarını çaldılar, derelerini, madenlerini, gençlerini çaldılar, sıra acılarını çalmaya geldi.

Bu hırsızların acılarınızı çalmalarına izin vermeyin!