Yeni müfredat: Eğitsel değil (3)

Bilindiği gibi, eğitim ile öğretim aynı anlama gelmeyen ve aralarında önemli farklar olan iki kavramdır. Günlük konuşmalarda, sirklerde akıl almaz gösteriler yapan hayvanlara bakarak, “Ne kadar iyi eğitilmiş!” diyebiliriz; ancak onlar iyi eğitilmiş değil iyi öğretilmiş hayvanlardır. Öğretim kişide/hayvanda belirli bir davranışı edindirme sürecidir. Eğitim ise, tek bir davranışın değil, kişinin, bilgilenip gerçeği anlaması, fiziksel hareket becerilerini geliştirmesi, güzelliklerden hoşlanması, iyiyi-kötüyü ayırması, vicdan sahibi olması, düşünmesi, sorgulaması, meraklanması, araştırması ve yaratıcı olması gibi bütüncül gelişimi için gerekli süreçleri içerir.

Eğitimin çağdaş tanımının en önemli özelliği, insancıl amaçlar taşımasıdır. Çağımızın insancıl amaçları ise, inançlarla sınırlı olmayıp, tüm farklı inanç sahipleri için de geçerli olan değerlerdir. İnsana zarar vermeye yönelik eğitim-öğretim süreçleri, eğitim değil yalnızca öğretim süreçleridir. Eğitim niteliği taşımayan öğretilerin çoğu koşullandırma niteliğindedir. Eğitimin ikinci önemli özelliği, çocuğun özgürleşmesine, kendini ve çevresini sağlıklı olarak algılayıp kendini gerçekleştirmesine yardımcı bir süreç olmasıdır. Çocuk, ancak gerçekleri öğrenerek özgürleşir. Gerçeğin öğrenilmesi ise, o gün için gerçek olduğu bilinen bilgilerin (ki bu bilgiler bilimsel bilgilerdir) öğretilmesiyle, o bilginin sorgulanmasıyla, denenmesiyle ve akıl yürütmeyle olur.

Yeni müfredatta öne çıkarılan bir konu “cihat” konusudur. Cihat konusu bir bilgi konusundan çok bir davranış konusudur. Cihat konusunda, tüm dünyada kabul görmüş gerçek, din için savaşma gerçeğidir. İkinci gerçek, cihat anlayışlarındaki farklılıklar ve döneme göre de anlayışların değişebileceğidir. Anımsayacağı gibi, IŞİD’in ortaya çıktığı zamanlardaki cihat anlayışı, Türkiye ve Amerika tarafından kabul görmüş bir anlayıştı; günümüzde ise tukaka ediliyor. Suriye’nin şeriatçı muhalif örgütü El Nusra, ilk zamanlarda IŞİD ile aynı cihat anlayışıyla hareket ederken, günümüzde ve hemen yanı başımızda, IŞİD’cileri infaz eden bir anlayışla hareket etmektedir. Cihat, dünyanın yüzde 70-75 kadarının benimsemediği/ inanmadığı bir konu olduğu gibi, Müslümanlar arasında da, “din için savaşmak” dışında ortak bir anlayışın var olmadığı bir konudur. Bırakın Arap ile Acemin/ Afganlının/ Bedevinin/ Kürdün/ Pakistanlının/ Türkün/…farklı bakışını, Fettullah’ın cihadıyla AKP’nin cihadı, Erdoğan’ın cihadıyla Diyanet İşleri Başkanının cihadı bile farklıdır. Dolayısıyla yeni müfredatla öğretilecek cihat, ancak birilerinin benimsediği bir anlayış olacaktır. Cihat anlayışını öğrenecek çocuk, ona öğretilen kalıp dışına çıkamayacaktır. Cihat anlayışı kazandırmaya yönelik bir müfredatın eğitsel olması mümkün değildir.

Matematik gibi bilimsel dersler, cihat konusunun aksine, yediden yetmişe, inançlardan, cinsiyetten ve etnik kökenden bağımsız olarak, tüm insanların bilmesi gereken konulardır.  “Cihat bilmeyen çocuğa matematik öğretmenin faydası yok" anlayışıyla hazırlanmış bir belgenin eğitim müfredatı olabilmesi imkansızdır. 

Yeni müfredatta öne çıkan bir başka konu Cumhuriyetin kazanımlarındansa Osmanlının başarılarının(!) öğretilmesidir. Oysa Cumhuriyetin kazanımları gerçeklere ve geleceğe yönelikken, Osmanlının olası kazanımları, geçmişle ilişkilidir. Cumhuriyet kazanımlarını öğrenecek çocuk gerçeğe daha çok yaklaşırken Osmanlıyı öğrenecek çocuk gerçeklerden kopacaktır. Matematiksel gerçek olarak Osmanlı, geçmişte bazı önemli işler yapmış olsa da, çağa ayak uydurmada çok geç kalan ve kendisini yok eden bir yönetimdir/anlayıştır.  Osmanlının son yüz yılı, Yunanlılara karşı kazandığı savaşlar sonrasında bile sürekli kaybeden bir dönemdir. Osmanlı geçmiştir, Cumhuriyet ise günümüz ve geleceğimizdir. Günümüzü ve geleceğimizi yadsıyan bir müfredatın eğitsel olup gençleri günümüze ve geleceğe hazırlaması mümkün değildir.

Yeni müfredatta öne çıkarılan bir başka konu, 15 Temmuz 2016 darbe girişimi konusudur. Bu girişimin ne mene bir şey olduğu hâlâ belirsizdir. Bilinen tek şey, iktidarın darbe girişiminde bulunanlara ne istedilerse vermiş olmasıdır. İktidar mensuplarının Fethullah’a methiyeler düzmesidir; onun el-eteğini öpmesidir. Bilinen, Fethullah’ın bankasına para yatıranlar tutuklanır ya da mesleklerinden atılırken, bankayı şaşaalı bir törenle açanların iktidarlarını sürdürmesidir. Bilinen, böylesine bir darbe girişiminin, birkaç yüz sivil şehit ile önlenemeyeceğidir; darbe girişiminin, Cumhuriyet rejimine bağlı silahlı kuvvetler mensupları sayesinde önlendiğidir. Bilinen, iktidar mensuplarının darbecilerin piyonlarıyla uğraşırken, baş sorumlu imamın tutukluyken ziyaret edilmesidir, onun hapisten kaçmasına göz yumulmasıdır. Böylesine ikircikli bir konunun eğitim müfredatında yer alması akıl-almaz bir durumdur. Bu bilinenler ve bilinmeyenler göz önüne alındığında, darbe girişimi konunda çocukların eğitim görmeyeceği ve olaya iktidarın gözüyle bakmayı öğreneceği bellidir.  Gerçekler belli olmadığı konuları işleyen müfredatın eğitsel olması mümkün değildir.

Çocuklara düşünme ve sorgulama alışkanlığı kazandıracak evrim konusunun önemsenmediği bir müfredat, eğitsel olamaz.

Bu müfredat, çocuğu her yönüyle değil de yalnız inanç açısından, “Kuran ve sünneti merkeze alarak güncel meseleleri çözümleyen; İslam’ın temel kaynaklarını tanıyan, toplumu din konusunda aydınlatan ve dini bilgilerle ilgili ihtiyaçlara cevap verebilen" çocuk olarak yetiştirmeye soyunduğundan eğitsel değildir. Yüzyıllar içinde üretilen bilimsel gerçekleri yadsıyan bir yazılım, eğitim müfredatı olamaz.

Türkiye’nin geleceği ancak eğitsel değeri yüksek olan müfredatla güvence altına alınabilir.

Gelecek haftanın konusu: Yeni müfredat: Cumhuriyetin sonu (4)

[email protected]