Okuduğunu anlama!

Bakanlık, geçen ay, “Türkçe-Matematik-Fen Bilimleri Öğrenci Başarı İzleme Araştırması (TMF-ÖBA) 4. Sınıf Seviyesi” raporunu açıkladı. Bu araştırmayı milli eğitim bakan yardımcısı Prof. Dr. Mahmut Özer yürütmüş. Elektronik ve haberleşme mühendisi olan Özer’in, profesör olduğunda Bülent Ecevit Üniversitesi rektörlüğüne atandığı, sonradan ÖSYM başkanlığına ve geçen yıl da milli eğitim bakan yardımcılığına getirildiği biliniyor. Özer ölçme uzmanı olmasa da, raporda adları verilen danışma kurulu üyeleri ile raporu hazırlayanların arasında ölçme uzmanlarının olduğu görülüyor. 

Bu rapor, sonuçlarıyla dikkat çektiği kadar, anlaşılmaz noktalarıyla da dikkat çekiyor. 

Daha önceki bakanlık raporlarında bakanın yazısı “Sunuş” başlığını taşırken, bakan Selçuk’un yazısının başlığının “Takdim” olması ile Takdim yazılarının “raporun hayırlı olması” sözleriyle son bulması, dikkat çekiyor.   

Bu araştırma, öğrencilerin 4., 7. ve 10. sınıf düzeylerinde Türkçe, matematik ve fen bilimleri derslerinde kazanmış oldukları bilgi ve becerilerini izlemek amacıyla yapılmış ve şimdilik 4. sınıflarla ilgili kısım raporlaştırılmış. Türkçe alt testinde bulunan sorular, 4. sınıfta öğrencilerden beklenen “metinde açıkça ifade edilmiş fikirleri bulma-tanıma”, “metinde açıkça ifade edilmemiş fikirleri bulma” amacıyla öğrencilerin bilme ve anlama düzeylerini ölçecek şekilde yapılandırılmış. Matematik alt testindeki sorular, 4. sınıf düzeyinde sayılar ve işlemler, cebir, geometri ve veri öğrenme alanları dikkate alınarak bilme, uygulama ve akıl yürütme düzeylerinde sınıflandırılmıştır. Fen bilimleri alt testinde yer alan sorular, 4. sınıf düzeyinde fiziksel bilimler, yer bilimleri ve canlı bilimleri öğrenme alanları dikkate alınarak, bilme, uygulama ve akıl yürütme düzeyleriyle ilişkili olarak gruplanmıştır. Araştırmada ayrıca öğrencilerin kişisel bilgileri eğitime, okula ve derslere yönelik görüşleri akademik düzeyleri ile ilişkilendirilmiş. Araştırmada ayrıca bir anket ile öğrencilerin eğitim hedefleri, okula yönelik tutumları, derslere yönelik motivasyonları, özgüvenleri ve veli katılımı ile birlikte kişisel özelliklere ilişkin bilgi toplanmış, bir başka anket ise öğrencilerin öğretmenlerine uygulanmış.

Raporun %10 kadarı, istatistik bilgisi yüksek olan ölçme uzmanlarının anlayabileceği teknik bilgiye ayrılmış. Ancak çok daha geniş kesimleri ilgilendirecek ve araştırma sonuçlarını daha da anlamlı kılabilecek bilgilere ise pek yer verilmemiş. Örneğin raporda geniş bir örneklem kullanılmışsa da, örneklemin nasıl seçildiği açıklanmamış, yalnız her ilde örnekleme giren öğrenci sayısı verilmiş. İl nüfusu ile örneklem sayılarına bakıldığında ise pek çok çarpıklıklar göze batıyor. Örneğin nüfusu 1.097.000 olan Aydın ilinde 963 kişilik bir örneklem kullanılmışken, toplam nüfusu 599.103 olan Batman ilinde 1.181 öğrenciye test uygulanmış! Testlerle anketlerin, ne zaman, nerede ve nasıl uygulandıkları açıklanmamış.

Araştırmada, okul yöneticilerinin öğretmenlik kıdemleri ile öğrencilerin Türkçe, matematik ve fen bilimleri alanında bilme anlama düzeyi arasındaki ilişki incelenerek, abesle iştigal edilmiş! 

Raporda, soru alanlarına göre doğru yanıt oranları grafiklerle açıklanmış. Örneğin Türkçe testinde “metinde açıkça ifade edilmiş fikirleri bulma-tanıma” becerisini ölçen 6 soruyla ilgili doğru yanıt ortalamaları, 4 nolu grafikte verilmiş. Ancak grafikte her bir soru yerine, aşağıda gösterildiği üzere 6 kez “metinde açıkça ifade edilmiş fikirleri bulma-tanıma” ifadesi yazılmış ve yanlarına da doğru yanıt oranı eklenmiş. Raporda, kullanılan testin bir örneğine yer verilmediğinden grafik anlamsız kalmış. Diğer grafiklerde de benzer yöntem uygulamış.

Metinde açıkça ifade edilmiş fikirleri bulma-tanıma    43,39

Metinde açıkça ifade edilmiş fikirleri bulma-tanıma    73,34

Metinde açıkça ifade edilmiş fikirleri bulma-tanıma    68,77

Metinde açıkça ifade edilmiş fikirleri bulma-tanıma    72,08

Metinde açıkça ifade edilmiş fikirleri bulma-tanıma    66,12

Metinde açıkça ifade edilmiş fikirleri bulma-tanıma    53,14

Türkçe alt testinde öğrencilerin ancak %3,55’i tüm soruları doğru yanıtlamış. Bu testte yer alan soruların doğru yanıt oranı ortalaması bilme düzeyinde %62,82 ve anlama düzeyinde ise %59,97 olmuş.

Matematikte, öğrencilerin %4,34’ü alt testteki tüm soruları doğru cevaplamış. Bu testteki soruların doğru yanıt oranı ortalaması bilme düzeyinde %63,43; uygulama düzeyinde %59,25 ve akıl yürütme düzeyinde ise %49,08 olmuş.

Fen bilimlerinde, öğrencilerin %6,29’u tüm soruları doğru cevaplamış. Bu testteki soruların doğru yanıt oranı ortalaması bilme düzeyinde %64,90; uygulama düzeyinde %70,22 ve akıl yürütme düzeyinde ise %61,40 olarak hesaplanmış.

Bu sonuçlar, eğitim sistemimizin hali pür melalini göstermektedir. Türkçe testindeki sonuçlara bakınca, araştırmadaki matematik ve fen testleriyle ilgili bulgulara da güven azalmaktadır. Çünkü açıkça ifade edilmiş cümleleri anlamayanların matematik ve fizikte soruları anlayıp doğru yanıtlar vermesi pek mümkün görülmemektedir. Bu arada, okuduğunu anlamada zorluk çeken çocukların, eğitim hedeflerini, okula yönelik tutumlarını, derslere yönelik motivasyonlarını ve özgüvenlerini ölçen anketi sağlıklı olarak yorumlamaları da güçtür. Bu nedenle anketle ilişkili bulgular/sonuçlar da kuşkulu olmaktadır. 

Esasında eğitim sistemimizin her alanda sınıfta kaldığı yıllardır bilinmektedir. Tüm seçme sınavları sonuçları, her yıl sistemin sınıfta kaldığını göstermektedir. Ayrıca yapılan akademik çalışmalarda da benzer sonuçlar ortaya çıkmaktadır. Örneğin Okçabol ve arkadaşlarının 2005 yılında Kağıthane ilçesinde okulu terk etme konusunda yaptıkları bir araştırmada da, öğretmenler, 8. sınıfa gelmiş öğrencilerin Türkçe bilmediklerinden yakınmışlardır. O zamandan günümüze ülkenin hemen her yöresinden benzer şikayetler gelmektedir. İşin bir ilginç yanı, şimdiki bakan Selçuk’un Kağıthane araştırmasının yapıldığı dönemde Talim ve Terbiye Kurulu (TTK) başkanı olmasıdır. Selçuk, 2003-2006 yılları arasında TTK başkanlığı yapmıştır. Selçuk’un Talim ve Terbiye Kurulu başkan yardımcılığına getirdiği kişi de, 2011-2015 yılları arasında TTK başkanı olmuş ve ondan sonra da bu göreve bir ilahiyatçı getirilmiştir. Öğrencilerin okuduklarını anlama düzeyi herhalde biraz da bu görevlilerin tutum ve davranışları ile AKP’nin eğitim anlayışının eseridir. 

AKP anlayışını değiştirmediği ya da eğitimci bürokratlar eğitimci kimliklerini yadsıdıkları sürece, eğitim sisteminin sınıf geçmesi zordur.

[email protected]