YÖK Bolonya sürecini 66’ya bağlamış (II)

Herkesin “YAŞ” ile uğraştığı bir günde Bolonya Süreci (BS) ile ilgili özet bilgiler biraz değil epey kuru kaçacak kızmayın.

BS'nin en önemli yapı taşlarından biri olan Avrupa Kredi Transfer Sistemi (AKTS)’ye Türkiye’de de işlerlik kazandırılıyor. Bir dersin başarıyla tamamlanabilmesi için öğrencinin (ders alma, uygulama, seminer, sınav ve ödev gibi) yapması gereken bireysel çalışmaların tamamını belirten bir değer olan AKTS kredisi, bir akademik yıl için 60 olarak belirleniyor.

YÖK, 28 Aralık 2006 tarihinde “Yükseköğretim Kurumlarının Yurtdışı Kapsama Dahil Yükseköğretim Kurumlarıyla Ortak Eğitim ve Öğretim Programları Tesisi Hakkında Yönetmelik” çıkarıyor. Bu yönetmelik hükümlerine göre protokol yapan kurumlara ortak program açma izni veriyor.

BS'nin bir başka önemli yapı taşının da, öğrenci ve öğretim elemanı değişim programları olduğu biliniyor. 2009 Lüven Bildirgesi'nde hareketliliğin ve hareketliliğin niteliğinin artırılması ile çeşitlendirilmesi yönünde çağrı yapılıyor. YÖK ise, vize sorununun hareketliliği engellemesinden yakınıyor. Bu arada YÖK, uluslararası hareketliliği öne çıkaran Erasmus Değişim Programına karşı, sizin Erasmus’unuz varsa bizim de Farabi’miz var dercesine, yurt içindeki yükseköğretim kurumları arasında değişimi sağlamak üzere Farabi Değişim Programını başlatıyor.

18 Mayıs 2007 tarihli Londra Bildirgesinde, ulusal raporların, öğrenci merkezli ve çıktı temelli bir öğrenim sisteminin geliştirilmesi amacıyla, ulusal yeterlikler çerçeveleri, öğrenim çıktıları ve kredileri, yaşamboyu öğrenim ve deneyimle kazanılan yeterliklerin tanınması konularını da içermesini istiyor. Lüven Bildirgesinde de, yükseköğretimde kamu yatırımının çok önemli olduğu belirtilirken yaşamboyu öğrenme ile yükseköğretimde temsil edilmeyen gruplara ait öğrencilere eğitimlerini tamamlamaları için elverişli koşulların sağlanması yolu ile yükseköğretime erişim olanaklarının genişletilmesi anlamına gelen sosyal boyutun önemine dikkat çekiliyor. Katılımın genişletilmesinin, kamu sorumluluğunun bir parçası olan yaşamboyu öğrenme yolu ile olabileceği belirtiliyor. Bu bildirgeye göre yaşamboyu öğrenme politikalarının uygulanması ilgili kurumlar arasında güçlü bir ortaklık gerektiriyor ve Avrupa Üniversiteler Birliği tarafından geliştirilen Yaşam Boyu Öğrenmede Avrupa Üniversiteleri Sözleşmesi bu tür ortaklıkların kurulmasında yararlı görülüyor. Yaşamboyu öğrenmenin uygulanması doğrultusunda, ulusal yeterlikler çerçevesinin geliştirilmesi bunun ve Avrupa Yükseköğretim Alanı için Yeterlikler Çerçevesi ile uyumluluğunun belgelendirilmesi isteniyor.

Türkiye, yükseköğretimde sosyal boyut bağlamında belirgin olarak bir şeyler yapmıyor. Bu arada, AB Müktesebatına Uyum Programı (2007-2013) kapsamında ve MEB’in eşgüdümünde “Hayat Boyu Öğrenme Strateji Belgesi ve Strateji Eylem Planı”nı hazırlıyor. Bu plan 5 Haziran 2009 tarihli Başbakanlık Yüksek Planlama Kurulu kararı ile kabul ediliyor. Bu planda, yaşamboyu öğrenme anlayışını eğitimin tümünü kapsayacak şekilde algılanması, yaşamboyu öğrenme kültürünün oluşturulması, eğitim altyapısının güçlendirilmesi ve okuryazar oranında artış sağlanması gibi 16 önceliğe yer veriliyor.

Avrupa'daki öğrencilerin içinde bulundukları sorunlar hakkında karşılaştırılabilir ve güvenilir veri toplamak, bu verileri çözümlemek ve katılımcı ülkelerdeki ilgili kurumlara eğitim politikalarını belirlemelerinde yardımcı olmak amacıyla başlatılan Eurostudent Projesi’ne Türkiye, projenin üçüncü döneminden itibaren, 2007 yılında üye oluyor.

Avrupa'da, öğrenci katılımı çalışmaları 38 ülkenin ulusal öğrenci konseyinden oluşan ve yaklaşık 10 milyondan fazla öğrenciyi temsil eden Avrupa Öğrenci Birliği tarafından yürütülüyor. Bu birlik, AB, Bolonya İzleme Grubu, Avrupa Konseyi, UNESCO gibi ilgili kurumlarda, öğrencilerin eğitimle ilgili gereksinimlerini temsil ediyor ve destekliyor. Türkiye'deki öğrenci katılım çalışmaları ise, YÖK’ün 20 Eylül 2005 tarihli “Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Konseyleri ve Ulusal Öğrenci Konseyi Yönetmeliği'ne göre Ulusal Öğrenci Konseyi ve Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Konseyleri tarafından yürütülüyor.

BS gereği her ülke, BS Sekreterliğine belirli dönemlere ait ulusal rapor gönderiyor. Bu rapor, bir önceki rapor dönemi sonrasında, kredi transferi, öğrenci ve öğretim elamanlarının hareketliliği ve kalite güvencesi gibi BS’nin temel konularıyla ilgili olarak gerçekleşen uygulamalarla yükseköğretim ve BS’yi bekleyen sorunlar hakkında bilgilerle ülkedeki durum hakkındaki öz-değerlendirme yapılmasını sağlayan bazı anket sorularını içeriyor.

Bu nedenle, Türkiye’de hiçbir yere hesap verme durumunda olmayan YÖK, BS Sekreterliğine iki yılda bir Ulusal Rapor göndermek zorunda kalıyor, hesap veriyor (2007-2009 yılına ait son rapor, 1 Kasım 2008’de gönderilmiş).

Görüldüğü gibi BS Sekreterliğinden “iyi” ve “çok iyi” notları alan YÖK, notla ödüllendirilen bir öğrencinin daha çok çalışmasına benzer bir tutum izliyor ve BS’nin beklentilerini sorgusuz sualsiz yerine getirmeye çalışıyor.

[email protected]