ABD seçimlerine dair

Amerika'da çeşitli akımlardan tüm sosyalistler ve komünistler, tüm yüzyıl boyunca, yerel, bölgesel ve ulusal yasama organlarının dışında kaldılar. Bunun sonucunda ABD'de sosyalist bir aday olmak gerçekten özgün bir deneyim. Ben bunu iki kere yaşadım, biri ulusal, biri ise yerel. Genellikle bu durumun en ciddi etkisi soğuk savaş süresi boyunca yayılan anti-komünist düşüncelerin ve cadı avının etkisinin devamında görülüyor.

Bu sadece “kazanmak” için bir zorluk getirmiyor, aynı zamanda “sosyalist” ve “komünist” gibi radikal isimlerin ciddiye alınmasını engellemek yönünde de çalışmalara sebep oluyor. Burjuva standartlarına göre ne kadar “profesyonel” olduğuna bakmaksızın bütün kampanyalarda bu tarz engellemeler olabiliyor.

Benim Washington'daki yerel yasama meclisi seçimleri için son zamanlarda yaşadığım süreç bunun iyi bir örneğiydi. Geniş kapsamlı ve marksist olmayan radikalleri de içeren bi sol koalisyonla, seçimlerde, adayların ya da partilerin isimlerini karşı uygulanan geniş engellemeleri durdurabildik.

Buna rağmen medyada aldığımız yer, seçimlerde bizden daha az oy alanların çok altındaydı. “büyük para”nın dominasyonu çok yaygındı. Bağışların önündeki engellerin en aza indirilmesiyle tüm kapitalist adaylar çok ciddi meblağlar kullanarak adaylık çalışmalarını yürüttüler. Böylece televizyon, radyo yayınları ve basılı ürünlerin tamamı bu “besili” adayların reklamları ile doldu.

Sonuçta, seçimi aldığımız dikkate değer 10 bin oyla ve orta sıralarda bitirdik. Seçimlerin özellikle kayda değer diğer yanı ise kayıtlı seçmenlerin %68'inin oy kullanmamış olmasıydı. Bu da aldığımız oylara ekstra bir önem katıyor çünkü bize oy veren seçmenler adayları tanıyarak ve onların sosyalist politikalarına bilinçli olarak oy veriyor.

Sermaye dostu reformların sıkça etkilediği çevrelerde toplumsal yapıdan dışlananlar, tekellerin çıkarlarıyla anlaşmak yerine sosyalist mücadeleye çekilebiliyorlar. Ana-akım politik iklimde günümüzün neoliberalizmine karşı bir sesin yükselememesi, buna duyulan tepkinin sosyalist kampanyalarda birleşmesini ve bir paratoner gibi tepkiyi biriktirmesini sağlıyor. Bu sadece başkentte değil eyaletlerde de benzer durumda. Önemli batı sahili şehirlerinden Seattle'da, 100 yılda ilk kez bir sosyalist belediye meclisi üyesi (councilor) seçildi. Bir başka sosyalist (en azından isim olarak “sosyalist”) de benzer bir sürecin ardından ulusal yasama meclisine seçildi.

Bu günlerde ABD'de “sosyalist” etiketiyle aday olmak; hem seçimlere katılanların büyük bir kısmında hem de hiç oy vermeyenler arasında; en az karşıtları kadar ilgi duyan insanlar da oluşturmaya başladı. Sosyalist politikalar ABD'deki seçim sistemini delmeye çalışırken, “sosyalist” kelimesini “kabul edilebilir” bir siyasi kimlik haline getirebilmek az sayıdaki sosyalist adaylar için çok ciddi bir başarı olacak. Benim kampanyam da bu alanda bir etki bıraktı ve geçtiğimiz yılın kazanımı oldu.