Öğretmenler gününde eğitim bakanı!

Toplumun gözde üniversitelerinden birinin eğitim fakültesi, 26 Kasım’da düzenledikleri Öğretmenler Günü etkinliğine eğitim bakanını davet etmiş! Bu davetin, öğretmenler gününün anlamı ve bakanın işlevi açısından herhalde bir anlamı vardır! 

Bilindiği gibi öğretmenlik, insanı ve çocuğu sevenlerin, öğrencinin bilişsel, devinimsel ve duyuşsal gelişim göstererek özgürleşmesine yardımcı olanların mesleğidir. Öğretmen, öğrencinin inancına, budununa, milliyetine, cinsiyetine, varsıllık düzeyşne değil onun insan olmasına önem veren bir kişidir. Çocuğun/ insanın gelişip özgürleşmesine yardımcı bir meslek olduğu için, bizde 24 Kasımda ve dünyada da 5 Ekimde,  imamlar/papazlar/hahamlar günü değil de, öğretmenler günü kutlanmaktadır. Bu tür kutlama günlerine, bir şekilde o günün anlam ve önemine katkı yapacağı, ilgili sorunları irdeleyip çözümler önereceği düşünülen kişiler davet edilir. Konuşma yapmaya davet edilen kişi, yüzlerce/ binlerce kişi arasından seçildiğinden, bir bakıma davet edenler tarafından onurlandırılmış olan bir kişidir. Davet edilen de, onur duyar.     

Öğretmenler gününe davet edilen bakan, meslek olarak eğitim profesörü olsa da, daha çok AKP’nin eski bir bürokratı ve şu andaki eğitim bakanı olması nedeniyle dikkat çekmektedir. 

Fethullah yandaşı olduğu söylenen AKP’nin eğitim bakanı Hüseyin Çelik, kendinden önceki koalisyon hükümetinin atamış olduğu Talim ve Terbiye Kurulu (TTK) başkanını 2003’te görevden almış ve yerine Gazi Üniversitesi mensubu olan şimdiki bakanı getirmiştir. Şimdiki bakan,  TTK başkanlığı sırasında, eğitimle ve öğretmenlerle ilgili olarak ve onun sorumlu olduğu değişiklikler şöyle özetlenebilir: 

  • TTK dairesinde görevli bazı öğretmenler görevden alınmış ve idari mahkemenin bu uygulamaları iptal kararları da uygulamamıştır.
  • Bakanlık mensuplarının yurt dışında görevlendirilmesiyle ilişkili yönetmelikte yapılan değişiklikle, görevlendirilecek kişilerin son 3 yılda merkez ya da taşra örgütünde çalışmış olma koşulu kaldırılmıştır. Yönetici atama sürecinde mülakat yapılması, öğretmenlerin ek ders ücretlerinin azaltılması, fen-edebiyat fakültesi mezunlarına bakanlığın öğretmenlik sertifikası vermesi kararları da alınmıştır. Tüm bu kararlar, Danıştay tarafından iptal edilmiştir.
  • Okullarda 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı haftasında, Kutlu Doğum Haftasının kutlanmasına başlanmıştır. 
  • Yatılı okul duvarlarına, Atatürk’ün gençliğe hitabesinin yanında, “Bismillah; Allah daima seninle birlikte; Rabbim seni çooook seviyorum; Allah daima beni görür, duyar; Dersime başlarken bismillah derim”  gibi dini sözler ile Hz. Muhammet’in “Veda Hutbesi”ni içeren yazıların asılmasına başlanmıştır. 
  • Özel liselerin, sınavla 2.613 öğrenci alacakları 2003 Haziranında, özel okul sınavına 15.024 ve devlet liseleri sınavına 614.137 öğrencinin başvurduğu bir dönemde, bakanlık sınavla seçeceği 10 bin yoksul öğrenciyi özel (ağırlıklı olarak cemaat) okullarında okutulmasına kalkışılmıştır. Danıştay ve Cumhurbaşkanı A. N. Sezer bu girişimleri engellemiştir.
  • Bakanlık, 30 Haziran 2004 tarih ve 5204 sayılı yasayla öğretmenleri, “stajyer/ aday öğretmen”, sınavı geçen stajyere “uzman öğretmen” ve bir başka sınavı geçen uzman öğretmene de, “başöğretmen” unvanlı kariyer basamaklarına ayıracak bir yasa çıkarmıştır Anayasa Mahkemesi, bu yasanın ilgili maddelerini Mayıs 2008’de iptal etmiştir.
  • İmam hatip mezunlarının üniversiteye geçişte katsayı engeline takılmamaları için 14 Aralık 2005 tarihinde Açıköğretim Lisesi Yönetmeliği’nde yapılan değişiklikleri, Danıştay 7 Şubat 2006’da iptal etmiştir. 
  • Bakanlık, gerici Ensar Vakfı ile ilişkilerini ve çağdaş değerleri içermeyen “Değerler Eğitimi” projesini bu dönemde başlatmıştır. 
  • Öğrenci merkezli ve bize özgü denerek Avrupa Birliğinden neredeyse tercüme edilen yeni ilköğretim izlencesinin uygulanmasına başlanmıştır. 
  • 2005 yaz aylarında bir televizyon programındaki soru üzerine Selçuk, Atatürk’ün, “Öğretmenler yeni nesil sizin eseriniz olacaktır, Cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı hür ve irfanı hür nesiller ister” sözünün günümüzde anlamını yitirdiğinden söz edebilmiştir. 
  • Uygulanacak yeni ilköğretim izlencesiyle ilgili olarak öğretmen el kitabı hazırlanmış, o kitapta din kültürü ahlak bilgisi dersinde öğrencileri eleştirel düşünmeye teşvik etmeleri için öğretmenlere, “Neden, dinimiz en büyük dindir, Peygamberimiz en büyük peygamberdir?” gibilerinden çocukları koşullandıracak sorular sormaları önerilmiştir.    

Şimdiki bakan, 2006’da TTK başkanlığından ayrılmış, 2018 Temmuz’unda eğitim bakanlığına getirilmiştir. Bakan olduktan sonra da, yapmadıklarıyla, yaptıklarıyla ve yapacağız dedikleriyle dikkat çekmektedir. Bakan olarak yapmadıkları şöyle özetlenebilir: 

  • Bakan olduktan sonra, kendi seçmediği kişiler bakan yardımcısı yapılmıştır; sesini çıkarmamıştır. 
  • Bakan olduktan sonra, kendisini bağlayıcı olacak bir Eğitim Öğretim Politikaları Kurulu oluşturulmasına ses çıkarmadığı gibi, kendisinin görevden aldığı Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürü’nün bu kurulun üyesi yapılmasına da sesini çıkarmamıştır.
  • Bakan olduktan sonra, Sistemde var olan 100 küsur bin öğretmen açığı konusunda ne yapılacağını açıklamamaktadır.
  • Öğretmen sendikalarının ve eğitimcilerin karşı çıktığı sözleşmeli öğretmen istihdamı politikasını benimsediği anlaşılmaktadır. 
  • Öğretmen atamalarını okullar açılmadan önce yapmamıştır. 
  • Ööğrencilere sabah namazı dayatılması, okullardan hatim indirmeleri istenmesi, Sarıyer AKP ilçe başkanının davetine okul müdürlerinin tıpış tıpış gitmeleri gibi gerici ya da sistemin AKP’lileştiğini gösteren olaylar çeşitlenip artmaya devam etmektedir.  Bakan, bu tür gelişmeler karşısında sessiz kalmaktadır. 
  • 4+4+4 yasası ve sonrasındaki uygulamaların hiçbirinde değişikliğe gitmemektedir. Bu nedenle, her yere imam hatip açılmasını, okulların imamhatipleşmesini, sınav kazanamayan çocukların imam hatibe gitmek zorunda kalmasını, açıköğretimin zorunlu öğretimin bir parçası sayılmasını ve de çocukların özgürleşmesini tamamen engelleyip ülkenin geleceğini karartan 2017 öğretim izlencesi konusuna da değinmemektedir.  
  • Her gün ders kitaplarında bir çarpıklık ortaya çıkmaktadır: bakan bu konuda da sessizdir.
  • Büyük haksızlıklara yol açan liseye geçiş sistemini değiştirmeye yanaşmamaktır.
  • Hem yerel mahkemeler hem de kararlarına uyulması gereken AİHM, din kültürü ve ahlak bilgisi dersi zorunlu ders olamaz demektedirler: bakan bu konuda bir şey yapmamaktadır.  
  • İstanbul Beşiktaş’taki bir ortaokulda açılan imam hatip kısmı, mahkeme tarafından kapatılmıştır. 4 aydır bu mahkeme kararını uygulamamaktadır. 

Bakan olarak tek yaptığı denebilecek şey, bol bol konuşmaktır. Eğitsel olarak ve de göze- kulağa geliş biçimiyle güzel şeyler söylerken, söylemedikleriyle ve yapacağız dediklerinin arka planıyla umutları yok etmektedir. Örneğin; 

  • Bakanın, “Benim bu görevi kabul etmemin nedeninin bir tanesi de Sayın Ccumhurbaşkanımızın liderliğidir. Eğer böyle bir lider olmazsa bir bakanın bu kadar sorunun altından kalkması çok zor” açıklaması çok anlamlıdır. 
  • 28 Ekim Pazar günü CNN TÜRK’te yayımlanan ‘Hafta Sonu’ programında, bir soru üzerine  (eğitim profesörü olarak) eğitsel konulara/olaylara, “Sayın Cumhurbaşkanımızın çizdiği çerçevede bakıyoruz” demesi, herhalde çok anlamlıdır.
  • Açıkladığı üç yıllık eğitim vizyonuna, “2023 Eğitim Vizyonu” demesi de çok anlamlıdır.  
  • Bakanın, köy enstitülerinde bazı kişilerin, “Antik Yunan’ı bu çocuklarla buluşturacağım ve onların böyle doktrini olması bizim için hedeftir” dediklerini söyleyip enstitüleri karalamaya kalkışması da çok anlamlıdır. 
  • Vizyon açıklamasına göre, bundan sonra öğretmenlik formasyonu bakanlık tarafından verilecektir. Bu açıklama, bir yandan formasyon verilecek kişilerin bakanlık/ AKP/ Cumhurbaşkanı tarafından belirleneceğini (dolaysıyla yandaş kişiler olacağını), öte yandan da eğitim fakültelerinin geleceğinin pek de parlak olmadığını işaret etmektedir. Zaten bakanlığın 2013’te yayımladığı Ulusal Öğretmen Yetiştirme Strateji Belgesi’nde de bu yönde hedefler ve açıklamalar vardır.
  • Vizyon açıklamasına göre, okullar arasında var olan nitelik farkı azaltılacaktır! Cumhurbaşkanının en çok değer ve önem verdiği okullar imam hatip okulları olduğuna göre, diğer okullar imamhatipleştirilecektir.   
  • Vizyon açıklamasına göre, ders sayısında azaltmaya gidilecektir: Din derslerine dokunmayacaklarına göre azaltılacak dersler, öğrencinin özgürleşmesine katkı yapan bilimsel dersler olacaktır. 

Bakan öğretmenler günü etkinliğinde konuşurken, bakanlığın eğitim bilimlerini hiçe sayan bir kararı gündeme düşmüştür. Bakanlık imam hatip lisesi öğrencilerine yönelik mesleki uygulama programlarına, “Manevi Rehberlik” programını eklemiş ve ilgili yönetmelikte yapılan değişiklikle imam hatip lisesi öğrencilerinin de rehber olmasının önünü açmıştır. 

Bakanlığın bu kararı, bakanın öğretmenler gününe davet edilmesinin anlamına anlam katmıştır. 

[email protected]