&ldquoAnlaşılan yeniden yapılanma konusunun kaderi bu, bu yazı dizisi de bir türlü sonuçlanamıyor&rdquo diyorsanız, dayanın, bir-iki yazı daha kaldı.  
Ortaöğretimin yeniden yapılanması konusunda, zorunlu eğitim süresinin göz önüne alınması gerektiği gibi, aşağıda değinilen bazı gerçeklerin de göz önüne alınması gerekiyor.    
1.Toplumda, anamalcı küresel sömürünün pohpohlamasıyla sayıları giderek artan bir kesim, tüm liselerin imam hatip liselerine dönüştürülmesini bekliyor. Kimileri, Kamu Yönetimi Reformu Tasarısı&rsquonın yasalaşıp eğitim hizmetlerinin de yerel yönetimler tarafından düzenlenmesini düşlüyor ve istediği &ldquocemaatçi eğitimi&rdquo yerelde yapacağını sanıyor. 
Bu beklenti ve düşler, laik, demokratik ve sosyal hukuk düzeniyle bağdaşmadığı gibi, insan haklarıyla da, bireyin özgürleşerek kendisini gerçekleştirme yolu olan &ldquoeğitim&rdquo anlayışıyla da bağdaşmıyor.    
2. Kimileri ve bakanlık, 15, 16. ve 17. Milli Eğitim Şuralarında tezgahlanmaya çalışıldığı ve günümüzde de savunulduğu gibi, var olan sistemin ikili (genel-mesleki) eğitim yapısına dokunmadan ve de geçmişte yapılanların bir tekrarı olarak, ortaöğretimi bazı yenileştirmelerle yeniden yapılandırmaya çalışıyor.  Bu çabaların geçersiz olduğu, her değişikliğin hemen ardından, yeniden yapılanma gereksiniminin dile getirilmeye başlanmasından belli oluyor. Böylesi değişimlerin yeterli olamamasının birkaç nedeni bulunuyor. Araştırmalar, meslek liselerinde okuyanların büyük bir çoğunluğunun genel lisede okumak istediğini ve okuduğu mesleği sevmediğini, yükseköğretimde bir başka alanda okumayı yeğlediğini işverenlerin önemli bir bölümünün meslek lisesi mezunu olan işçileri yeterli bulmadığını işverenin çalıştırdıkları elemanda, mesleki becerilerden önce öğrenmeyi öğrenme, teknoloji kullanma, problem çözme, ekip çalışması gibi temel yetenekler istediğini böylesi yetenekleri kazanmanın genel eğitim süresiyle doğru orantılı olduğunu, süre uzadıkça bu yeteneklerin daha çok geliştiğini gösteriyor (bkz. Türkiye Eğitim Sistemi, Ütopya Yayınevi).  
16. Şura&rsquoda, başka gerçekler de dile getiriliyor ve bu gerçekler bugün de katlanarak devam ediyor. Mesleki liselerin teknolojik gelişmelere ayak uyduramadığını da bilen eğitim bakanlığı müsteşarı, &ldquoDünyada 2,5 yılda bir meslekler eskiyor&rdquo diyor, meslek lisesi mezunun elde ettiği becerinin iş yaşamında geçersiz olduğunu kabul etmiş oluyor. İşveren sendikaları sözcüsü, &ldquoBize meslek eğitimi almış insan gerekmiyor, bize öğrenmeyi bilen insan gelsin, istediğimiz ve gereksinim duyduğumuz mesleği/beceriyi&rdquo öğreteceğini belirtiyor. Meslek yüksekokullarında çalışanların çoğu, &ldquoMeslek yüksekokullarının meslek liselerinden pek farkı olmadığını ve onlara yeni bir şeyler öğretemediklerini&rdquo vurguluyor. Meslek yüksekokullarına, genel lise mezunlarının da alınması, liseden sonra da bir mesleğin öğrenilebildiğini gösteriyor. Tüm bu gerçekler, mesleki eğitimin lisede değil de meslek yüksekokulunda verilmesinin hem eğitsel hem iktisadi hem de çocukların gelişimi ve yeteneklerine uygun seçim yapabilmeleri açısından daha sağlıklı olacağı anlamına geliyor.  
3. Yapılan araştırmalar, meslek lisesi mezunlarının genel kültür, laiklik ve demokratiklik bağlamında genel lise mezunları düzeyine gelemediğini gösteriyor. Tüm çocuklarımızın bu değerleri kazanması isteniyorsa, genel liseleri meslek lisesine dönüştürmek değil, meslek liselerini genel liseye dönüştürmek daha işlevsel oluyor.     
4.  Mesleki eğitim uygulaması, bir bakıma sınıfsal ayrıştırmaya dönüşmüş görünüyor. Mesleki eğitim okulları, çoğunlukla dar gelirli emekçi çocuklarının gittiği okul oluyor. Oysa eğitsel ve insan hakları açısından yoksul olsun, emekçi olsun her çocuğa eşit eğitim fırsat ve olanaklarının sunulması bekleniyor. Bu ayrıştırmanın sona erdirilmesi ve çocuk mesleki eğitime gidecekse bunun seçimini 11-12 yıllık zorunlu (genel) eğitimden sonra yapması gerekiyor.  
5. Genel lise öğrencisinin, meslek yüksekokuluna gitmek istediğinde sağlıklı bir seçim yapabilmesi için olduğu kadar, çevreyi ve dünyayı doğru algılaması için de, genel eğitimle birlikte, duruma göre tarımsal ve/ya da sanayi üretimiyle, bazı mesleklerle ortaöğretimde tanışması gerekiyor.  
Zorunlu eğitim süresi ile yukarıda özetlenen gerçekler, ortaöğretimdeki yapılanmanın, bakanlığın yapmaya çalıştığı gibi &ldquoçok programlı liseler&rdquo üzerinden değil de,  &ldquoçok amaçlı liseler&rdquo üzerinden olmasını gerektiriyor.  
Çok programlı lise, bir meslek lisesinde birden fazla meslekte öğretim yapılması anlamına geliyor. Yukarıda değinilen olumsuzlukların hiçbirini gidermiyor.  
Çok amaçlı lise ise, ortaöğretimin genel eğitim ağırlıklı olduğu ve çeşitli zorunlu-seçmeli modüler mesleki eğitim izlencelerinin de yer aldığı liseler anlamına geliyor. Çok amaçlı liselerden mezun olanlara, mesleki modüler izlencelerde başarıyla yeterli krediyi doldurduklarında, ilgili meslek yüksekokulunun kapısı açılıyor. Bu yapılanmada, ortaöğretimde bir tek genel müdürlük kalıyor, diğerleri tarihe karışıyor ve onların işlevlerini daire ya da şube başkanlıkları üstleniyor.  
Ortaöğretimde yeniden yapılanmanın, çok programlı lise üzerinden değil de çok amaçlı lise anlayışının ayrıntılı olarak tasarlanması üzerinde yoğunlaşması, hem zorunlu eğitim gerçeği ile hem insan hakları ile hem de toplumsal gelişim beklentileriyle örtüşüyor ve anlam kazanıyor.  
[email protected]