Mesleki eğitim (III)

Ortaöğretim kurumlarından olan Çok Programlı Anadolu liseleri, Güzel Sanatlar liseleri, AKP’nin bir yaygın eğitim kurumu olsa da örgün eğitim içine aldığı Mesleki Eğitim Merkezleri, Mesleki ve Teknik Anadolu liseleri ve Spor liseleri bakanlığın Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğüne bağlı kurumlardır. Bu okullarda okuyan öğrenci sayısı 1.485.328’dir (Çizelge 1). Ayrıca bakanlığın Hayat Boyu Öğretim Genel Müdürlüğü bünyesinde mesleki açıköğretim lisesi, Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğüne bağlı olan özel eğitim (engelli) okulları ve özel kişilerin sahibi olduğu özel meslek okulları bulunmaktadır. Bu kurumlarda okuyanlarla birlikte mesleki ortaöğretim düzeyinde okuyan toplam öğrenci sayısı ise 1.793.391’tür. 

Meslek liselerine önem verdiği propagandasını yapan AKP, 2 Kasım 2009 tarihli Bakanlar Kurulu kararı ile mesleki teknik okullara öğretmen yetiştiren mesleki teknik eğitim fakültelerini kapatmış, öğretmen eğitimini sertifikayla sınırlamıştır. 26.10.2019 günkü gazete haberlerine göre, Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Mahmut Özer, “Bu yılın 10 aylık bölümünde toplam 13 bin 21 atölye ve laboratuvar dersi öğretmeni iş başı ve mesleki gelişim eğitimi aldı” ve “2020’de 20 bin öğretmeni hizmetiçi eğitime alacağız” demiştir. Bu açıklama bir bakıma, meslek dersi öğretmenlerini sertifikayla yetiştirmenin yetersiz oluşunun itirafı gibidir. 

Bakanlık, 2014-2018 yılları için ‘Mesleki ve Teknik Eğitim Strateji Belgesi ve Eylem Planı’nı açıklamıştır. Bu belgenin ilk bölümünde, “yeni bilgi üretimi, yenilikçilik (inovasyon), girişimcilik bütün dünyada krizden çıkışın ve refah ekonomisinin anahtar girdileri haline gelmiştir” denmektedir. Bilgi üretiminin ve yenilikçiliğin önemini vurgulayan bakanlık, nedense tüm öğrencileri bilgi üretebilecek ve yenilikçi olabilecek genel liselerde yetiştirmemektedir. Öğrencilerin çoğunu, bilgi üretebilecek ve yenilikçi olabilme yerine, 1400 yıl önce üretilmiş inanç bilgisini öğrenip aynen kullanacağı imam hatiplerde ve daha önce üretilmiş teknik becerileri öğrenip kullanacağı meslek liselerinde yetiştirmeyi yeğlemektedir. 

Bu belgede o günlerin bakanı Avcı, mesleki eğitimin amacının, “Mesleki ve teknik eğitimi yerel, ulusal ve uluslararası iş piyasasının beklentilerine uygun yapılandırarak genç nüfusumuza gerekli bilgi, beceri ve yetkinliği kazandırmak” olduğunu açıklamıştır. “Ulusal ve uluslararası iş piyasasının” beklentileri ise belirlidir: Sorgulamayan, hakkını aramayan ve ucuz işgücünü sömürüp üretimi ve kazancını artırmaktır. Dolayısıyla mesleki eğitime giden öğrenci, mezun olduğunda işveren tarafından sömürüleceği gibi, AKP’nin yaptığı yasal değişikliklerle öğrenciliği sırasında da sömürülecektir. 

Bakanlık, Kasım 2018’de “Türkiye’de Mesleki ve Teknik Eğitimin Görünümü” başlıklı bir rapor yayımlamıştır. Bu rapor, mesleki eğitim konusunda da, bakanlığın aymazlığını gösteren bazı ilginç verileri içermektedir.

Örneğin bu raporda, “mesleki ve teknik eğitim kapsamında verilen örgün eğitim, Mesleki ve Teknik Anadolu liseleri, Çok Programlı Anadolu liseleri ve Mesleki Eğitim Merkezleri olmak üzere üç okul türünde gerçekleştirilmektedir” (s.22) denmektedir. Raporun 23. sayfasında ise örgün mesleki ve teknik eğitim okulları olarak, yukarıda değinilen üç okul yanında Güzel Sanatlar Liseleri ile Spor liselerine de yer verilmektedir. Ancak bu raporun hiçbir yerinde bu iki lise türünde okuyanların sayısına değinilmemektedir. Ayrıca 189 sayfalık bu raporda, AKP’nin zorunlu eğitim içinde saydığı ve 300 bin kadar öğrencisi olan açıköğretim meslek lisesine de hiç değinilmemektedir.   

Bakanlık, “iş garantili lise” sloganı ile öğrencileri meslek lisesine yönlendirmeye çalışsa da, bu okulların yarıya yakınının boş kaldığı bildirilmektedir. Bu liselerde birçok branş, öğrenci tercihi olmadığı için kapanma durumundadır. Maaş karşılığı haftalık 15 saat çalışması gereken öğretmenler, bu ders yükünü bile dolduramamaktadır (gazeteler, 1.10.2019).

3 Mart 2019 tarihli Hürriyet gazetesi haberine göre, 81 ilde 81 meslek lisesi 64.716 öğrencisiyle TOBB’a devredilmiş. Devretme gerekçesinden biri mesleki okullardaki donanımın eski ve yetersiz oluşudur. Bu durum bakanlığın, asli görevini yapamadığından özel sektöre devrettiğini ve bu 64 bin öğrencinin daha çok sömürülecek olmasını içine sindirebildiğini göstermektedir. Belki de bakanlık bu yolla tasarruf edeceği parayı gerici öğretimi yaygınlaştırmak için kullanacaktır.

Bakanlığın 2018 raporuna göre, mesleki ve teknik ortaöğretim kurumu öğrencilerinin tüm ortaöğretim öğrencileri içindeki oranı, sanayisi en alt düzeyde olan Ardahan’da %42 iken, sanayisi en gelişmiş yörelerden biri olan Kocaeli’nde %30’dur (sayfa 37)! Son üç yılda sınavla ya da sınavsız öğrenci alan mesleki ve teknik liselere ayrılan kontenjanlar boş kalmaktadır (s.62)! Örneğin Mesleki ve Teknik Anadolu liselerinde var olan Anadolu Teknik Programına 2017-2018’de 40.016 kontenjan ayrılmışsa da, ancak 17.815 öğrenci kayıt yaptırmıştır. Meslek liseleri boş kaldığından bakanlığın 9. sınıflarda başarısız olanları meslek lisesine gönderme hazırlığına başladığı haberi yayılmaktadır (gazeteler 30.9.2019). 

Bu raporun 121-123. sayfalarında yer verilen sorun alanları ise şu başlıkları taşımaktadır: Meslekî ve Teknik Eğitime Yönelik Toplumsal Algıdan Kaynaklanan Sınırlılıklar; Akademik Programların Yoğunluğundan Kaynaklanan Sınırlılıklar; Meslekî Yükseköğretim Programlarına (Lisans ve Önlisans) Geçişteki Sınırlılıklar; Alan ve Dalların Öğretim Sürelerinden Kaynaklanan Sınırlılıklar; Meslekî ve Teknik Eğitim Öğrenci ve Mezunlarına Yönelik İzleme ve Değerlendirme Sisteminden Kaynaklanan Sınırlılıklar; Öğretmenlere Sunulan İşbaşı Eğitim Fırsat ve İmkânlarından Kaynaklanan Sınırlılıklar; Sektörlerle İş birliği Fırsat ve İmkânlarına İlişkin Sınırlılıklar; Meslekî Rehberlik ve Kariyer Sisteminden Kaynaklanan Sınırlılıklar; Eğitim-Öğretim Ortamlarının Teknolojik Donanım Yapısından Kaynaklanan Sınırlılıklar; Ulusal Meslek Haritasının Olmamasından Kaynaklanan Sınırlılıklar; Meslekî ve Teknik Ortaöğretim Kurumlarında Döner Sermaye Kapsamındaki Faaliyetlerde Mevzuattan Kaynaklanan Sınırlılıklar; Öğrencilere Sunulan Yabancı Dil Hizmetinin Yapısından Kaynaklanan Sınırlılıklar; Öğretmenlerin Meslekî Yeterliliklerindeki Sınırlılıklar.  

Mesleki Teknik Öğretim Genel Müdürlüğü 1933’ten beri faaliyettedir. Bu konuda 86 yıllık geçmişi olan bir genel müdürlük, yukarıda değinilen sıkıntıları atlatamadıysa, bu işi yapamıyor demektir.

Yine bu rapora göre, meslek liselerinden mezun olanların %18,88’i mezun olduğu alanla ilgili bir işte çalışmakta, %18,02’si mezun olduğu alanın dışında bir işte çalışmakta, %18,49’u herhangi bir yükseköğretim programına devam etmekte, %30,87’si bir işte çalışmayıp üniversite sınavına hazırlanmakta ve gerisi iş aramaktadır (s. 65-66)!  

Yalnız bu rapordaki veriler bile bakanlığın mesleki eğitim konusunda abesle iştigal ettiğini göstermektedir. Mesleki eğitime yapılan onca yatırım, öğrencilerin ancak %19’unun işine yaramıştır. Öğrencilerin yarısının gözü yükseköğretimdedir. Bu öğrencilerin geleceğini lisede mesleki eğitimle sınırlamak hem büyük bir haksızlıktır, hem de büyük bir israftır. Çocukların ve ülkenin geleceği için en eğitsel ve insancıl yol, mesleki eğitimi zorunlu eğitim sonrasına ertelemektir. Bu yol benimsenebildiğinde, yükseköğretimde mesleki eğitimi seçecek çocuk, hem seçimini ve edineceği mesleği bilinçli olarak yapacaktır, hem de öğrenmeyi öğrendiğinden edineceği meslekte yeni bilgiler üretme ve yenilikler yapma şansını bulacaktır. Bu arada devlet de, meslek liselerinde çoğunlukla heba olan kaynaklarını yükseköğretimde daha etkin bir şekilde kullanabilecektir, hem de sistem teknik gelişmeleri kısa zamanda yakalayabilecektir. 

[email protected]