Mali Uçurum - Yapay bir kriz

Tayfun Gölkurt'un “Mali uçurum – Yapay bir kriz” başlıklı yazısı 4 Ocak 2013 Cuma tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

Mali uçurum, bütçe açığını azaltmaya yönelik olarak vergi artışları ve harcama kesintilerini içeren ve herhangi bir düzenleme yapılmaması durumunda, 2012 yılı sonunda otomatik olarak devreye girecek kanun paketine bağlı olarak, aslında gene Senato tarafından yapay olarak üretilmiş mali krize verilen genel ad. Vergi artışları, 2001 ve 2003’te Bush döneminde çıkartılan ve 2010’da Obama tarafından uzatılan vergi indiriminin süresinin yıl sonunda dolacak olmasından kaynaklanacaktı. Yılın son günü yapılan düzenlemelerle mali uçurum şimdilik önlendi(!) ve Senato kendi çıkarttığı yangını söndüren itfayeci kahraman rolünü oynamış oldu. Varılan anlaşmada, aile bazında 450 bin, kişi bazında 400 bin doların üstünde yıllık geliri olanların vergi oranları yüzde35’ten yüzde39.6’ya yükseltildi. Bir küçük not: 1956 yılında zenginlere uygulanan vergi oranı yüzde90’dı. Obama, seçim öncesinde vergi oranı artışı eşiğinin yıllık 250 bin dolar ve üzerinde gelir dilimi olmasını amaçladığını belirtmişti. Senato’da yapılan pazarlıklarda bu eşiğin yükselmiş olması, bu artıştan etkilenecek nüfusu en zengin yüzde2’den yüzde1’in altına düşürmüş oluyor. Ayrıca, yeni düzenleme sermaye temettü gelirleri için yüzde20 olan düşük vergi oranını aynen koruyor.

Yapılan düzenlemelerle sadece zenginlerin değil sabit ücretle çalışanların da vergileri artacak. Maaşlardan direk olarak kesilen ve 2010 yılında yüzde4.2’ye düşürülmüş olan bordro vergi oranları yeniden eski seviyesine, yani yüzde6.2’ye çıkartıldı. Bu, yılda 50 bin dolar geliri olan bir ailenin ödediği verginin bin dolar artması demek. Bütün bunlar göze alındığında, vergi artışı konusunda medya tarafından Obama’ya biçilmiş olan “halk adamı” giysisi aslında kendisine üç-dört beden büyük.

Mali uçurumun çalışan kesimi daha çok ilgilendiren diğer ayağını yıl sonunda otomatik olarak devreye girecek bütçe ve harcama kesintileri oluşturuyordu. Senato, aldığı kararla bu kesintileri şimdilik iki aylığına erteledi. Buna bağlı olarak önümüzdeki aylarda alevlenmesi beklenen tartışma Senato tarafından belirlenen “üst borç tavanı” ile ilgili. Kanunlara göre hükümetin borcu bu tavan değerine ulaştığında, tavan yükseltilmeden hükümet tarafından yeni borçlanma yapılamıyor. Üst borç tavanı 1944 yılından bugüne Senato tarafından 94 kere arttırıldı. 2012 sonu itibariyle hükümet borcu, 16.4 trilyon dolarlık son tavan değerine ulaşmış durumda. Senato’da önümüzdeki dönemde üst borç tavanının arttırılması için yapılacak tartışmalarda, sosyal programlara yapılacak kesintiler Demokrat ve Cumhuriyetçiler arasında pazarlık kozu olacak. Federal Acil işsizlik sigortası, Devlet Sağlık Sigortası (Medicare), Kamu Eğitim Sistemi gibi sosyal program ve hizmetler, Federal Afet Yönetim Kurumu (FEMA), Ulusal Sağlık Enstitüleri (NIH) gibi devlet kurumları bu yapay bütçe krizi bahanesiyle “mali uçurum”dan aşağı, neoliberal cehenneme itilecek. Beyaz Saray’ın eski Personel Şefi Rahm Emanuel’in bu konudaki sözleri durumu açıksözlülükle ifade ediyor: “Ciddi bir krizi ziyan etmemek gerek. Bu, daha önce yapamadığınız birçok şeyi yapabilmek için çok iyi bir fırsattır.”