Yeni üniversiteler açılıyor!

AKP bir işi daha bitirdi! Dile kolay, bir çırpıda, 17 üniversite birden açılıverdi! Hem de kısa bir süre önce 15 tane açıldıktan sonra. Ne kadar da AKP’ye yakışan aldatıcı bir durum değil mi? Yeni üniversite açarken, üniversite açılacak kentin gelişmişlik düzeyi olarak bir üniversiteyi besleyecek alt yapıya sahip olup olmadığı, oluşturulacak yeni yapıya üniversite denip denmeyeceği irdelenmiyor; işin özünde var olan kurumların üniversite olması da istenmiyor. Yeni üniversite açarken yapılan şu: Başka üniversitelere ait birimlerin bir bölümü yeni bir ad altında toplanıyor. YÖK, geçen yıl açılanların birkaç tanesine olabilir demişti de bu son 17 üniversitenin açılması konusunda gönülsüzdü. Kimileri bu gönülsüzlüğü AKP-YÖK dalaşına bağlıyor. Oysa, yeni üniversite açma konusunda YÖK’ün çok mütevazi (!) bir ölçütü var. Oluşturulacak her bölümde ya da her fakültede değil, “her üniversitede en az 7 profesör” olsun diyor; ölçüt bu, başka bir şey istemiyor! Yeni üniversiteler bu ölçütü karşılamaktan bile uzak. 7 profesör nedir ki, bir rektör, iki-üçü rektör yardımcısı, iki-üçü de dekan demek. İstenen profesör, öğretim için değil, bilim üretmek için değil, genç akademisyenleri yetiştirmek için de değil; yönetim (YÖK adına dizginleri elde tutmak) için.

Şu anda ortada fol yok yumurta yok; yeni olarak bir ad var o kadar; al sana yeni üniversite, hem de 17’si birden! Genelde, yeni olan, yoktan var edilmiş olan, ne yeni bir yerleşke (kampus), ne derslik, işlik, laboratuar, spor ve toplantı salonları, kütüphane ve benzeri eğitim-öğretim mekanları; ne yurt ve lojman gibi olanaklar; ne dişe dokunur ek kaynak; ne idari ve akademik personel; ne de üniversiteye dönüştürülebilecek bilimsel birikim ve deneyim var.  Yasayla verilen ad dışında yeni olan pek bir şey yok. Geçen yıl açılan 15 yeni (!) üniversiteye ancak bir yıl içinde rektör atayabildik, gerisini siz düşünün.

Bu arada, biri kalkıp da, “Yıllardır var olan üniversitelerde bu olanaklar var mı?” diye sorsa, ne yazık ki verilecek yanıtta belli: Yok. Şu anda üniversite dediğiniz kurumların çoğuna üniversite demek bile abes. En eski üniversitemiz İstanbul Üniversitesi (İÜ); eskilikte ikinci sırada olan da İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ). Bu üniversitelerde onlarca öğrencinin (hem de öğrenci şenliklerinde) gözaltına alınması son günlerin olayı. Geçmişten birkaç olayı anımsayalım: İÜ’nün Kenan Evren gibi bir hukuk ve demokrasi simgesine (!) “fahri hukuk doktorası” vermesi; dilekçe vermek anayasal bir hak olduğu halde, anadilini öğrenmek için dilekçe verenlerin üniversiteden uzaklaştırılması; şimdiki rektörün, “Her yere kameralar koyduk, rahatladık” diyerek demeç vermesi vb. neyin göstergesi? İÜ ve İTÜ dahil batıdaki üniversitelerde farklı olana yaşam hakkı vermek istemeyenler, taşlı-sopalı-satırlı saldıranlar yok mu? Anadolu’da da 40-50 yıl, 25 yıl, 15 yıl önce açılmış ve üniversite denmiş kurumların kaç tanesi üniversiteye benziyor? Hangisinde cemaatçilik almış başını gitmemiş? Hangisinde şeyh-şık-mürit ilişkisi yok? Hangisi açıldığı yöreye ışık saçmış; yörenin ekonomik, sosyal ve  kültürel yaşamına olumlu katkılarda bulunmuş? Haksızlığa karşı çıkan, hak arayan, alışılmışın ya da ezberin dışında bir şeyler söyleyen hangi üniversitede sıkboğaz edilmiyor? Kendisini en akademik sananlarda bile, “akademik” olmayan; en liberal gösterenlerde bile antidemokratik uygulamalar yok mu? Böylesi bir kuruma üniversite demek kolay mı?

Bu tür yeni üniversitelerin açılması, yeni bir kapasite yaratılmadığından yakın zamanda öğrenci artışı sağlama amacı taşımıyor; üniversitenin açıldığı yöredeki gençlerin o üniversiteye gitme şansını da arttırmıyor. Bu durumda, bugün AKP’nin (dün 1992’de 21 tane açan ANAP’ın, evveli gün için 1982’de 8 tane açan 12 Eylül yönetiminin) var olan kurumların üniversiteleşmesi için bir çentiklik olumlu katkı bulunmadan, yaptığı bu işe “yeni” ve “üniversite” demesi bir aldatmacadan ileri gitmiyor.

Bu süreçte sevinenler de oluyor. Yeni okul açan siyasal prim yapacağım diye, üniversite açan ildeki yurttaş ise “Bizim de üniversitemiz var” diye sevinebiliyor. AKP’nin ilk fırsatta üniversite olmayan 9 ilde de üniversite açacağını söylemesi, o illerde yaşayanları da sevindirebiliyor. AKP’nin, (15+17+) 21 yeni üniversite daha açıp “80 yıllık Cumhuriyet tarihinde açılan üniversite kadar üniversite açtık” diyerek böbürlenme fırsatını tepmesine sevinenler çıkabiliyor. 

Bu durumun hep böyle gitmeyeceği, yükseköğretim kurumlarının eninde sonunda birer üniversiteye dönüşeceği, bir gün gelip de bu hasretin biteceği umudu da bizlere kalıyor. Ne de olsa umut fakirin ekmeği!