AKP Zihniyeti

İlhan Cihaner'in "AKP Zihniyeti" başlıklı köşe yazısı 25 Kasım 2012 Pazar tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

Artık biliyoruz AKP’nin taraf olduğu davalarda ve “ultra özel” yargı düzeninde “ihbar” aslında “hüküm” demek. Ceza yargılamasının aradaki tüm durakları, güvenceleri formalite. Bu ihbarlar bazı davalarda, dolaylı siyasi açıklamalarla bazı davalarda ise isimsiz/imzasız “iletiler” şeklinde olabiliyor. Bir de “dava” bile diyemeyeceğimiz, iktidarı/tezlerini haklı çıkarmak, siyaseten meşrulaştırmak için araç olarak kullanılan “süreçler” var: 12 Eylül “davası” gibi.

Aslında kamuoyunun ilgisi ceza yargılamalarına, Başbakanın “arkaik gündemlerine” yoğunlaşmışken, “AKP zihniyeti” idari yargı alanı ve hukuk davalarıyla da gerçek yüzünü -belki de- daha çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor. Kadrolaşma ile elde edemediklerini “kaba hukuki müdahalelerle” hayata geçiriyor iktidar Anayasa’nın 125. maddesinin değiştirilmesi, MİT yasasının değiştirilmesi buna örnek olarak gösterilebilir. Çok “verimli” olacağını düşündüğüm bu alana dair söyleyeceklerimi sonraya bırakarak, bu “zihniyet” meselesine bakalım. (Aslında köşe yazısı sınırlarını aşacak önemde bir konu).

“Zihniyet”, AKP ve iktidarın diğer ortaklarının çok sık kullandıkları bir kavram. Genel olarak solun tüm renklerine, aydınlara özellikle de CHP ye karşı olumsuz anlamda -nerede ise küfür gibi- kullanılıyorlar. Sanki solcular, devrimciler ve aydınlar cinayetlerin, işkencelerin, sürgünlerin, darbelerin hedefi/mağduru değil. Sanki katillerin, darbecilerin, işkencecilerin -özellikle- “devletin zihniyeti” ile AKP nin “zihniyeti” ve kadroları örtüşmüyor.
Üçüncü yargı paketiyle kimlerin “salıverilip” kimlerin hala içeride tutulduğunu hatırlamak yeterli. Bunun en somut örneklerinden birisi de 12 Eylül iddianamesidir. Bu davanın “12 Eylül’ü yargıladığını” düşünenler iddianameyi özellikle “mağdur, müşteki, tanık” ifadeleri ile “Fatsa olayları” kısmını bir kez daha okusunlar. Ve hemen arkasından “AKP sözcüsünün” şu açıklamasını:

“Türk mahkemeleri bu süreci başlattılar. Sayın Evren’in ve Şahinkaya’nın vermiş olduğu ifadeler bana kalırsa birer sahtekarlık gösterisidir. Milletle alay etmektir. Bu konuya bağımsız mahkemeler karar verecektir. Ama bu konuyu çok yadırgadığımızı ifade etmek istiyorum...Mesele intikam almak meselesi değil, bir zihniyet yargılamasıdır. Bunun ibreti alem bir dava olmasıdır. Esas olan budur. Tabi ki duruşma ertelenmiş ve farklı deliller toplanacaktır. Kararı bağımsız yargı verecektir”

Sözcünün yargılamanın “ne olduğu ne olmadığı” talimatından sonra,“yargı bağımsızlığı” adına söylediklerini “pazar yazımın eğlencelik” kısmı olarak alın!

Ama “bir zihniyet yargılamasıdır” sözü çok önemlidir. AKP davalarının özetidir. Ceza davalarında insanlar suç oluşturan eylemleri nedeniyle yargılanır.

Zihniyetler eleştirilebilir, kınanabilir ama ceza yargısının konusu olamaz. Zihniyetleri “engizisyon” yargılar. Eğer zihniyet yargılanmaya başlanmışsa hangi “çağdaş” yöntemi kullanırsan kullan, söz konusu olan “cadı avıdır, engizisyondur”.

Suçlama/ihbar/itham ile hüküm arasındaki süreçlerin (savunma , delil toplanması, delillerin tartışılması, vs) devre dışı bırakılması ve uzun ve haksız tutuklulukla birlikte ihbarı artık “ceza” olarak okuyabiliriz. İthamın doğrudan ceza olduğu pratiğin adı “engizisyondur”.

Şu haberlerle birlikte AKP zihniyetini adlandırma girişimimizi devam ettirelim:

“Ergenekon davasında eski PKK yöneticisi Şemdin Sakık’ın tanık olarak dinlenilmesine (2. gün ) devam edildi. Sakık, isim vermeden tutuklu sanık eski Genelkurmay Başkanı emekli orgeneral İlker Başbuğ’un kendisine ilişkin tepkisini eleştirdi”.

“İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Silivri Cezaevi yerleşkesindeki büyük duruşma salonunda görülen davanın 254. duruşması yapıldı. Oturumu açan Başkan... “Şimdiye kadar dinlenen tanıkların beyanlarına karşı ve dosyaya gelen belgelere karşı savunma alınacak. Bu konuda savcı, avukat ve sanıklara söz hakkı tanınacak” diye açıklama yaptı. Başkan , sanıklara 15 dakika (yazıyla on beş) süre ile söz verileceğini duyurdu”.

Bu “hukuk zihniyetinin” üzerine Başbakanın idam severliğini, ırkçı söylemlerini, savaş çığırtkanlığını, kebap muhabbetlerini ekleyin ve “AKP zihniyetini” siz adlandırın.